2024 YILINDA EN AZ 1900 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
(HABER MERKEZİ)- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından her yıl açıklanan iş kazaları ve işçi ölümleri tablosu 2024 yılı için yayımlandı. Her yıl olduğu gibi bu yılda da maalesef binlerce işçi ekmek parası uğruna canından oldu, binlerce işçi ise yaralandı. 2024 yılı tablosu acı gerçeği bir kez daha ortaya koydu. Açıklanan verilere göre, bu yıl en az 1900 işçi hayatını kaybetti. İlk on bir ayın açıklanan verilerine baktığımızda en çok işçi ölümünün yaşandığı ay 197 işçi ile ağustos ayı olurken, en az işçi ölümü ise 124 işçi ile Mart ayı oldu.
2024 yılında aylara göre işçi ölümlerine baktığımızda; Ocak ayında en az 161 işçi, Şubat ayında en az 149 işçi, Mart ayında en az 124 işçi, Nisan ayında en az 165 işçi, Mayıs ayında en az 142 işçi, Haziran ayında en az 139 işçi, Temmuz ayında en az 148 işçi, Ağustos ayında en az 192 işçi, Eylül ayında en az 157 işçi, Ekim ayında en az 167 işçi ve Kasım ayında en az 164 işçi ihmaller sonucunda hayatını kaybetti.
İSİG Meclisi Genel Koordinatör Murat Çakır, işçi ölümlerine dair verilerin yüzde 71’ini ulusal basından geriye kalan yüzde 29’unu ise yerel basın, işçi aileleri, iş arkadaşları, sendikalar ve işyeri hekimlerinden aldıklarını belirtti. İşçi ölümleri ile ilgili verileri paylaşan Çakır, ‘’Bu yıl henüz açıklanmayan Aralık ayı ile birlikte hayatını kaybeden işçi sayısı en az 1900 iken 500-1000 işçi ise yaralandı’’ ifadelerini kullandı.
Düşük maaşlarla ailelerine bakmak zorunda kalan işçiler ağır iş koşulları altında gece gündüz çalışmaya devam ediyor. Özellikle Türkiye’de emekli olan kişiler, zorlu yaşam koşulları ve yüksek enflasyon altında ezilmekte. Durum böyle olunca da aldıkları emekli maaşlarıyla geçinemez haline gelen emekliler, ileri yaşlarına rağmen inşaatlarda, maden ocaklarında çalışmak zorunda kalıyor.
2024 yılında hayatını kaybeden ve yaralanan işçilerin çalıştığı işkollarına baktığımız da ise durum yine şaşırtmadı. Bu yılın ilk 6 ayı ve Kasım ayı iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımına baktığımızda sırasıyla, ‘’inşaat/yol, taşımacılık, tarım, sanayi ve madencilik’’ alanlarında en fazla işçi ölümlerinin yaşandığını görüyoruz.
Tarım ve taşımacılık alanlarında kayıtlı olmayan işçi sayısının çok olması nedeniyle bu alanlarda işçi ölümlerinin daha yüksek olabileceğine değinen Çakır, ‘’Özellikle yaz aylarında tarım ve taşımacılık alanlarında kayıt dışı çalışan işçiler var. Tarlada çalışırken ya da servis kazalarında hayatını kaybeden ve yaralanan işçiler kayıtlı olmadıkları için bu işçilerin sayılarına ulaşamıyoruz. Bundan dolayı bu alanlardaki işçi ölümleri daha fazla fakat kesin rakama ulaşamıyoruz.’’
Türkiye’de en fazla işçi ölümlerinin yaşandığı işkolunun inşaat olmasına değinen Çakır, ‘’Buralarda özellikler TOKİ, köprü ve konut inşaatlarında çalışan kişi sayısı çok olduğundan işçi ölümleri de maalesef çok oluyor’’ dedi.
İşçi ölümlerinin sıkça yaşandığı bir işkolu ise madencilik sektörü. Karanlık, havasız ortamda saatlerce ağır şartlarda güvencesiz çalışan işçiler, zorlu iş koşulları ve alınamayan önlemler ve ekipman yetersizliği gibi nedenlerle hayatını kaybediyor. Bu yıl en fazla ölümün yaşandığı maden kazası, 13 Şubat günü Erzincan’ın İliç ilçesinde meydana gelen heyelan kazasıydı. 9 işçinin öldüğü kazada ilk işçinin cansız bedenine 5 Nisan’da, son işçinin cansız bedenine ise 7 Haziran’da ulaşıldı. Maden ocaklarındaki ihmal ve ekipman eksiği işçilerin hayattan kopmasına neden olurken, uzun süren arama kurtarma çalışmaları ise bu alandaki yetersizliği bir kez daha ortaya koydu.
Düşük maaşlarla yoğun çalışma koşullarında çalışan binlerce işçi, iş koşullarının zorluğundan yakınsa da ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle çalışmak zorunda kalıyorlar. İleri yaşlarda olan, mezun olduğu bölümden iş bulamayan öğrenciler ve bakmakla sorumlu olduğu ailelerini geçindirmek için çalışan binlerce kişi, yaşadıkları zorlu şartlara rağmen çalışmak zorunda.
Zorlu iş koşullarına rağmen çalışan işçiler bir de işverenler tarafından baskıyla, mobbingle ve alınmayan önlemler nedeniyle zorluk çekiyor. Türkiye’de çalışan işçilerin işkollarına göre ölümlerine baktığımıza göre şimdi de işçi ölümlerinin ve kazaların yaşanma nedenlerine bakalım.
İş cinayetlerinin nedenleri şu şekilde;
-Uzun çalışma saatleri,
-İşveren tarafından uygulanan baskı ve mobbing,
-İşveren tarafından yetiştirme baskısı,
-Üç işçinin yapması gereken işin daha az işçiye yaptırılması,
-Ekipman, korumalık eksikliği,
-İhmal vb.
İşçi ölümlerinde işverenin yüzde yüz ihmali olduğunu vurgulayan Çakır, ‘’İşçilerin güvenliği için yapılması gereken önlemler işveren tarafından yapılıyor. İşçiler, uzun saatlerde çalışıyorlar. Haftalık olarak bir işçinin çalışması gereken çalışma sayısı 40 saat ise bazı işverenler 50 saatten fazla çalıştırıyor. Ya da sırf maaliyeti düşündüğü için üç işçinin yapması gereken işi iki işçiye yaptırıyor, sırf parası cebinde kalsın diye. Örneğin, motokuryeler trafik kazalarına daha fazla yakalanıyorlar. Bunun nedeni ise işveren tarafından baskı altında oldukları. 1 saatlik sipariş süresi varsa kuryeden 30 dakika içinde gitmesini istiyorlar. Siz bir işçiyi günde 16 saatten fazla çalıştırırsanız ve iş yerlerindeki ekipmanda eksikler bulundurup korumalık takmazsanız işçi ölümleri kaçınılmaz oluyor. ‘’ ifadelerini kullandı.
Özellikle ülkemizde bazı olaylar yaşanmadan gerekli önlemleri almıyoruz, akıllanmıyoruz. İş işten geçtikten sonra, canlar toprağın altına, evlere ise ateş düştükten sonra ‘neler yapılmalı? Hangi önlemler alınmalı?’ diye sormaya başlıyoruz. Bu durum iş kazalarında ve işçi ölümlerinde de maalesef yaşanıyor. Önceden alınması gereken önlemler ve yapılması gereken denetimler, iş bittikten sonra ‘yapıldı mı?’ diye konuşuluyor. Kazaların yaşandığı işyerlerine yapılması gereken denetimler maalesef kazalar yaşandıktan ve ölümler meydana geldikten çok sonra gündeme geliyor.
Denetim müfettişlerinin eksik olduğundan ve bundan dolayı yeterli incelemelerin yapılmadığından şikâyet eden Çakır, ‘’Maalesef yeterli miktarda iş yerlerine ve kurumlara denetim yapılmıyor. Zaten denetimi yapacak müfettiş sayısı da yeterli değil, çok az. Müfettişler her yeri denetleyemiyorlar, eksik kalan yerler oluyor. İşçi ölümlerinin yaşandığı yerlere bile ölüm meydana geldikten sonra denetim hala yapılmıyor. Denetimlerde işverenin yapması ve bulundurması gereken şeylerde bile bir eksiklik çıkması durumunda verilen yaptırım da yeterli olmuyor‘’ açıklamasında bulundu.
Verilen eğitimlerin yetersiz olduğunu hatta bazı işyerlerinde bu tür eğitimlerin verilmediğinden yakınan Çakır, ‘’Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bağlı olan çalışanlara kâğıt üzerinden bir eğitim veriliyor. Maalesef ki verilen eğitim de yeterli düzeyde olmuyor. Örneğin, 16 saat verilmesi gereken eğitim 8 saat veriliyor ve eğitimi bitirdiklerine dair imza atıyorlar. Bazı iş yerlerinde ise bu eğitim hiç verilmiyor ama verilmiş gibi göstermek için çalışanlara imza attırıyorlar. Verilse bile bazı çalışanlara veriliyor. Ülkemizde bir de kayıt dışı çalışanlar var ve bunlara hiçbir eğitim verilmiyor’’ ifadelerini kullandı.
Ülkemizde her yıl binlerce işçi hayatını kaybediyor ya da geri dönüşü olmayan yaralar alıyorlar. Her yıl açıklanan işçi ölümleri sayısı, sadece rakamdan ibaret olmuyor. Her işçinin arkasında acılı anne, baba, eş ve çocuk yüreklerinde silinmez bir acıyla baş başa kalıyorlar. Geçinmenin, yaşamanın zor olduğu bu dönemde ailenin babasını kaybeden üyeler, acılarına ek olarak maddi zorlukla da karşılaşıyor.
İşçi ölümlerinden sonra maddi-manevi zorluk çeken aileler ve yaşadıklarını sıkıntıları anlatan Çakır, ‘’İş kazası tespit davasından sonra aileye belli bir aylık bağlanıyor. Bazen açılan davalar çok uzun sürebiliyor. 2 yıl 3 yıl hatta 10-12 yıl süren davalar olabiliyor. Bazen de işveren, aile dava açmasın diye 100 bin TL gibi az bir tazminat davası teklif ediyor. Maddi olarak zorluk çeken aile üyelerinden en çok etkilenen ise çocuklar oluyor. Babalarını kaybeden çocuklar, ailenin geri kalanını geçindirmek için okulu bırakıp çalışmak zorunda kalıyor‘’ ifadesinde bulundu.
Türkiye’de düşük maaşlarla çalışan ve birde işveren tarafından mobbinge uğrayan işçilerin haklarını aradıkları noktada işçi sendikaları ortaya çıkıyor. Ülkemizde işçilerin ekonomik, sosyal ve çalışma koşullarında yaşanacak mağduriyetlerin önüne geçmek, işçilerin haklarını korumak amacıyla bir araya gelmiş bağımsız ve demokratik birçok işçi sendikası bulunuyor.
Türkiye’deki bazı işçi sendikaları şu şekilde: DİSK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ, ÜLKEM-İŞ, TÜM-İŞ, YENİDEN MİSK
İşçi sendikalarının önemine değinen ve tüm işçileri sendikalara üye olmaya davet eden Çakır, ‘’Ülkemizde çalışan işçiler sendikalara üye olmalı, hayatlarına sahip çıkmalı. Sendikalar aracılığıyla söz söyleme hakkında sahip olursunuz, ölüm ve yaralanmaların da önüne geçmiş olursunuz. Ülkemizde hayatını kaybeden her 100 işçinin sendika üyeliğini incelediğimizde bunların sadece 2’sinin üyeliği olduğunu görüyoruz. İşçilerin ölüm ve yaralanmalardan korunmanın ilk yolu ‘’sendika örgütlenmeleridir’’ açıklamasında bulundu.