12 EYLÜL VE SELAHATTİN ÇOLAK (2)

Tam bu sırada Adana Emniyet Müdürlüğü’nde Mali Şube Müdürü yardımcısı Cumhur Yıldırım aradı, “Nevzat üzerinde kargalar uçuşuyor.. Acilen gel seninle görüşmek istiyorum” dedi.. Gittim, adını verdiği bir yüzbaşının beni gözaltına alacağını, tedbirli olmamı istedi.. Yüzbaşıyı araştırdım, çoğu zaman İncirlik’te Kuyumcu Coşkun’un bulunduğu işyerine gittiğini öğrendim… Coşkun’u tanıyordum ve samimi görüştüğüm biriydi.. Gittim İncirlik’e kuyumcu Coşkun’un işyerine girdim.. içeride iki kişi yanlarında da bir çocuk vardı.. Coşkun’a adını verdiğim kişiyi tanıyıp tanımadığını sordum, içlerinden uzun boylu zayıf bir adam “Benim bir şey mi var? “ diye sordu. Kendimi tanıttım, tartıştık.. Yanında bulunan arkadaşı müdahale etti “İkiniz de aklı başında insansınız, bir yere oturun konuşun” dedi.. O da Yüzbaşıymış ve askeri Cezaevi müdürüymüş. Öyle yaptık, yanındaki oğluyla birlikte Havutlu’ya gittik gece yarısına kadar oturduk Selahattin Çolak’ın nasıl bir vatan haini olduğunu, Kürt devleti kurmak istediğini, Türkiye’ye tırlarla silah soktuğunu söyledi.. Uzun bir konuşma yaptık.

“Bitti mi?“ diye sordum “Bitti” dedi.. “Neden sadece Selahattin Çolak!” diye sordum, “Başkaları da mı var?” dedi, kendisinin anlattıklarını bir kişinin yapmasının mümkün olmadığını, mutlaka yardım edenlerinin olduğunu söyledim.. “O zaman sen biliyorsun” dedi, “Ben biliyorum ama siz nasıl bilmiyorsunuz” diye sordum, söylememi istedi.. Suç ortaklarını teker teker saydım “Alaattin Kutlu Milliyet’in temsilcisi, İskender Ayvalık Hürriyet’in temsilcisi, Erol Erk Tercümanın temsilcisi, Kamil Tecirlioğlu Mali Şube Müdürü, merhum Mehmet Canseven Siyasi Şube Müdürü, Mehmet Aksu Toplum Polis Müdürü” diye sıralarken, “Sen benimle dalga mı geçiyorsun lan” dedi.. Kendisini üslubuna dikkat etmesi konusunda uyarınca sustu   sonra bana dönerek “Sen Selahattin Çolak’a bu kadar güveniyor musun?” diye sorunca “Benim güvenimi bırakın, siz Selahattin Çolak’ı tanıyor musunuz?” diye sorunca bir ara sustu tanımadığını söyledi. Tanımadığı adama terörist gözüyle bakmanın yanlış olduğunu, Selahattin Çolak’ın hukukçu olduğunu, polis müdürlüğü Başbakanlık koruma müdürlüğü yaptığını, bu göreve getirilerin yedi sülalesinin araştırdıktan sonra devletin böyle bir adamı bu görevlere getirip getirmeyeceğini sordum, kısa süre sustu haklı olduğumu söyledi.

Yetinmedim, askeri Savcı Özcan bey Seyhan Oteli sahibi Ataman Fedai’nin yakın akrabasıydı ve Selahattin Çolak’la arkadaşlıkları vardı. Özcan savcıyı ziyaret ettim, Selahattin Çolak’ı kendisinin de yakından tanıdığını, terörle bir ilişkisinin olmadığını en az benim kadar bildiğini söyledim, yardımcı olmasını istedim. Savcı Özcan Yüzbaşı bir şey yapamayacağını söyleyince “Dostlar kötü günde belli olur, anlaşılıyor ki sen iyi gün dostuymuşsun” diyerek sitem ettim, odasından sinirlenerek çıktım.

Sonuçta Selahattin Çolak, siyasi rakiplerinin gerçekle ilgisi olmayan sahte ihbar mektuplarıyla tutuklandığının anlaşılmasından sonra iddia edilen tüm suçlardan beraat etti. Daha sonra Kenan Evren’in abisinin damadı merhum Ayhan Ulusoy ile Selahattin Çolak’ı tanıştırdım, sonra diğer askeri hakim ve savcılarla da tanıştırdım. Çok iyi dostluklar kuruldu ama bir gerçek ortaya çıktı;

Selahattin Çolak’ın tutuklanmasını sağlayanlar Belediye Başkanlığı döneminde Selahattin Çolak’la dost olanlardı ve onlar, kötü gün değil, iyi gün dostlarıydı maskeleri düşürülmüştü..

ÇOLAK İLE DURAK BULUŞUYOR

Hafta sonu Adana Büyükşehir Belediye Başkanlarından Aytaç Durak, telefonla aradı, nerede olduğumu sordu, evde olduğumu söyledim. Evin adresini sordu “Geliyorum” dedi.. Geldi, evin karşısındaki pastaneye gittik, kahve içtik.. Sona göl kenarına gittik, sohbet ettik, keyfi yerindeydi “Gel az bir duble viski içelim” dedi. Kebap geldi, viski geldi Aytaç Durak telefonu eline aldı birini aradı.. Aradığı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlarından Selahattin Çolak’tı.. Birlikte oturduğumuzu viski içtiğimizi söyledi, kendisini de davet etti.. Selahattin Çolak Mersin’de denizde olduğu için gelemeyeceğini söyleyince, Adana’ya dönüşte birlikte olma sözü verdiler.. Yani yakında Selahattin Çolak, Aytaç Durak ve yakın arkadaşlarıyla bir akşam sefası yapacağız..

12 Eylül Türkiye’yi aydınlatmadı, karanlığa büründürdü.. Dileriz karanlıklar dağılır, yeniden daha aydınlık günlere kavuşuruz.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor