2018’de cevap bulamayan sorular?

Türkiye siyasi açıdan 2018’i “cevap bulamayan ilginç sorularla dolu bir yıl” olarak geride bıraktı. Siyasetin hemen hemen her kanadında zihinlerde soru işareti olarak kalan birtakım soruları 2019’un ilk günlerinde ortaya koymaya çalışalım..

Ankara Kulisi isimli bir sanal medya sitesinde dile getirilen bu sorulardan sadece birkaçını köşemize taşıdık.. Biraz da ekledik kendimizce..

Yorum yapmadan, sadece zihinlerde yer eden, ancak hiç kimsenin doğru bir yanıt veremeyeceği bu soruları teker teker incelemek için bir zaman yolculuğuna çıkalım..

xxx

2018’e girilirken, MHP’deki hiziplerin odak noktası olmuş durumda iken, partisini toparlamayı başaran Devlet Bahçeli, nasıl oldu da geçtiğimiz yılın en başarılı siyasetçisi konumuna geldi?

Türkiye’de “milliyetçilik akımı” için “bitti-bitiyor” söylentileri dilden dile dolaşırken, Devlet Bahçeli nasıl bir siyasi zeka ile milliyetçiliği zirveye taşıdı?

Milliyetçilik nasıl bir siyasi zeka sonrasında geçen yılın en zirve yapan siyaseti oldu?

Devlet Bahçeli, nasıl bir siyasi strateji ortaya koyarak 2018 yılının en başarılı siyasetçisi konumuna geldi?

xxx

Siyasetin her kanadında, ancak zor durumda kalındığında, çıkış yolu bulmak için sorulan,  “Kritik durumlarda Türkiye siyasetine yön veren bir gizli el” olduğu söylenir..

Bu gizli el nedir, kimdir, kimlerdir?

Gerçekte siyasetin bile üstünde olduğu varsayılan “gizli el” var mıdır? Yoksa korku senaryolarından oluşan bir masal kahramanı mıdır?

Veya bir farklı açıdan soralım; Her farklı dönemde genellikle iktidarı yıpratmak, dizginlemek, daha güçlenmesini engellemek için ortaya atılan bu gizli el, aslında olmayan, olması ihtimali istenilen bir hayali senaryo mudur?

Ne amaçla ve ne ihtiyaç hissedilerek, varmış gibi düşünülmesi istenilerek ortaya atılır?

Nedense, ortaya atanlar da cevap pbulamayınca, neden hemen buharlaşıp, yok olurlar?

2018’de yaşanan siyasi gelişmelerde bu senaryoların etkisi olmuş mudur? Yoksa, siyasi yenilgiler sonrası ortaya atılan bir bahane midir?

Kimler, ne amaçla böyle bir hayal kahramanını gündeme getirirler?

xxx

CHP’nin Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday gösterdiği Muharrem İnce’nin seçim akşamı buhar olması ve 1 gün sonra ortaya çıkması geçtiğimiz yılın en çok merak edilen sorusu olmuştu..

Bu soru bir türlü netlik kazanamadı..

Acaba, bu bir günlük suskunluğun arkasında neler gizli kaldı?

Muharrem İnce ile Kemal Kılıçdaroğlu seçim sonrası özel yemekte neler konuştu?

İnce, CHP’de kendi adına kazandığı önemli sayılabilecek kamuoyu desteğini, hangi davranışları nedeniyle kaybetti?

Neden, “Genel Başkanımın her zaman yanındayım, destekçisiyim” derken, Kılıçdaroğlu’nun karşısına Genel Başkan adayı olarak çıkma harekatına girişti..

Neden, “81 vilayeti gezip, CHP’yi, ilkelerini, hedeflerini anlatacağım. CHP’nin neferi olacağım” dedikten sonra, Ankara’da kalıp, “Kurultay yapılsın, CHP’de Genel Başkan adayı olacağım” sözlerini söylemeyi tercih etti?

xxx

Bir diğer Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener de seçim sonuçları belli olmaya başlayınca ortadan kayboldu.

 İnce ve Akşener’in seçim sonrası sessiz kalmasının ardında, yenilginin izleri mi vardı, yoksa başka nedenler mi bu iki siyasetçiyi sessiz kalmaya sürüklemişti?

Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde, toplumda birçok kesimden sempati toplayan İnce ve Akşener arasında bir kıyaslama yapılırsa, kim ne kadar kaybetmiş, hangisi ne derecede tutarlılığının ödülünü alabilmiştir?

İki kaybeden kişi olarak görünmelerine rağmen, kim 24 Haziran sonrasında mevcut gücüne güç katmayı başarmıştır?

24 Haziran öncesinde kamuoyu nezdindeki itibarını daha da güçlendiren veya zaafiyet yaşayan hangisi olmuştur?

xxx

24 Haziran gecesi, sonuçlar daha netlik kazanmamışken, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na “YSK önüne gelirseniz, çatışma çıkar” denildiği iddialarından söz edildi.. Bu söz o gün çok konuşuldu, çok tartışıldı..

Sonrasında nedense, bu söz bir anda konuşulmaz oldu..

Ne bu sözü kimin söylediği açıklandı, ne de CHP’liler, “gideceğiz” dedikleri YSK’nın önüne gitti..

Bu bir senaryo mu idi, yoksa kimsenin açıklayamayacağı birtakım gelişmeler mi olmuştu?

Bu iddiaya aradan geçen süre içerisinde geçerli ve tutarlı bir cevap bulunamadı. Unutuldu veya unutturuldu gitti?

xxx

24 Haziran seçimleri, daha sandıklar yeni açılmış iken neticesi belli olan bir seçim olarak siyaset tarihine geçti..

Seçimlerden birkaç gün öncesinde bazı çevrelerce seslendirilen seçim sonuçları, nasıl oldu da yüzdeyi bırakın,bindelik rakamlara kadar tahmin edilebildi?

Kamuoyu araştırma şirketlerinin bile bir türlü cevap bulamadığı tahminler, nasıl gerçek oldu?

Nasıl oldu da; “ölümüne oylara sahip çıkacağız” diye iddialı konuşanlar daha kesin sonuçlar açıklanmadan sandıkları bırakıp, yenilgiyi kabullendi..

En önemlisi, muhalefet tarafında birçok kişi sayımlarda sorun olduğunu iddia ederken, seçimin ikinci iddialı kişisi konumundaki aday tarafından, “adam kazandı!” sözü söylendi.. Bu sözün nasıl bir ortamda söylendiği ve nezaketen gizli kalması gerekirken nasıl seslendirilip, dillendirildiği bir türlü netleşemedi?

xxx

Daha oy çuvalları seçim kurullarında açılmamışken İnce’nin 180 derece dönüşünü, yenilgiyi kabullenmesini anlayabilen var mı?

 “Beni jiletle YSK’dan kazıyamazsınız” diyen Akşener’in o akşam ki suskunluğuna anlam verebilen bir kişi çıktı mı?

O gece neler oldu ki, liderler kendilerinin kadersizliğine teslim oldular? Neden kendilerine umut bağlamış milyonların merak ettiği sorulara yanıt veremediler?

xxx

2018’in bir türlü cevap bulamayan, bundan sonra da cevap bulunacağı sanılmayan en ilginç sorusu Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri  Devlet Bahçeli arasında oluştu..

Bahçeli, yıllar yılı çok sert bir şekilde muhalefet ettiği, birçok icraatına karşı çıktığı Erdoğan ile nasıl dost oldu? Kayıtsız şartsız destek verirken, bir beklentisi olmadığını söylemesi onun siyasi zekasının bir göstergesi mi idi?

Seçimler öncesinde parti içindeki bölünmelere, ayrılıklara rağmen MHP nasıl oy patlaması yapan bir noktaya taşındı..

Kimi çevrelere göre “bitti-bitiyor” denilen MHP ve lideri Bahçeli nasıl oldu da Türkiye’de siyasetin denge unsuru konumuna geldi.

En net bir şekilde sorulacak olursa; Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’nı kazanarak, Türkiye’de yeni bir dönemi başlatan kişi oldu.. Peki seçimin bir diğer kazananı MHP ve Devlet Bahçeli değil miydi? Bahçeli’nin en yakınındaki kişilerin bile henüz cevap bulamadığı bu kıvrak siyasi zekanın oluşumunda gizli kalan nasıl bir etken vardı?

Bir rahatsızlık geçiren Bahçeli’ye herkes çekilecek gözü ile bakarken, bu inanılmaz güç ve siyasi zeka becerisi nasıl gelmişti?

xxx

Bahçeli’nin en sert şekilde muhalefet ettiği “Açılım” nasıl yok oldu?

Dolmabahçe görüşmelerine kadar Ak Parti’nin en gözde kişileri arasında iken, sonra sessizce siyasette köşelerde kalan Yalçın Akdoğan ismi neden siyaset sahnesinden silindi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakanlık döneminde en gözde isimlerinde olan,

Davutoğlu döneminde hem MKYK’da yer alan, hem de Başbakan Yardımcılığı görevinde bulunan Akdoğan, Binali Yıldırım ile birlikte her iki koltuğunu da kaybetti.. Sonra adından bile söz edilmez oldu..

Sahi Yalçın Akdoğan’a ne oldu?

Açılım dalgasından en çok etkilenen kişi olan Yalçın Akdoğan neden siyaset sahnesindeki itibarını kaybetti?

xxx

24 Haziran sonrasında YSK önüne gidecek 50 bin avukat vardı.. “Nerede şimdi onlar, neden bir anda ortadan yok oldular?” diye kimse neden sormuyor?

Bu bazı çevreler tarafından maksatlı olarak çıkarılmış bir algı operasyonunun saman alevi gibi yanıp sönecek bir senaryosu mu idi?

Sahi, hiç kimse “bu iddiayı kimler, ne amaçla ortaya attılar, Neden bir anda sessiz kalıp, bunu dile getirmekten bile kaçınır hale geldiler?” diye soramaz oldu..

xxx

Daha çok sorular var mutlaka.. Bu kadarı ile yetinelim.. 2019 yerel seçimleri daha ne tür bilinmeyenlere kapısını aralayacak, siyaset kazanı nelerle fokurdayacak, birlikte görelim..

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor