BUGÜN BU KÖŞE ŞİRİN AKSOY’UN
Delikakanlılığa adım attığım yıllarda polis-adliye, siyaset, ekonomi, spor dallarında gazetecilik yaptım.
Yani hayatın her alanındaki insanlarla tanıştım..
“Tanıdığım güne lanet olsun” dediklerim bir elin parmaklarından daha azdır..
Çünkü, dost olacakları tanıyacak bilgi ve deneyime sahip oldum.
Hayatım boyunca unutamadığım, alçaklar da, çok değerli dostlarım da olmuştur..
Bir tartışma sonucu tanıştığım, topluma “Mafya babası” diye lanse edilen Mehmet Şirin Aksoy ile bir tartışma sonucu tanıştığımı daha önce ifade etmiş ve yazmıştım.
Önceki gün kendi sosyal medya hesabından bir yazısını paylaşmış sayın Aksoy.
Tesadüf sonucu gördüm.
Doğrusu çok duygulandım..
Ama o yazıyı siz değerli okurlarımla “Paylaşmazsam olmaz” dedim, saygıdeğer okurlarımız da bilgi sahibi olsun istedim.
Bugün bu köşeyi sayın Mehmet Şirin Aksoy’a devrettim.
İşte o yazı;
“bolgegazetesicomtr imtiyaz sahibi kıymetli dost ve gazeteci Nevzat Uçak tarafından kaleme alınan mevzu bahis köşe yazısında kendileri mazimiz hakkında kısa bir yazı ele alarak beni ve geçmişimizi yad etmiş, muhabbetimizi taçlandırmıştır.
Yazılarında bahsi geçtiği üzere dost Nevzat Uçak ile tanışmamız başlangıcında farklı olsa da devamında hanemizin misafirhanesinde davetime icabet etmesi ile karşılıklı muhabbetimiz artmış olup, şahsıma karşı her daim sevgi ve saygı göstermiştir.
Kendisinin de ifade ettiği üzere; yaşamım boyunca kimine göre baba, amca, iş insanı, kimine göre de kabadayı tanındım, sayıldım. Lakin tüm sıfat ve niteliklerimde her daim “paylaşmak, kazanmaktır.” düsturuyla hareket ederek bilinen ve bilinmeyen birçok hayır işine imza atıp; kendini bilmezlerin sofralarında saltanat değil garibanın, ihtiyaç sahiplerinin gönüllerinde taht kurmaya gayret ettim.
Bu sebeptendir ki ne geçmiş ne günümüz ne de gelecek yaşamımın hiçbir noktasında şahsımdan haksızlık gördüğünü iddia etmiş ve edecek hiç kimseyle yüzleşmekten, hesaplaşmaktan imtina etmedim, etmeyeceğim. Aksi tüm iddiaların karşısında her an her platformda hazır biçimde bekliyor olacağım. Karşı karşıya kaldığım her hususta “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” şiarı ile daha üstün konumda ya da güçlü olanın değil hak ve doğru olanın yanında aksi her koşulda yanlışın karşısında durarak beni sevenlerin gönüllerinde layık görüldüğüm “Şirin Baba” mertebesinin sefasını sürmektense nefsime gem vurup, irademi güçlü kılarak cefasına talip oldum.
Uzun lafın kısası geçmişim, kişiliğim ve duruşum ne bir güç karşısında evrildi, ne de yerim yurdum bir tehdit ya da telkin ile değişti. Kimlikte Mehmet Şirin Aksoy olarak doğdum. Mukaddes vatanın aziz fertlerinin takdirleriyle “Şirin Baba” oldum, yaşadım, yaşıyorum. Mazlumun babası, haklının hamisi olmaktan son nefesime kadar bir adım dahi geri durmayacağımın; cihan-ı alem tarafından net bir biçimde bilinmesini ister, tüm sevenlerimin bu yazı vesilesiyle gözlerinden öper, karşımda şahsımdan haksızlık gördüğünü iddia etmiş ve edecek söz sahibi olabilme cesaretini gösterecek herkese hazır olduğumu belirtmek isterim.”
#Mehmet Şirin AKSOY
…. …. …
Yukarıdaki yazının tümü noktasına, virgülüne kadar Mehmet Şirin Aksoy’a ait..
Ben sayın Şirin Aksoy’un yazısını Mevlana’nın şu cümleleriyle noktalayacağım;
“Eğri olanı doğru diye savunamazsın. Suskunluğum, asaletimdendir. Her söze verilecek bir cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adam mı diye.”
Adam olmayanların lafına, ya da tavrına bakmam, ama haddini aşıyorsa haddini bildirmeyi çok iyi bilirim.
Bunu bugüne kadar hep yaptım, bundan sonra da yapmaya devam edeceğim..
İyi ki tanımışım seni Mehmet Şirin Aksoy..
Santajcılık, sahtekarlık, devleti soyanlar, garibanı korkutanlar bizim her zaman karşısında olduğumuz kişilerdir, aksini yapanlar bizim dostumuzdur.
YİĞİTLER BİR DEFA ÖLÜR. KORKAKLAR HER GÜN ÖLÜR.
N.U.