21 EKİM DÜNYA GAZETECİLER GÜNÜ’YMÜŞ!

Gazetecilik zor ama bir o kadar da güzel bir meslektir.

Çoğu bilgiyi herkesten önce öğrenirsin ve insanlara sen aktarırsın.

Bu, basit bir şey değildir.

Bir haberi sen nasıl verirsen insanlar da öyle okur. Bu yüzdendir ki haber her ne olursa olsun her zaman tarafsız bir bakış açısı kullanman gerekir.

Temelde biz de insanız. Bir tarafımız, görüşümüz, fikrimiz mutlaka vardır.

Ama gazetecilik önlüğünü üzerine giydiğin an bu düşüncelerin, görüşlerin hepsi içeride kalmalı ve o habere yansımamalıdır. Ancak bu şekilde bir insan gerçek bir gazeteci olabilir.

Dün ‘Dünya Gazeteciler Günü’ymüş.

Haberim yoktu.

Gazeteciler için böyle özel bir gün olması bu mesleğe verilen değeri gösteriyor.

En azından geçmişte verilmiş olan değeri…

Geçmişte diyorum çünkü böylesine kutsal sayılabilecek bir meslek olan gazetecilik, sadece ülkemizde de değil tüm dünyada gün geçtikçe değer kaybediyor.

Gazetecilerin hakları ellerinden bir bir alınıyor.

Kısıtlamalar içerisinde suya sabuna dokunmadan gazetecilik yapmaları bekleniyor.

Gazeteciler bu şekilde nasıl işini yapabilir?

Yapabilse bile bu gerçekten gazetecilik mi olur?

Toz pembe bir dünyada yaşamıyoruz.

Hal böyleyken yaşadığımız dünyayı toz pembe olarak aktarmak ne kadar mümkün?

Bizler Polyana değiliz. Her şeyin olumlu yönünü göremeyiz. Ki görmemeliyiz de…

Olan şeyi olduğu gibi görüp, olduğu şekilde aktarmak bizim en temel görevimiz. Yönlendirmeden, ayrıştırmadan, taraf tutmadan…

Gerçekliği siyah ya da beyaz olarak çok net bir şekilde yaşayan insanlara bu şekil pembe bir hayat kurmak bizim işimiz değil. Hiçbir zaman da olmadı.

Gazetecilik mesleği dediğin de zaten bu değil.

Şu anda siz bu yazıyı okurken biz birilerinin peşinde koşturup haber kovalıyoruz ya da herkes savaş bölgesinden kaçarken biz savaşa doğru koşuyoruz.

Siz bunları okurken biz emniyette ya da adli tıpta sabahın bir körü ya da gecenin bir yarısı bilgi almak için bekliyoruz.

Sokaktayız, adliyedeyiz, toplantılardayız, karakollardayız, bir bakanın ya da başkanın peşindeyiz, her yerdeyiz…

Özgür bırakıldığımız sürece özgür bilgi verebiliriz.

Gazetecinin özgürlüğü ne kadar kısıtlanmaz ise aktardığı bilgi o kadar net ve doğru olur. Bir kuşun kanatlarını bağlayıp sonra da ‘uç’ diyemezsiniz.

Bizler, gün değil haklarımızın verilmesini istiyoruz.

Gazetecilerin hakları olmadan Gazeteciler Günü’nün de pek bir anlamı olmuyor. Sözde kalan değerler ve haklar bu mesleğe her geçen gün bir darbe daha vuruyor.

Umudumuz daha özgür bir basının olduğu yarınlara…

Son olarak bir gün gecikmeyle de olsa tüm gazetecilerin ve geleceğin gazetecilerinin ‘Gazeteciler Günü’nü kutluyorum.

Kutlamak ne kadar mümkünse…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor