SORUMLULAR HESAP VERSİN

Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Recai Can, “Yerin 350 metre altında meydana gelen patlamada 41 maden emekçisi hayatını kaybetti. Bu facia ‘kaza’, ‘fıtrat’ veya ‘kader’le açıklanamaz. Bu facianın takipçisi olmaya devam edeceğiz” derken, CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin de, “İnsanları ‘kader’ ile kandırmaktan vazgeçin” dedi.

 

HABER VE FOTOĞRAFLAR: CANSU ERSOY

ADANA (BÖLGE)-DİSK, KESK, TMMOB Adana İKK, Adana Tabip Odası, Adana Barosu Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen kömür patlamasıyla ilgili ortak basın açıklaması düzenledi. Atatürk Parkı’nda yapılan açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Adana Barosu Başkanı Av. Semih Gökayaz, TMMOB Adana İKK Sekreteri Ahmet Uncu, Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Recai Can ve birçok kişi katıldı.

“YERİN 350 METRE ALTINDA 41 MADEN EMEKÇİMİZ YAŞAMINI YİTİRDİ”

Ortak açıklama metnini okuyan Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Recai Can, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bağlı Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesine bağlı yeraltı kömür ocağında 14 Ekim 2022 tarihinde akşam saatlerinde, yerin 350 metre altında meydana gelen patlamayı hatırlatarak söze başladı. 41 maden emekçisinin bu patlamada hayatını kaybettiğini de vurgulayan Can,  “Yaşamını yitiren kardeşlerimizin yakınlarına sabır diliyoruz. Yaralı arkadaşlarımızın da en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmalarını temenni ediyoruz. ‘Kaza’ diyorlar, ‘fıtrat’ diyorlar, ‘kader’ diyorlar… Gerekli önlemleri almadan, denetim yapmadan, güvenli koşulları oluşturmadan madencilerimizi, yerin yüzlerce metre altına gönderirseniz buna göz göre göre ölümlere sebebiyet vermek denir. Bu facia ‘Kaza’, ‘fıtrat’ veya ‘kader’ le açıklamaz” dedi.

OLAYLA İLGİLİ MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI TARAFINDAN İNCELEME EKİBİ OLUŞTURULDU

Can, gerçeklerin ortaya çıkarılması için, Maden Mühendisleri Odası tarafından oluşturulan bir inceleme ekibinin olay yerine intikal etiğini belirterek inceleme ekibinin soruşturmaları ve görüşmeleri sonucunda varılan ilk tespitleri şu şekilde sıraladı:

  • Amasra TİM’de 500 yeraltı işçisi, 80 yerüstü işçisi ve 142 memur olmak üzere toplam 722 çalışan bulunmaktadır. 16.00-00.00 vardiyasında yeraltı işçisi olarak 110 kişi tertip edilmiştir.
  • Ocakta biri üretimde, diğeri de hazırlık safhasında olan iki kartiye mevcuttur. Meydana gelen patlama her iki kartiyeyi de etkilemiştir.
  • Her maden faciasında ortaya çıkartılan trafo bahanesi burada da kullanılmaya çalışılmış, inandırıcı olmayacağı anlaşıldığında grizu patlaması olduğu gerçeği kabul edilmiştir.
  • Grizu patlaması, kritik konsantrasyona ulaşmış metan gazının ve yeterli oksijenin ateş kaynağına ulaşması ile meydana gelir.
  • Ölümlerin nedeni, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek sıcaklık ve şok dalgası nedeniyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit zehirlenmeleridir.
  • TTK Tahlisiye ekipleri kurtarma çalışmalarını büyük bir özveriyle yürütürken, yerüstündeki kriz yönetimi organizasyonunda aksaklıklar yaşanmıştır.
  • İncelemede, gaz izleme sistemi verilerine ulaşılamamıştır. Metan sensorünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerekmektedir.

“MADENCİLİK BİLİM VE TEKNOLOJİSİ, BU GİBİ GRİZU PATLAMALARINI ÖNLEYECEK BİLGİ BİRİKİMİNE VE DENEYİMİNE SAHİPTİR”

“Madencilik barındırdığı tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli iş koludur” diyen Can, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“İncelemeler sonucunda, maden kazalarının; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olması; yukarıda sıralanan sayısız soruna neden olmuş ve ne yazık ki bu facia meydana gelmiştir. Madencilik bilim ve teknolojisi, bu gibi grizu patlamalarını önleyecek bilgi birikimine ve deneyimine sahiptir.  Bu nedenle bu tip kazalar önlenebilir niteliktedir.”

Can, yapılan değerlendirmeler ışığında ortak görüş ve önerilerini şöyle sıraladı:

  • Yaşanan kayıpları kader ve fıtrat anlayışıyla açıklamaktan vaz geçilmeli, bilim ve tekniğin gerekleri uygulanmalıdır.
  • TTK gibi kamu kurumları, her türlü siyasi baskıdan arındırılmalıdır.
  • Madencilik sektöründe acil durum planı ve risk haritaları her kurum, her işletme ve bütün işyerleri için ayrı ayrı planlanmalı ve uygulanmalıdır.
  • Metan yoğunluğu olan Zonguldak, Soma, Tunçbilek gibi havzalarda üretim planlaması aşamasında, öncelikle metan drenajının her türlü ekonomik kaygıdan uzak bir şekilde yapılması, bölgenin olabildiğince metansızlaştırılması sonrasında çalışmalara başlanılması gerekmektedir.
  • Yeraltı kömür madenciliği bir kültürdür. Bu kültür geliştirilerek yaşatılmalıdır. Bunun için TTK ve TKİ gibi kamu kuruluşlar, üretim yaparken aynı zamanda iş güvenliği ve mesleki eğitim anlamında okul görevi görmelidirler.
  • Maden üretiminin, maden mühendisi nezaretinde yapılması kanuni zorunluluktur. Bu uygulamanın, tüm vardiyalarda yeteri kadar maden mühendisi tarafından taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır. Denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır.
  • Maden işletmelerinde yasal olarak bulundurulan Daimi Nezaretçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal teminat altına alınmalıdır.
  • Tüm çalışanların, iş güvenliği mevzuatı uygulamaları ve karşılaşılacak muhtemel riskler konusunda bilinçlenmelerini sağlayacak mesleki eğitim politikaları gerçek anlamda yaşama geçirilmelidir.
  • Maden mühendisliği eğitiminde, sermayenin kar ihtiyacını önceleyen bir yaklaşım yerine, bilimin ve tekniğin esas alındığı bir yaklaşım benimsenmelidir.
  • Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşturulan kadroların liyakatsizliğinin bedeli, geçmişte olduğu gibi cephede çalışan birkaç mühendise yüklenmemelidir.
  • Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, gerçek nedenin belirlenmesi, bu tip kazaların gelecekte tekrar yaşanmaması açısından önemlidir.
  • Maden mevzuatı; odağında insan ve doğa olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalı ve bunun için ulusal madencilik politikaları oluşturulmalıdır.

Bu facianın takipçisi olmaya devam edeceklerinin altını çizen Can, elde edilen bilgileri değerlendirilerek kamuoyuyla paylaşılacaklarını da söyleyerek konuşmasını noktaladı.

“KÖTÜ YÖNETİM ANLAYIŞI NE YAZIK Kİ HER ALANA YANSIMIŞ DURUMDA”

Maden Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Recai Can’ın ardından söz alan Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, “Maalesef yine bir maden faciası sonrasında basın açıklamasındayız. Bu ülke artık insanlarını depremlerde, yangınlarda, sellerde ve maden facialarında kaybetmekten bıktı usandı. Her seferinde suçu kadere atan bir zihniyetten bu ülke bıktı usandı. Albert Camus’un da dediği gibi ‘Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.’ Türkiye’de insanların nasıl öldüğüne baktığımızda nasıl şekilde yönetildiğimizi de görmüş oluyoruz. Bu ülke sanki bir felaketler zinciri içerisinde insanlarını kaybetmeye devam ediyor. Bu kötü yönetim anlayışı ne yazık ki her alana yansımış durumda” dedi.

“İNSANLARI ‘KADER’ İLE KANDIRMAKTAN VAZGEÇİN ARTIK”

Dr. Şevkin, hafta sonu Bartın’da acılı aileleri ziyarete gittiğini belirtti ve ardından şunları dile getirdi:

“Ben hala kendime gelebilmiş değilim. 41 madenci diye bahsediyoruz. Bunu bir sayı olarak ifade edemeyiz. Her birinin arkasında ayrı bir hikaye var. 3 haftalık bebeğin babasız kalışını nasıl izah edeceğiz. 2 çocuğundan birini maden altında bırakmış, diğer çocuğu da ölümle pençeleşen bir anneyi nasıl izah edeceğiz sayı olarak. Bu hikayeleri bu ülke yaşamak istemiyor artık. Almanya’da 1950’den beri, Fransa’da 1973’den beri, İngiltere’de 1974’den beri işlemeyen bu fıtrat neden Türkiye’de işliyor. Bunu kim izah edecek? Bu ülkede sağlıklı bir maden yasası çıkarılamıyor. Orada ölen insanlar adeta ölüme gönderilmiştir. İnsanları ‘kader’ ile kandırmaktan vazgeçin artık.”

“SAĞLIKLI BİR MADEN YASASI ÇIKARMAMIZ GEREKİYOR”

Bu ülkede sağlıklı bir maden politikasına ihtiyaç olduğunu bildiren Dr. Şevkin, “Biz bunu defalarca gündeme getirdik. Soma faciası sonrasında meclisin 111 maddelik önermesi var. Bu önermelerin hiçbiri dikkate alınmadı. Bu önermeler dikkate alınmış olsaydı belki de Soma’dan sonraki 685 vatandaşımızı çeşitli maden facialarında kaybetmiş olmazdık. Dolayısıyla sağlıklı bir maden yasası çıkarmamız gerekiyor. Allah insana akıl vermiş. Bu aklı ve bilimi kullanarak çok daha sağlıklı bir ortam yaratabiliriz. Bunların sorumlusu AKP hükümetidir. Bunun da hesabını verecekler. Bunun hesabını mecliste de sormaya devam edeceğiz ve takipçisi olacağız. Ulusumuzun başı sağ olsun” diyerek sözlerini noktaladı.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor