83 YIL ÖNCE BUGÜN ADANA’DA BÜYÜK SEL FELAKETİ YAŞANDI

Takvim, bugünün 6 Aralık 2019 olduğunu gösteriyor. Notlarımıza göre, bundan 83 sene önce, Adana müthiş bir sel felaketine uğramış. Yeni İstasyon ve Tepebağın yüksek kesimleri dışında, kent de, ova da tamamen sular altında kalmış. Çok can yitirilmiş, binlerce ev yıkılmış, ağaçlar devrilirken sayısız hayvan da telef olmuş. Tarihimizdeki “Büyük felaket” sayfasında yer alan 1936 su baskınına girmeden önce, bütünsel bir yaklaşımla konuyu kısaca incelemek yararlı olacak.

HAVA RAPORU

Hani, bir kuru paniktir gidiyor ya “Küresel ısınma!” falan diye, aslına bakarsanız millet haklı… Hem de hak-i paydan arş-ı ala’ya, yani, bastığımız topraktan gökyüzünün yücelerine kadar haklı… Çünkü, hafazanallah, kaçınılmaz gibi gözüken Küresel Isınma illeti belki kırk, belki elli yıl kadar sonra, ne yeşil bırakacakmış Adana’da, ne de su kalacakmış derelerde, ırmaklarda…  Vaziyeti böylece tesbit eyleyip zapt-u-rapt altına aldık ya; şimdi gelelim işin öteki yanına.

Efendim, bir de periyodik iklim değişikliğinden bahsediyor ilim dünyası. Yani, belli aralıklarla, dünyamız yer yer kuraklık çektiği gibi, bazı senelerde aynı yer seller-sular altında kalıp boğulurmuş. Adana’da kurak yıllar da yaşanmış. Öyle ki, Üçüncü Selim zamanında  İstanbul Sarayı her yıl tonlarca buğday sağladığı Adana halkına buğday göndermek zorunda bile kalmış. Bir de, Mısırlı İbrahim, gelmekte olan kuraklığı tahmin ederek vapurlar dolusu buğday ithal ederek çözmüş sorunu.

SELLERİMİZİN SUYU VAR TÜRLÜ TÜRLÜ HUYU VAR

On binlerce ağacımız kesilmeden, ormandaki yeni yetme fidanlarımız keçilere yedirilmeden, rastgele yerlere bu kadar çok HES (Hidroelektrik santral; su gücüyle enerji üreten sistem) kurulmadan önce Seyhan ve Ceyhan ırmaklarının binlerce, onbinlerce yıl öncesine dayanan alışkanlıkları vardı.  Bunlar, cennet-i ala topraklarımıza yılda iki kez sel getirirdi. Birincisi, kış girerken gelen ani fakat kısa süreli seller; ikincisi de baharın sonunda, yazın başında bastıran ve “Abovvv!..” çektiren seylaplar…

‘DOĞA’ DEDİĞİN MİNİK BARAJLAR DA YAPAR

Eskiden Adana’mız çok, ama çok daha yeşildi. Ovalarımız da, dağlarımız da ağaçtan, ormandan geçilmezdi. Torosların bir çok bucağı balta görmemiş, ormanına keçi girmemişti. Kaplanlarımız, leoparlarımız, parslarımız efsanelere konu olmuş, hatta bir Romalı asilzade, 1960 yıl kadar önce Adana Valisi olan ünlü Çiçeron’dan, kendi arenası için Adana Kaplanı rica etmişti. Bu ne demek bu? Bu, şu demek; büyük kedinin dolandığı yerlerde keçi olmaz, keçinin girmediği alanlarda orman bozulmaz… Orman varsa seller oluşmaz… Velhasıl-ı kelam, yeşilden geçilmez, taşı-toprağı seçilmez bir cennet diyarıydı  Adana…

Bu kadar ot ve nebat varken, sonbaharın indirdiği yapraklar, fırtınaların kırdığı dallar, o ilk hafif yağışlarla sürüklene sürüklene belli doğal kanallarda birikintiler yapar. Arkasından gelen yağışlar, bunlara biraz daha dal-yaprak desteği sağlar ve nihayet hatırı sayılır binlerce, on binlerce barajcık, torosların eteğindeki oyuklara, yarıklara yerleşir. Nihayet, kışın o gürültülü-patırtılı yağışları gelince artık doyduğu için toprak suyu içemez. Aşağılara gönderirken, dal-yaprak ve kuru otlardan oluşan barajcıklar peş-peşe patlar ve gürraaah, yağışın indirdiğinden fazlası da bunlardan gelince Adana’yı sel basardı. Bazı yıllar, aşırı yağıştan dolayı Seyhan da kabarınca, zarar-ziyan daha büyük olurdu. Velakin, istisnalar bir yana, hemen her yıl az veya çok sel bastığı için, ahali bunu doğal karşılar, az zararla kurtulabilmenin yolunu arardı.

PAZARTESİ: YAZBAŞI SELLERİ VE GEÇMİŞTEKİ AFETLER

SEYHAN-CEYHAN BİRLEŞTİ: 13 Nisan 1931 günü Yeni Adana Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin aynı zamanda taşması sonunda birleştiklerini yazmış. Aşırı yağış nedeniyle 3 Nisandan itibaren yükselen nehir, çuvallara toprak doldurularak yapılan yığma seddeyi de patlatarak 12 Nisan günü kente yayıldı, köyleri bastı.

HAFTALIK MECMUA KAPAĞI: Dönemin en önemli haftalık derglerinden Haftalık Mecmua 22 Mart 1926 tarihli sayısında Adana’daki sel baskınını kapaktan vermişti.

İNÖNÜ VE GÜLEK ADANA’DA: 14 Şubat  1948 seli de büyük zararlara yol açtı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 6 Mart gecesi geldiği Adana’da, Hükümetin en genç bakanı olan Adana Milletvekili Kazım Gülek’le incelemelerde bulundu. Bayındırlık Bakanı Gülek 6 Mart günü sel zararlarını uçakla havadan da izlemişti.

1930 SELİNDEN GÖRÜNTÜ: 14 Aralık 1930 günü gece  yarısı başlayan sel bir çok evin yıkılmasına yol açtı. Açıkta kalan felaketzedeler hanlara, hamamlara, camilere yerleştirildi. Belediye, fırınlardan aldığı ekmekleri afetzedelere ulaştırdı.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor