12 EYLÜL DÖNEMİ ve SELAHATTİN ÇOLAK (2)

CENGİZ AKSU’YU NEDEN YUMRUKLADIM ?
Nuri korkmaz, sosyal yönü güçlü biriydi.. Her kesimle diyalog kuruyordu.. Ama kadroda ihbarlar başlamış, Korkmaz”cılar Çolak’çılar diye iki gruba ayrılmıştı..Çolakçı’lar teker teker işten atılıyordu.. Gelişmeleri haber yaptım, Millileyet”te gece nöbetindeydim, haberi yazdım, İstanbul”a gönderdim.. Haberi hangi sayfada kullanacağımı sordum “Birinci sayfada istediğin yere kullan” dediler, manşetten verdim..
Sabah Milliyet gazetesinin Atatürk caddesindeki bürosundayım.. Bölge temsilcisi merhum Alaeddin Kutlu”nun odasında gazeteleri okuyorum.. Çetin Yigenoğlu da Nihat Geven”in odasında oturuyor..Telefon çaldı.. Telefona cevap vermek için ahizeyi kaldırırken, diğer odadaki Çetin Yigenoğlu da paralel telefonu kaldırmış.. Karşıdan bir ses geliyor, sinirli, küfürbaz bir ses.. Ne ana bırakıyor, ne avrat.. Ağıza alınmayacak küfürler.. Bana küfrediyor.. Nuri Korkmaz”ın aleyhine yazdığım için.. Çetin Yigenoğlu, telefondaki adamın her küfürüne “Haklısın abi, haklısın abi” diyor adeta papağan gibi tekrarlıyor destek veriyordu. …Küfür eden adam Selahattin Çolak”ın Zabıta Müdürü yaptığı Cengiz Aksu”ydu..Onlar konuşurken, ben koşar adımlarla merdivenlerden Belediye”ye geçtim, Zabıta Müdürlüğü”ne gittim, Cengiz Aksu koltuğunda oturuyordu.. Beni görünce şaşırdı, hızla üzerine atladım, yumruklamaya başladım.. Sese, yan odada oturan Ali Fakılar yetişti önce, sonra diğer personeller müdahale etti.. Cengiz Aksu, sesini çıkaramadığı gibi hakkımda şikayette bile bulunamadı..O günden sonra Cengiz Aksu ile hiç karşılaşmadım..
Olayı Çetin’e de bugüne kadar hiç söylemedim.yüzüne vurmadım,gerekte duymadım..
SELAHATTİN ÇOLAK’IN İZİNİ GÜNLERCE KAYBETTİK
Bütün bunları yaşarken, bir haber geldi.. Selahattin Çolak, bir ekip tarafından şafak vakti Atatürk caddesindeki evinden gözaltına alınmış..Zaten bekliyordu Selahattin Çolak, “Beni her an alacaklar gibi görünüyor” diyor, bilgim olması için kimlerden zarar görebileceği isimleri paylaşıyordu benimle.. Günlerce aradık, Emniyet”ten Jandarma”dan nereye başvurduysak izini bulamadık..
Bir gün Mali Şube Müdür Yardımcısı Cumhur Yıldırım aradı telefonla.. “Nevzat başının üzerinde kargalar uçuşuyor, gel birüşelim” dedi.. Gittim,” Bir yüzbaşı benim Selahattin Çolak”ı araştırdığımı, bundan vazgeçmemi, aksi halde sonucuna katlanmam gerektiğini söylemiş..Adını sordum, söyledi.Nasıl bulabileceğini sordum “ Akşamları İncirlik”te Coşkun Kuyumcu”ya takılıyor” dedi. “Coşkun”u tanıyordum, Disko Nesimi”nin yanındaki dükkanda kuyumculuk yapıyordu..Samimiyetimiz de vardı..
Bir akşam Coşkun”un kuyumcu dükkanına gittim, yanında biri uzun, diğeri orta boylu iki adam, yanlarında da küçük bir çocuk vardı. Coşkun”a T ….. adlı yüzbaşıyı tanıyor musun?” diye sordum.. Uzun boylu adam “Benim birşey mi var” diye sordu, “Ben di Nevzat Uçak bana haber gödermizişsinsıniz ayağını denk alsın demişsniz. Ben terörist değilim, soyguncu değilim, katil değilim. Buyrun ben buradayım” dedim.. Önce üzerime doğru yürüdü, yanındaki yüzbaşı “İkinizde uygar insansınız, bir araya gelin oturun konuşun” diye müdahale etti.. Öyle yaptık.. Yüzbaşı yanındaki oğlunu da aldı, üçümüz Havutlu Beldesi”nde bir lokantaya gittik, konuşmaya başladık..
Adam, Selahattin Çolak”tan uzak durmamı, araştırmamamı söyedi, “O Türkiye”ye tırlarla silah soktu.. Kürt devleti kurmaya çalışıyor.” Dedi.. Ben de kendisine “Sizin bu söylediğinizi Selahattin Çolak tek başına mı yapıyor?” Diye sordum.. “O zaman sen beliyorsun söyle “ dedi..”Biliyorum” dedim.. “Söyle o zaman “ dedi, söyleyim dedim, başladım sıralamaya;
“Mehmet Cansever Siyasi Şube Müdürü.. Kamil Tecirlioğlu Mali Şube Müdürü.. Mehmet Aksu Toplum Polis Müdürü, Alaeddin Kutlu Milliyet Gazetesi temsilcisi, İskender Ayvalık Hürriyet Gazetesi temsilcisi” diye devam ederken, yüzbaşı sinirlendi “Sen benimle dalga mı geçiyorsun” dedi.. Kendisine dalga geçmediğimi, ancak anlattıklarının sadece bir hayalden ibaret olduğunu şu sözlerle anlatmaya çalıştım;
“Selahattin Çolak bekar bir adam.. Akşamları bizi evine davet eder, oturur sohbet ederiz, yaptığı ve yapacağı hizmetleri anlatır ve bu sohbetler gece yarılarına kadar devam eder.. Tırlarla Türkiye”ye ye o saatlerden sonra mı silah sokuyor?”
Sustu..”Göreceğiz” dedi..
Selahattin Çolak,uzun süren soruşturma ve gözaltından sonra askeri mahkemeye gönderilmiş ve tutuklanmıştı..Askeri cezaevinin müdürünün Kuyumcu Coşkun”un yanında tanıştığımız yüzbaşı olduğunu öğrenince Coşkun aracılığıyla buluştuk. Hemen hemen iki güne bir akşam mesai saaatinen sonra askeri cezaevine gidiyor, Selahattin Çolak”la ceza evi Müdürünün odasında görüşüyorduk.. Ve o yüzbaşı büyük bir anlayış göstererek görüşmelerimizde odasından çıkıyor, bizi baş başa bırakıyordu.
Bu arada çok sayıda öğrenci de, çeşitli ihbarlar sonucu tutuklanmıştı..Kim şikayet ediliyorsa,araştırılmadan, soruşturulmadan gözaltına alınıyor,Sıkıyönetim mahkemesi”nesevkediliyor,anında tutuklanarak askeri cezaevine gönderiliyordu.. Reşatbey mahallesi oturduğum semtti. Tanıdığım pırıl pırıl gençler vardı tutuklananlar arasında.. Askeri hakim Ayhan Ulusay”la tanışıyordum.. Ayhan Ulusoy. Kean Evren”in ağabeyinin kızıyla evliydi.. Öğrencilerin durumunu anlattım. Güveniyordu bana,samimiyeti istismar etmeyeceğimi biliyordu.. “Katibi çağırdı “Nevzat abinin adını ve adresini vereceği tutuklu öğrenciler için itiraz dilekçesi hazırla..Necdet”te imzalasın” dedi.. Necdet, DSİ”de memurluk yapan yapan, sonra Sıkıyönetim”de görevlendirilen bir memurdu..Katip yazıyor, Necdet imzalıyordu. Tamamı cezaevinden çıkarıldı, özgürlüğüne kavuştu gençler..
ÇOLAK”IN İDAMI İSTENDİ
Selahattin Çolak hakkında düzenlenen iddianamede ise idamı isteniyordu.. İsteyen, tanıdık kişiydi Askeri savcı Özcan.. Ataman Fedai”nin hemşerisiydi.. Adana Demirspor karşısında Ataman Fedai”ye ait Saray Halı mağazasında akşamları oturur sohbet ederdik . O sohbetlere Selahattin Çolak”ta katılırdı.Yani tanışıyorlardı.. Odasına girdim, Özcan savcının.. Adeta kan beynime sıçramıştı. Görünce ayağa kalktı “ Nasıl idamla yarıglanması talebinde bulunursun?” dedim, iki elini ters çevirdi, mahcup bir tavırla.. Bir bakıma kendi iradesinin dışında olduğunu söylemeye çalışıyordu sanki. Oturmadan çıktım dışarıya, bir daha da hiç görüşmedim.. (DEVAMI YARIN)