12 EYLÜL VE SELAHATTİN ÇOLAK
Selahattin Çolak, hukukçuydu, polis teşkilatına girmiş, Başbakanlık Koruma Müdürlüğü görevlerinde bulunmuş, daha sonra emekliliğe ayrılmış, benzin istasyonu kurmuş ticarete atılmıştı.. Siyasete girmesi , Belediye Başkanı olması için sürekli talepler yapılıyordu. Pek niyetli görünmüyor, siyasete girmek istemiyordu ama halkın talebi alabildiğine artıyordu,
“ PEKİ” dedi, siyasete soyundu Selahattin Çolak.. Gece-gündüz çalıştı, halkla arasında çok iyi köprü kurdu, merhum ağabeyi de çok sevilen, sayılan biriydi. Israrları kıramadı CHP’nin Adana Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için başvurdu ve aday gösterildi.. Kendisi Adana Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterildikten sonra Seyhan’a Yalçın Akyol’u, merhum Sabahattin Eşberk’i de Yüreğir’e Belediye Başkan adayı olarak ilan edilmesini sağladı.. CHP Adana’da oy patlaması yaptı. Selahattin Çolak Adana Büyükşehir, Yalçın Akyol Seyhan , merhum Sabahattin Eşberk Yüreğir Belediye Başkanı olarak seçildi.. Belediye Meclis üye sayısında da CHP çoğunluktaydı..
Üç CHP’li Belediye Başkanı adeta hizmette sınır tanımıyor, Adana’ya büyük hizmetler veriyordu. Selahattin Çolak direksiyonun başına geçmiş, üç belediye başkanı Adana için seferber olmuştu. Ama zirve yapan terör milleti akşam saatlerinde evlerine hapsediyordu.. Sokaklar adeta kan gölüne çevrilmişti. Selahattin Çolak gece yarılarına kadar çalışmaları yerinde izliyor Adana’nın çehresini değiştiriyordu.. Sokaklar ıssızdı, insanlar karanlık olmadan evlerine gidiyordu ama Adana Belediyesi gece-gündüz yolları genişletiyor, parklar, bahçeler yapıyor, sokakları asfaltlıyor, yeni yollar, caddeler, yapıyor, sokaklar, merkez parkı ve semtlerde yeşil alanlar açıyor, Adana’ya Galleria’yı kazandırıyor, alt yapıyı güçlendiriyordu,
Selahattin Çolak bekardı ve Atatürk caddesinde bir dairede tek başına kalıyordu.. Hemen hemen her akşam gazeteciler olarak evine gidiyor, sohbet ediyorduk.. Halk hizmetten memnundu.. Atatürk caddesi sil baştan yapılmış, alt yapısı güçlendirilmiş, selden kurtarılmıştı.. Galleria’yı , merkez parkı kurarak Seyhan nehri kıyısını uyuşturuculardan kurtarmıştı..
Bununla yetinmemiş, çevre yolunu açmış Adana trafiğine rahat nefes aldırmış, ev sahibi olmayanları ev sahibi yapmış, hizmet serilerini sürdürüyordu ki 12 Eylül askeri darbesiyle ordu yönetime el koymuş, Selahattin Çolak sıkıyönetim mahkemesince tutuklanmıştı..
Görevden alınan ve tutuklanan Selahattin Çolak’ın yerine merhum kurmay Albay Nuri Korkmaz getirilmiş ve yeni Belediye Başkanı kendi kadrosunu kurmuş, Çolak döneminde işe alınanların işine teker teker son veriliyordu.. Nuri Korkmaz’ın uygulamalarını eleştiren bir haber yaptım Milliyet’te.. Gazete haberimi birinci sayfadan Türkiye baskısı kullandı. Sabah gazeteye geldiğimde haberleri okuyordum telefonun zili çaldı.. Telefon paraleldi.. Biri gazetenin bölge temsilcisi merhum Alaeddin Kutlu’nun diğeri Muzaffer Bal’ın odasına bağlıydı.. Ben Alaettin Kutlu’nun odasındaki telefonun ahizesini kaldırırken, öbür odadaki Muzaffer Bal’ın odasında bulunan paralel telefonu da Çetin Yiğenoğlu kaldırmış.. Arayan, Selahattin Çolak’ın Adana cezaevi müdürü iken alıp Zabıta Müdürlüğüne getirdiği Cengiz Aksu’ydu.. Nuri Korkmaz’ı eleştiren haberimden dolayı, benim aleyhime öylesine hakaretler ediyordu ki yenilir yutulur gibi değil, yedi sülaleme ve bana hakaretler yağdırıyor, Çetin Yiğenoğlu papağan gibi “HAKLISIN ABİ, HAKLISIN ABİ“ diyor, sözlerini onaylıyordu. Usulca telefonu kapadım, doğru Belediye’ye gittim.. Zabıta Müdürü Cengiz Aksu, odasında oturuyordu, beni görünce şaşırdı ayağa kalkarken berabere adeta uçarak yumruklamaya başladım.. Şaşırdı, hiç bir şey söyleyemedi, elini bile kaldırıp kendini koruyamadı, yan odada daire müdürlerinden Ali Fakılar oturuyordu. Önce Ali Fakılar, sonra belediyenin diğer personeli bizi ayırdı.. Bir Zabıta Müdürü’nü odasında darp etmek kolay değildi ve suçtu ama göze almıştım.. Hakkımda şikayetçi olsa devlet memurunu makamında darp etmekten tutuklanmam kaçınılmazdı.. Ama davacı olmadı, olamadı.
Askeri cezaevinde hemen hemen her gün Selahattin Çolak’ı ziyaret ediyor, ya da tel örgüler arkasında kendisine ulaşıyor uzaktan görüşüyor, tanıdığım askeri hakim ve savcılarla istişarelerde bulunuyor, durumu anlatıyor yardımcı olmalarını istiyordum.. Askeri Hakim merhum Ayhan Ulusoy’u çok yakından tanıyordum. Eşi, Kenan Evren’in abisinin kızıydı.. Çok samimi , Atatürkçü bir ailenin mensubuydular.
Ali Yüzbaşı ve Süleyman Yüzbaşı, Özcan yüzbaşıyı yakından tanıyordum ve üçü de askeri savcıydı. Özcan Yüzbaşının hem Selahattin Çolak’la dostlukları vardı, hem Seyhan oteli sahibi Ataman Fedai’nin akrabasıydı. Polis-adliye muhabiri olduğum için onlarla görüşüyor, Selahattin Çolak’a yardımcı olmalarını istiyordum. Bana güvenirlerdi.. O dönem kim şikayet ediliyor ise hemen tutuklanıyordu.. Çok sayıda öğrenci tutuklanmış, çoğu oturduğumuz semtteki komşu çocuklarıydı. Hepsini tanıyordum ve hepsini cezaevinden çıkarttırdım. Ancak Selahattin Çolak muhaliflerinin ihbarları nedeniyle çıkarılamıyor, tutukluluk hali devam ediyordu. (DEVAMI YARIN)