10’SUZ KASIM

10 Kasım 1938…
Tam 84 yıl oldu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün yokluğunun üzerinden tam 84 yıl geçti.
Onunla beraber ışığını yitiren Türkiye Cumhuriyeti sonsuz bir yasın içinde buldu kendini.
Atatürk olmadan geçirdiğimiz 84. 10 Kasım…
Bu ülke Atatürk’ünü uzun zaman önce kaybetmiş olsa da bir insanın yaşaması demek; nefes alması, konuşması ya da yürümesi demek midir?
Bir insan geride bıraktığı fikirlerle de yaşayamaz mı?
“Benim naciz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır” diyen Atatürk her insan gibi kendinin de bedenen öleceğini bildiği için geride fikirlerini sağ olarak bıraktı.
İlkeleri, 84 yıldan uzun bir süre öncesine dayansa da bugünün modernliğini taşıyor.
84 yıldır kendinden geriye kalanlarla anılan ve dost, düşman herkesin saygı duyduğu biri olan Atatürk, geride kalan ilkeleri sayesinde bugün bile yaşamaya devam ediyor.
Kendi sonsuzluğa uğurlansa bile fikirleri sonsuza dek yaşayacak bir lider olan Atatürk, bu sayede gelecekte de yaşamaya devam edecek.
Atatürk’ün fikirleri; bir çocuğun tebessümünde, bir kadının dik duruşunda yaşayacak. Bu ülkede her gün güneş doğup-batmaya devam ettikçe ve beraber dostça yaşayabildiğimiz sürece de yaşamaya devam edecek.
Bugün yine sirenler çalınacak, marşlar okunacak, Türkiye’nin dört bir yanında ATATÜRK anılacak.
Peki sonra?
Atatürk’ün fikirleri unutulup yine kalınan yerden yola devam edilecek.
Atatürk’ü anmak demek sadece 10 Kasım’da 1 dakikalığına anmak demek değildir.
Atatürk’ü anmak; onun fikirlerini, düşüncelerini, ilke ve inkılaplarını bir gün değil her gün anlamak, uygulamak demektir.
1938 yılında toprak olmuş olsa da gölgesi bir çınar gibi bu ülkenin üzerinde.
Atatürk’ün fikirlerinden korkanlar bu gölgeyi ülkenin üzerinde dolaşan kara bir bulut olarak görebilirler.
Ölü birinden korkmayı bırakıp, onu anlamayı başladığımız ve düşüncelerini kavradığımız zaman Türkiye Cumhuriyeti rahat bir nefes alacaktır.
Atatürk’ün fikir ve inkılaplarının modernliğinin hüküm sürdüğü bir Türkiye Cumhuriyeti umuduyla…
Bu ülkenin değerli sanatçılarından Levent Kırca’nın da son nefesinde dediği gibi:
“Atatürk’le kalın, Cumhuriyetle kalın, hoşçakalın…”