CUMHURİYET 99 YAŞINDA

Atatürk, “Cumhuriyet Türk insanının çağdaş dünyanın kavram ve değerleriyle buluşmasını, uygarlığın imkanlarından en üst düzeyde yararlanmasını amaçlayan bir yönetim şeklidir. Cumhuriyet bu anlamıyla aynı zamanda , yeni kurulan Türk Devletinin adında , Devletin niteliğini belirten bir sözcük olarak da yer almıştır.” diyordu.
Türk Milletinden aldığı güçle, bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra Türk Milletini uygar bir toplum yapmak için her alanda devrimler yapmıştı..
En önemlisi saltanatı, yani babadan oğula geçen anlayışı kaldırdırmıştı.
Halkın kendi, kendisini yönetmesi olan Cumhuriyet yönetimine geçişin amacı gerçekleştirilmişti.
Cumhuriyet yönetiminin en önemli özelliklerinden biri olan “ümmet bilinci” ile birbirine bağlı olan toplum bireyleri “TÜRK ULUSU” bilincinde birleşerek “TÜRK VATANDAŞI” konumuna yükseltmeşti Atatatürk.
Cumhuriyet yönetiminde;
Türk halkı , aklın ve bilimin üstünlüğünü benimseyen, özgürce düşünebilen, kararlarını sorumluluk bilinci içinde verebilen , yürekli, inançlı, kendine güvenen bireylerden oluşan bir toplum yaratılmıştı.
Cumhuriyetin getirdiği özgürlükçü düşünce ortamında bireylerin “kendini ifade etme ve geliştirme” olanağı bulan vatandaşlarımız , çağdaş dünya ile ülkemizi bütünleştirmişti..
Halk, laik Cumhuriyet ile daha önce egemenlik, din ile devletin başı olan Padişah‘da olurken, Türk Ulusunda olduğundan vatandaşların özgür düşünceleriyle kendini yönetecekleri seçme hakkına sahip oldu..
Cumhuriyet yönetim şekli olarak, insan yaşamına ve toplumsal düzene aklın ve bilimin ışığında yön vermesini kabul edildi, toplumsal aydınlanma sağlandı..
Atatürk; Türkiye’nin “çağdaş uygarlık seviyesine“ çıkması için, hatta gelişmiş çağdaş ülkelere önder olması için köklü cumhuriyet devrimleri yaparken, önce Harf devimi, kılık-kıyafet, hukuk, eğitim, kültür, sanat, ekonomi, tarım ve toplumsal alanlarda büyük devrimler yapmıştır.
Bir çok yasa ve kanunları T.B.M.M de çıkararak hayata geçirdi.
Atatürk’ün laiklikle ilgili şu sözlerini hatırlatalım, sonuca gelelim;
Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan,ibadet ve din hürriyeti de demektir.(1930)
Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi ,sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için gerçek dindarlığın gelişmesi imkanını temin etmiştir(1930)
Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz(1926)
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde yönetim dini esaslara göre değil, akıl ve bilimin ışığında, çağdaşlığın bir gereği olarak yapılmasıdır ki buna laiklik denir
Kısacası devlet yönetimiyle, din işlerinin ayrı, ayrı yürütülmesine laiklik denir.
Laiklik, herkesin dini inançlarını özgürce yapmaları için güvence altına alınmasıdır.
Bu sözlerden sonra kimse laiklik hakkında yanlış konuşmasın…
Laikliğe sahip çıksın.
Peki Cumhuriyet yönetiminde çıkarılan kanunlar nelerdir;
Cumhuriyet yönetimi, belirli kişi veya topluluğun değil, Türk toplumunun hepsini kapsayan , çıkarlarını koruyan, kanun ve yasa ile korunmasıdır.
Demokratik yönetim demek; toplumu yönetecek yöneticilerin yönetime seçimle gelip, seçimle gitmesi , fikirlerini topluma özgürce ifade etmesidir. Demokraside dayatma , zor kullanma yoktur. Bir kişiye özel, bir guruba veya topluluğa özel yasa ,kanun çıkarılamaz.
Yönetime gelenlerin , ayrım yapmadan halkı yönetmesi, ulusunu çağdaş medeniyet düzeyine çıkarması için çalışması gereğine inanmalıdır.
Cumhuriyet, kadınlara yönelik haklar da tanımış, kadınlarımıza, çağdaş ve gelişmiş ülkelerden önce, seçme ve seçilme hakkı vermiştir..
Bizi örnek alan ülkeler de kadınlarına yıllar sonra bu hakkı vermek zorunda kalmıştır..
Kadınlarımız erkeklerin gerisinde yürüyor, ilimde ,fende ve hiçbir mesleğin içinde yer alamıyor, Atatürk’ün onlara verdiği haklarla; cumhuriyet kadınlarımız erkeklerinin yanında, hatta önünde yürür hale gelmişti.
Eğitimde, bilimde, sanatta , sağlıkta, siyasette, hukukta, velhasıl her mesleğin içinde yükseliyorlar.
Yükselmenin kadınlarımız için bir sınırı yoktu.
Bugün istenen şu ise geriye dönüş yanlıştır;
Kadınlarımızı Cumhuriyet ve Atatürk karşıtları, İslamiyet güzel giyinmeyi emreder yeter ki giyinmesini bilelim.
Tesettürlüler Müslüman-tesettürlü olmayan kadınlarımız Müslüman değildir düşüncesi İslamiyet öncesi kadınlara yapılan zulümdür-karanlık bir düşüncedir. Kadınlarını ezen-değer vermeyen-kapatıp ve çarşaf içine koyup geride dur –evde otur diyen Ülkeler karanlıkta kalmaya mahkumdur. Okuyan-kendini yetiştiren Kadınlarımız asla bu oyunlara gelmeyeceklerdir.
Cumhuriyet kadınları karanlıkları geride bırakarak ilmiyle-kültürüyle-bilgisiyle bir güneş gibi doğmuşlardır. Türkiye’mizde aydınlık düşüncesiyle etrafına ışık saçmamış,
Laik Cumhuriyet kadınları ; İslamiyeti özünde yaşayan ve yaşatan, islamiyette sosyal adaleti en iyi uygulayan, görünüşüyle-giyimiyle-ilmiyle-kültürüyle toplumda yerini alan, aydınlık, çağdaş Türkiye’nin geleceğine yön vermiştir.
Yetiştirdiği evlatlarıyla ve nesillerle çağdaşlığı yakalayan ülke olmak kadınlarımıza bağlıdır.
Kadınlarına değer veren ülkeler, diğer ülkelere önder olur.
Çağdaş Türkiye’ye yakışan görüntü de budur…!
Cumhuriyet kadınlarımızın yükselişinde yanında olan , onları destekleyen, onlarla gurur duyan kendini yetiştirmiş aydın düşünceli Türk eşlerini, babalarını da kutlamak gerek .Türk erkekleri kadınıyla birlikte her alanda dünya ülkelerine örnek olmaya devam ediyorlar. Kadınlarımızın sahip çıktığı Cumhuriyet bir güneş gibi Türkiye’yi aydınlatacaktır
Cumhuriyetin Sanata getirdiği yenilikler;
Cumhuriyet döneminde, sanat ve sanatçıya gerekli önem verilmiştir. Halkımız ve devletimiz sanatçılarımızı desteklemiş, başarılarıyla gurur duymuştur.
Kadın – erkek sanatçılarımız artık dünyada söz sahibi olmuşlar, saygı ile anılır, karşılanır olmuşlardır.
Sanat ve sanatçıya değer veren ülkeler, medeniyeti yakalamış demektir. Sinema, ses sanatçıları, opera, heykeltıraş ,tiyatro ve her sanatın kendi dallarında dünyada aldıkları ödüllerle Türkiye’nin adını duyurmuşlardır. Türk Milletinin gururu olmuşlardır.
Cumhuriyet döneminde spor;
Atatürk’ün yol göstericiliğiyle; Cumhuriyet döneminde spor ve sporcularımızın başarıları hepimizin göğsünü kabarmıştır. Futbol- güreş-atletizm-boks-voleybol- basketbol v.b. tüm dallarda Milletimize dünya dereceleri yaşatmışlardır. Türk bayrağını gururla göndere çektirmişlerdir.
Atatürk’ün eğitime verdiği önem;
Atatürk eğitime büyük önem vererek , Eğitim kurumlarını birleştirerek eğitim birliği yasası çıkarmıştır. Bununla birlikte Türk Eğitim Sistemi laik bir yapıya kavuşturulmuştur.
Bunun sonucu olarak bilim adamlarımızla, üniversitelerimizle ve üniversitelerimizin yetiştirdiği değerlerle dünyada söz sahibi olmuşuz.
Kültürel değerlerimiz;
Atatürk; kültürel değerlerin toplumdaki bireylerin yaşam boyu kendilerini geliştirmeleri, daha nitelikli, bilinçli, kültürlü bir yaşam sürmelerini sağlar. Türk Milleti olarak kültürel değerlerimizi korumak, zenginleştirmek ve gelecek nesillere aktarmak vatandaşlık görevimizdir.
Mustafa Kemal Atatürk; Türk Ulusuna en büyük mirasın, akıl ve bilim olduğunu ”Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” (Hayatta en gerçekçi yol gösterici ilimdir.) sözüyle ifade etmiştir. Çağdaş yaşamda ilmin önemini vurgulamıştır. Bilgi çağının etkin, ülkeleri arasında yer almamızı, her alanda gelişmemizi, çağdaşlaşmamızı istemiştir. Bu da yalnızca aklın ve bilimin ışığında olabileceğini kabul etmiş. Bu temel kavramın Türk Milletine başarıları getireceğini belirtmiştir.
Hukuk Devleti ilkesine tam olarak bağlı, demokrasi sürecini tamamlamış, toplumun her bireyine fırsat eşitliği sağlanmış, bilgi toplumu olmuş, geleceğe güvenle bakan bir ülke durumuna gelmektir. Türk Milleti bu güce ve yeteneğe sahiptir.
Hafta sonu Cumhuriyet’in 99. Kuruluş yıldönümünü kutlayacağız..
İşte Atatürk’ün son sözü;
Benim naciz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ancak; Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır
Soru şu;
CUMHURİYET’İ KORUMAYA DEVAM MI EDECEĞİZ, ELVEDA MI DİYECEĞİZ?