Gazetecilik kamu görevidir.
Daha doğrusu bir zamanlar öyleydi; günümüzde birkaç yayın organı dışında pek aldırış eden kalmadı.
Artık “Çamur at izi kalsın” manşetleriyle çıkıyor gazeteler!
Ekranlarda endam kıranlar, “ En fazla ben saldırayım” yarışı içindeler…
Çok üzülüyorum çok…
“Basın milletin müşterek sesidir” diyen kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük hediyesi Cumhuriyeti’mizin kuruluşunun 99. yıldönümü törenlerle kutlandı.
Özellikle Adana Büyükşehir Belediyesi düzenlediği konserlerle coşkuyu zirveye taşıdı. İşte bu görüntülerden rahatsız olan malum gruplar, iftira atarak coşkuyu gölgelemeye çalıştı…
Montaj hileleriyle Başkan Karalar’ın Türk Bayrağını yere attığı yalanını pompaladılar.
Tabi böylesi bir yalana inanan çıkmaz ama bunu yayanların gazeteci olması insanı dehşete düşürüyor.
Üzülerek itiraf diyorum ki, gazetede ve televizyonda çıkan her haber doru değildir.
Algı için, yanlış yönlendirmek için ve hatta çamur atmak için haberler yapılıyor.
İyi şeyler görülmüyor, sürekli bir saldırı için yarışıyor kalemler…
Bu yazdıklarımızı anlatan güzel bir fıkrayla devam edelim;
“Ülkenin birinde sorunları çözmeye uğraşan bir Başbakan var. Ancak ülkenin gazeteleri sürekli eleştiriyor. Yaptığı işlerin sürekli kötü gösterilmesine dayanamayan Başbakan, danışmanlarını toplar ve “bana öyle bir icraat bulun ki gazeteciler eleştirmesin, hakkında kötü bir şey yazamasın” der.
Birkaç gün sonra gazetecilere Başbakanın ülkedeki en büyük göle gideceği ve orada çok önemli bir icraat gerçekleştireceği bilgisi gönderilir. Büyük bir merakla, ne kadar gazeteci varsa hepsi toplanır.
Başbakan gazetecilere, “bugüne kadar çok iş yaptım, sorunları çözdüm ama size bir türlü beğendiremedim, sürekli eleştirdiniz. Birazdan öyle bir şey yapacağım ki eleştirecek bir yön bulamayacaksınız” demiş ve gölün üzerinde yürümeye başlamış.
Herkes şaşkınlık içinde; Başbakan, gölün üzerinde yürüyerek karşı kıyıya kadar gitmiş, gelmiş…
Gazeteciler, “bravo, yok böyle bir şey, mükemmel bir iş, bugüne kadar size haksız yapmışsız“ övgüleriyle Başbakanı göndermişler…
Gelen bu ilk tepkilerden memnun kalan Başbakan, heyecanla ertesi sabah gazeteleri açtığında şu manşetleri görmüş:
“Yüzme bilmeyen başbakan göl üzerinde yürüdü”
“Başbakan yüzme bilmiyor, biri öğretsin”
“Başkan gölde yüzmedi, üzerinde yürüdü”
“Gölün üzerinde yürümekle, enflasyon düşmez”.
Kıssadan hisse; tüm televizyonlar ilk haber verse, tüm gazeteler manşet atsa da, Başkan Zeydan Karalar’ın, “Bayrak ve ülke sevgisini” sorgulayamaz…
