20 EKİM “ANKARA ANLAŞMASI” İLE İŞGALCİLER YENİLGİYİ KABUL ETTİ

ONİKİNCİ BÖLÜM

Görüşmelerde Türkiye’yi temsil eden ve anlaşmayı imzalayan Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşek) Bey anılarında, görüşmelerin resmen 13 Haziran’da başladığını ifade ediyor ve karşılaştığı direniş karşısında Franklin-Bouillon’un gelişmeleri Paris’e bildirmek için Haziran sonuna doğru Adana’ya gittiğini yazıyor. Hatıralarından anlaşıldığına görehttp://www.tekplatform.com/images/smilies/virgs.gif Fransız diplomatının tekrar Ankara’ya gelişi; “Madem ki prensiplerde mutabıkız Franklin-Bouillon gelse de anlaşsak” şeklinde Ankara’nın Sakarya zaferinden sonra Fransa Hükümeti’ne çektiği bir davet telgrafı üzerine olmuştur. Ankara, gelinen noktada Fransa ile yapılacak anlaşmanın Avrupa’ya açılacak pencere olacağını düşünerek anlaşmanın artık imzalanmasını istiyordu.

İkinci tur da en az birincisi kadar çetin geçmekle beraber 20 Ekim 1921 günü imzalandı. Bu sonuç hem bize hem de Fransa Parlamentosuna nefes aldırmıştı. Varılan mutabakatla, işgal güçlerinin iki aylık bir süre içinde çekilmesi, esirlerin iadesi, çekilme sonuçlanmadan 20 gün önce bürokrasinin Türklere devredilmesi gibi temel maddeler öngörülmüştü.

Ankara Anlaşması Londra’yı çileden çıkarmıştı. İngiliz basını Fransa’ya “veryansın” ediyor, ittifaka ihanetin cezalandırılmasını özellikle istiyordu. Bir diğer endişeleri de, Fransa gibi İtalya’nın da Türkiye ile anlaşma olasılığıydı. Halbuki, neye mal olursa olsun özellikle Adana ve çevresinin de içinde bulunduğu Kuzey Mezopotamya ile Ortadoğu’nun belli bölgelerinde egemenlik kurmak en büyük amaçlarıydı. Kendilerine göre, Fransa bu amacı berhava etmiş oluyordu. 
HEYETİMİZ  ADANA’YI DEVRALMA YOLUNDA

Ankara Anlaşmasına göre yönetimi devralacak heyetimiz 30 Kasım günü Pozantı’dan trenle yola çıktı. Heyecan doruklardaydı. Arada bir o işkence dolu günleri anımsıyor, kahramanlarımızın inanılmaz başarılarından dem vururken sık sık da şehitlerimizin ruhu için Fatiha okuyorlardı.

Heyeti oluşturan üyeleri sayalım: Vali Serficeli Hilmi Bey, Belediye Reisi Dıblanzade Mehmet Fuat, Mektupçu Monşer Süleyman, Muhasebeci Maraşlı Tevfik, Maarif Müdürü Urfalı Refet, Sıhhat Müdürü Doktor Osman Hayri, Orman-Ziraat Müdür Vekili Adanalı Halil, Veteriner Müdürü Adil, Nafia (Bayındırlık) Müdürü Kozanlı Mühendis Suphi, Savcı Tevfik Fikret, Mahkeme Reisi İlhami, Emniyet Müdürü Halil, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Adına Suphi Paşa, Ahmet Remzi (Yüreğir), İbrahim Kethüda ve Halil (Savatlı).

İçi içine sığmayan delegeleri taşıyan katar şanlı bayraklarımızla gelincik tarlasına dönmüştü. Temsilcilerimiz, Ankara Anlaşmasından sonra dostane ilişki kurulan Fransızları rencide etmemek için Treni Şakir Paşa’da durdurdu. Katardaki bayrakları sökmeyi içlerine sindirememişler ve Adana’ya da bayrakla girmeyi nezakete aykırı bulmuşlardı. Çünkü bayrağımızın kent içinde göndere çekilme tarihi 1 Aralık olarak belirtilmişti. Şakirpaşa’dan otomobil ve arabalarla devam ettiler. Yol boyunca coşkusu adeta somutlaşmış halkımız delegeleri sevinç gösterileriyle alkışlıyordu.

Ertesi sabah, ezandan hemen sonra  Vilayet önü birden bir dolmaya başladı. Çok geçmedi, iğne atılsa yere değmeyecek kadar yoğunlaşmış kalabalıktan sık sık alkışlar ve “Yaşa, var ol Mustafa Kemal Paşa!.. Yaşa var  ol Sinan Paşa!..”  sesleri semadan yankılanıyor gibiydi. Menil ve askerlerini Bucak’a getiren Hasan (Akıncı) komutasındaki manga selam resmini yaptı ve insan elinden çıktığına inanılamayacak kadar güçlü alkışlar adeta kentin her sokağına yayılıyor ve bu arada göndere çekilen bayrağımız da mutluluğunu ve gururunu ifade edercesine dalgalanarak yükseliyordu gönderde.

O gün kesilen kurbanların sayısını Allah bilir. Kentteki davulcuların hepsi heyecana heyecan katarcasına ahenkli havalarla sevinci renklendiriyordu. Yer yer halay çekenlerin kıvrak oyunlarıyla karşılaşılıyordu. Kadınların zılgıtı da bu muhteşem sevincin pişekarıydı sanki.

Memurlarımız görevlerini devraldılar. Okulların hepsi açıldı. Mustafa Kemal Paşa’dan gelen telgraf kulaktan kulağa Adana’nın her yanında duyulmuştu. Paşa, “Hareketiniz olgunluk sınırı içinde kalsın, ağırbaşlı olunuz. Memurlar görevlerinde dikkatli ve titiz olsun” şeklinde tavsiyelerde bulunmuştu. Paşa’nın isteğine tam olarak uyuldu. Sevinç sınırları aşılmadı.

YARIN: 5 OCAK’TAN ÖNCEK SON ADIM ATILIYOR

ÇETELER

KAHRAMANLARIMIZ TÖRENDE: Arkalarında mucizelerle kazanılmış zaferlerle gururlanan kahramanlarımız, daha sonra yapılan 5 Ocak törenlerine nişanları, kalpakları ve silahlarıyla katılıyorlardı. Kaldırımı dolduran kalabalığı maalesef son 30 yıldır göremiyoruz.

ÇEKİLİYORLAR

SÜVARİ BİRLİKLERİ DÖNÜYOR: Piyadelerimiz askeri kışlayı peyderpey devralırken son Fransız Süvari Birliği de 23 Aralık 1921 günü çekilen bu fotoğrafta görüldüğü gibi kışlayı terk etmekteydiler.

.

VİLAYET ERKANI

VİLAYET MENSUPLARIMIZ: Fransızlardan idari görevi devralan Vilayet Mensupları toplu halde bu fotoğrafı çektirmiş.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor