2025’TE ASGARİ ÜCRETLİNİN KAYBI 50 BİN TL’Yİ AŞTI

DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR), 2026 yılına ilişkin Asgari Ücret Araştırması’nı yayımladı. Rapora göre asgari ücret, kişi başına milli gelir içindeki payını kaybetmeye devam ederken, enflasyon ve altın karşısında ciddi ölçüde eridi. DİSK-AR, 2025 yılı boyunca asgari ücretin yıllık alım gücü kaybının 50 bin TL’nin üzerine çıktığını hesapladı. Raporda, asgari ücretin 2024 Ocak – 2025 sonu arasındaki 24 aylık dönemde yalnızca 4 ay açlık sınırının üzerinde kalabildiği, büyük bölümünde ise açlık ve yoksulluk sınırının altında seyrettiği belirtildi.
(HABER MERKEZİ)- DİSK-AR tarafından yayımlanan araştırmada, asgari ücretin yalnızca bir ücret politikası değil, milyonlarca hanenin yaşam koşullarını doğrudan belirleyen temel bir toplumsal mesele olduğu vurgulandı. Araştırma, TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) verilerine dayanarak asgari ücretin kapsamının son derece geniş olduğunu ortaya koydu.
Raporda, asgari ücretin belirlenmesinde komisyon yapısından önce kural gerektiği ifade edilerek iki temel ilke önerildi:
-Asgari ücret, yalnızca işçinin kendisi için değil, bakmakla yükümlü olduğu aile bireyleri dikkate alınarak hesaplanmalı ve bu ilke mevzuata açıkça yazılmalı.
-Asgari ücret, genel ücret düzeyi ve ekonomik büyüme dikkate alınarak toplu pazarlık yoluyla belirlenmeli.
Asgari ücret kişi başına gelirin gerisine düştü
Araştırmaya göre, 1974 yılında kişi başına Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 80,6’sı düzeyinde olan brüt asgari ücret, 2025 itibarıyla kişi başına gelirin yalnızca yüzde 43,6’sına geriledi. Bu durum, asgari ücretin bölüşüm içindeki payının giderek azaldığını gösteriyor.
2025’te asgari ücretlinin kaybı 50 bin TL’yi aştı
DİSK-AR, 2025 yılı boyunca asgari ücretin yıllık alım gücü kaybının 50 bin TL’nin üzerine çıktığını hesapladı. Raporda, asgari ücretin 2024 Ocak – 2025 sonu arasındaki 24 aylık dönemde yalnızca 4 ay açlık sınırının üzerinde kalabildiği, büyük bölümünde ise açlık ve yoksulluk sınırının altında seyrettiği belirtildi.
Araştırmaya göre asgari ücretli, 2005 yılından bu yana 22 Cumhuriyet altını kaybetti. Bu veri, ücretlerin yalnızca enflasyon karşısında değil, tasarruf ve birikim araçları karşısında da ciddi şekilde değer kaybettiğini ortaya koyuyor.
Kadınlar ve kayıt dışı çalışanlar daha kırılgan
Raporda, Türkiye’de işçilerin yaklaşık yarısının asgari ücretle çalıştığına dikkat çekilirken, kayıt dışı çalışanların yaklaşık yarısının ise asgari ücretin altında gelire mahkûm olduğu belirtildi.
Kadın işçiler açısından tablo daha da ağır: Asgari ücret ve altında ücret alanların oranı genel olarak yüzde 46,7 iken, kadınlarda bu oran yüzde 60,1 seviyesinde.
“Asgari ücret enflasyonun nedeni değil”
DİSK-AR, bazı yıllarda asgari ücrete enflasyonun üzerinde artış yapılmasına rağmen bunun enflasyonu tetiklemediğini vurguladı. Raporda ayrıca, asgari ücret artışları ile işsizlik ve istihdam oranları arasında iddia edilen bir ilişkinin de bulunmadığı ifade edildi.
Türkiye Avrupa’nın en düşük ücretli ülkeleri arasında
Araştırmaya göre, 2015 yılında Avrupa’da Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip 14 ülke bulunurken, 2025’te bu sayı yalnızca 2’ye düştü. Buna karşın Türkiye’de asgari ücretli oranının yüksek olmasının temel nedeni, sendikalaşma oranlarının ve toplu iş sözleşmesi (TİS) kapsamının düşük olması olarak gösterildi.
Raporda, asgari ücrette uygulanan vergi istisnasının çalışanlar aleyhine sonuçlar doğurduğu belirtilirken, işverenlere sağlanan SGK prim desteklerinin benzer şekilde işçilere de sağlanması gerektiği vurgulandı.
2008’den bu yana işverenlere sağlanan SGK prim desteğinin 2024’te 267,8 milyar TL’ye, 2025’in ilk 10 ayında ise 207,6 milyar TL’ye ulaştığı hatırlatıldı.
