Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü günü diye başladığım ve yine Bölge Gazetesi’ndeki 1 Eylül 2008 Pazartesi kaleme aldığım köşe yazımı harfifni dahideğiştirmedenyeniden yazıyorum. Tamı tamına 12 yıl önceki yazım!..
Bugün Bir Eylül Dünya Barış Günü. Yaşadığımız dünyada barış tüm insanlara aş, ekmek, güneş, su ve hava kadar gerekli. Yaşanası bmu güzel danyada barışın önemini bilmeyi bırakın, aksatmak bile insanlığa ve gelecek nesillerimize ihanettir.
Bir Eylül Dünya Barış Günü’nde yaşadığımız ülkemizi son altı yıldır barış düşmanı, dünyanın eli sopalı jandarması ABD’nin dümen suyundaki AKP yönetiyor.
Ülkemizde genel görünüm hiç de hoş değli. İçeride dinci bir düzen kurmak sevdası ile, tüm kurumlarda görülmemiş bir kadrolaşmayı gerçekleştirmiş olan AKP yönetimi, dışarıda ise dünyanın jandarması olduğunu savunan ABD’nin dümen suyunda gitmeyi uygun bulmaktadır.
ABD’nin yeşil kuşak hedefinde Ortadoğu’da BOB adı altında haritaları değiştirmek ve bu bölgeyi tümü kendisine bağımlı yönetimlerden oluşturmak amacı ile yaptığı çalışmalar AKP yönetimince desteklenmektedir.
ABD’nin Türkiye’de ılımlı islam adı altında dinci bir düzen kurmaya çalşıtığı, bu görüşlerini de sakınmadan açıkladığı bilinen bir gerçektir.
İstenilen hem islamcı, hemde parçalanmış bir Türkiye’dir.ABD’de ve dış ülkelerde Türkiye’yi parçalanmış gösteren haritalar yayınlanmaktadır. Bugün Türkiye’yi yönetenler ülkemizde din kurallarının geçerli olduğu bir düzen kurmak çabası ile bu dış dayatmalara çanak tutmaktadırlar.
Bir Eylül Dünya Barış Günü4nde kenid çıkarlarını, ülke çıkarlarının önünde tutan kalemlerini satan, uyduruk senaryolarla ülkeyi ayakta tutan değerlere çamur atanların, Cumhuriyetçileri, aydınlanmacıları, Atatürkçülerin eleştirildiği, kınandığı, hakaret edildiği bir dönemi yaşıyoruz.
Bir Eylül Dünya Barış Günü’nde Cumhuriyet tarihimizin en büyük yolsuzluk dönemini yaşıyoruz. AKP yöneticilerinin ve yandaşlarının aldıkları rüşvetler belgeleri ile basında yer aldığı halde, bu durum olağanmış gibi algılanmakta, beceriklilik ve maharetlilikmiş gibi karşılanmaktadır.
Ülkeyi bir islam devleti yapmaya çalışan, bu uğurda ABD çıkarlarına hizmet etmekten çekinmeyen yönetim içeride de en ağır yolsuzluklara bulaşmıştır.
İkinci Dünya Savaşı diye bilinen ikinci büyük emperyalizm paylaşım savaşı 1 Eylül 1939 günü Naziler’in Polanya’yı işgali ile başladı. Mayıs 1945’de son buldu.
Altı yıl süren bu paylaşım savaşında 52 milyon ölü, milyonlarca yaralı ve sakat, moloz yığını haline gelmiş kentler ile acı ve gözyaşı bıraktı.
İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşın başladığı gün yani BİR EYLÜL dünyadaki tüm uluslarca DÜNYA BARIŞ GÜNÜ olarak kabul edildi.
Bir Eylül Dünya Barış Günü4nde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ ilkesini Türkiye halkına bir daha hatırlatmakta yarar var.
Demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne inanan ve yıllardır terörün acısını, yüreğinde hisseden bireyler olarak BİR EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ’nde insanlık suçu işlemeyi sürdürüp, dünya barışını tehdit eden, Ortadoğu’yu Kafkasları ve Balkanları kan gölüne çeviren emperyalist güçleri lanetliyorum.
Yurtta ve Dünyada barışı korumanın tek yolu, laik ve çağdaş cumhuriyetin kazanımlarını korumak ve geliştirmekten geçmektedir.
Cumhuriyetin bağımsızlık ve laiklik ögesini ABD’nin ILIMLI İSLAM düzeni talebine peşkeş çeken AKP iktidarı ile bu mümkün olamayacağına göre BİRŞEYLER YAPMA gereğinin bilincinde olmak zorundayız.
Bu birşiyleri de önümüzde yapılacak olan yerel seçimlerde yaparak AKP’yi yerel yönetimler iktidarından ne pahasına olursa olsun indirmeliyiz. Bu bağlamda işi sıkı tutmalıyız.
Bir Eylül Dünya Barış günü’nü kutlarken, emperyalizmin oyunlarının bozulduğu 30 Ağustos Zafer Bayramımızında önemini hatırlatmayı bir görev olarak addediyorum. Bu bağlamda Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını da saygı ile anarım.
Bir Eylül Dünya Barış Günü’nde savaşa hayır-barışa evet diyoruz.
Yaşasın barış vebarıştan yana olanlar…
