“BU ZAMANA KADAR KAFAMIZ RAHAT YAŞAYAMADIK, ALIŞTIK”
Arkadaşımız Cansu Ersoy, emekli olmasına rağmen çalışan Mehmet Özışık’la röportaj gerçekleştirdi
RÖPORTA: CANSU ERSOY
ADANA (BÖLGE)- Ekonomik sorunlar ve her gün artan fiyatlar Türkiye’de çoğu kişinin hayatını zorlaştırdı. Zorlaştırmaya da devam ediyor. Buna en iyi örnek ise; Adana’da yaşayan Mehmet Özışık. 71 yaşında olan ve emekli olmasına rağmen aldığı emekli maaşı geçinmesine yetmeyen ve seyyar satıcılık yaparak tablo satan Özışık, bugün bile çalışmak zorunda. Geçmişte çeşitli işler yaparak ekmek parasını kazanmış olan Özışık, emekli olduktan sonra da maalesef rahata kavuşamamış. Özışık’ın 71 yıllık hayatının belki de yarısından fazlası çalışmakla geçmiş olsa da, bugün bile çalışmaktan başka çaresi yok. “Bu zamana kadar kafamız rahat yaşayamadık, alıştık” diyen Özışık ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Sohbet keyifliydi ama konuştuğumuz konular o kadar da keyifli değildi.
-Mehmet Bey, kendinizden biraz bahseder misiniz? Kaç yaşındasınız, çocuğunuz var mı, emekli misiniz…?
1951 doğumluyum. Yani 71 yaşındayım. Emekliyim. Fakat emekli de olsam çalışmaya devam ediyorum. Burada gördüğünüz tabloları satarak ekmek paramı çıkarmaya çalışıyorum. 2 oğlum var. İkisi de evli. 4 tane de torunum var. Bir oğlum şehir dışında yaşıyor ve orada çalışıyor. Diğeri ise burada benimle aynı işi yapıyor. Evde sadece eşim ve ben varız. İkimiz beraber yaşıyoruz. Oğullarım evlendi ve evden ayrıldı. Ama benim elim hep onların üzerindedir. Eksikleri, ihtiyaçları olur. Hepsini elimden geldiğince çözmeye çalışırım.
-Genel olarak günlük kazancınız ne kadar oluyor?
Kısmet… Bazen hiç satış yapmadan günü kapattığım, eve siftahsız gittiğim de oluyor. Bazen de o kadar çok yoğunluk oluyor ki oturmaya zamanım olmuyor. Kısmetimiz neyse o. Hafta sonları sokaklar daha kalabalık oluyor. Ama hafta içleri daha sakin ve durgun oluyor. Hafta içi çok fazla satış yapamıyorum genelde o yüzden. Çoğu kişi geliyor, fiyatını soruyor ve geri gidiyor. İnsanlara pahalı geliyor olabilir. Çoğu o parayı buna değil de temel ihtiyaçlarına harcamak istiyor. Çünkü her şey pahalı. İnsanlar, ‘Buna para vermektense başka bir ihtiyacımı alırım.’ diye düşünüyor. O da haklı, ona da diyecek bir sözüm yok.
-Satış yapamadığınız günler ürünler elinizde kaldığında ne oluyor? Zarara giriyor musunuz?
Alışta ve satışta zarara giriyorum. Yoksa bunları şimdi topla götür 1 sene sonra tekrar getir hiçbir şey olmaz. O avantajı var. Ama şu an almışsın belirli bir para vermişsin. Bir sene sonra aynı fiyata satamazsın.
-Peki, günde kaç saat çalışıyorsunuz?
Hafta sonu saat 15.00’da gelirim. 23.00’a kadar burada dururum, işimin başında. Hafta içi de hemen hemen aynı saatler arasında çalışıyorum. Fakat bazen biraz erken geldiğim ya da geç gittiğim zamanlar da oluyor.
-Emekli maaşınız yetmiyor mu? Neden ekstra iş yapıyorsunuz?
Asgari maaşın bile altında bir emekli maaşı alıyorum. Yeter mi? Kime yetiyor ki? Buradan kazandığım zaten çok fazla bir şey yok. Ama yine ek bir iş yapmaya mecburuz. Elektriği, suyu, doğalgazı var. Harcamalar bitmiyor. Çocuklara harcıyorum. Evlendiler, onların yuvalarını yaptık, torun oldu derken elde pek bir şey kalmadı. Çocukların şimdi bile ihtiyaçları olur. Alırız. O borçların altından daha yeni yeni kalktık derken şimdi de temel geçim kaynakları çok pahalı olmaya başladı. Evimiz çok şükür kira değil. Bir de kirada oturuyor olsaydık herhalde hiç geçinemeyecektik. Ayrıyeten dediğim gibi 4 torunum var. Onların istekleri oluyor. ‘Dede şunu al, bunu al’ diyorlar. ‘Hayır’ diyemiyorsun. Dedesiyim sonuçta.
-Emekli olmadan önce ne işle meşguldünüz?
Emekli olmadan önce birçok işle uğraştım. Terzilik yaptım, sanayide çalıştım… Neredeyse yapmadığım iş kalmadı.
-Bu işi kaç yıldır yapıyorsunuz?
Ben bu işi yapalı 20 seneyi geçti. Biz esas bu işi Menderes’te yapardık. Ben sadece tablo satmadım. Geçmişte orada tezgah açar; tabak, fincan vs. her şeyin satışını yapardık. Kestane de sattım, su da sattım. Yapmadığım iş kalmadı. Ama geçmişte bu mesleğin değeri vardı. Ben tezgahı doldururdum. Akşam olmadan elimde hiçbir şey kalmaz, her şey satılırdı. Şimdi tezgah açıyorsun, satmak için bin takla atıyorsun. Anca öyle…
-71 yaşındasınız. Ne kadar daha bu işi/mesleği yapmayı planlıyorsunuz?
Niyetim bu işi en fazla bir sene daha yapmak. Sonrasında bırakmayı düşünüyorum. Zaten 1 ay sonra kış geliyor, yağmurlar yağmaya başlar. O zaman hiç çıkma imkanımız olmaz. Kışın evde duruyorum o yüzden, yapamıyorum. Kışın masraflar daha fazla oluyor ama maaşımızla biraz daha kısıtlı bir şekilde de olsa geçinmeye çalışıyoruz.
-Sizin rahat yaşamanız, emeklilikten sonra çalışmamanız için ne olması gerek?
Rahat yaşamam için benim maaşıma zam yapılması gerekiyor. Ama zam yapınca da yine geçinmek zor oluyor. Çünkü benim maaşıma zam gelince; elektriğe, suya, doğalgaza, yiyeceklere, giyeceklere kısacası her şeye zam geliyor. Yani benim maaşıma gelen zam pek de bir işe yaramıyor. Benim cebime o para girmeden iki katı zaten geri çıkıyor. Benim şu an rahat yaşamam için en az 15.000 TL maaşım olması lazım. O da pek mümkün görünmüyor. Artık ona da alıştık, katlanıyoruz. Ne yapalım? Mecbur alıştık, katlanacağız. Bu zamana kadar kafamız rahat yaşayamadık. Bundan sonra da bir şekilde geçip gider. Zaten ben artık belirli bir yaşa geldim, bir ayağım çukurda. Ben asıl şimdiki gençler için üzülüyorum. Şimdikilere Allah yardım etsin. Çünkü Türkiye her yönden çok çok geriye gidiyor.
-Merak ettiğim bir konu var. Bu sene tatil yapabildiniz mi? Ya da en son ne zaman rahat bir tatil yaptınız?
Yok, ne tatili? Tatil falan yok. Bu seneyi bırak, ben en son ne zaman doğru düzgün tatil yaptığımı bile hatırlamıyorum. Tatili anca şu şekilde yaptık; Bu iş sayesinde… Yaz tatilinde Adana’daki insanlar deniz kenarlarına kaçtığı için Adana’da pek kimse olmazdı. Biz de o yüzden deniz kenarına giderdik. Orada tezgahımızı açar, satış yapardık. Sonra da kampet yataklarımız vardı. Onu açar orada yatardık. Bizim tatilimiz en fazla bu… Hem çalış, hem dinlen, arada zaman olursa denize gir. Hepsi bir arada. Yoksa keyfimize göre tatil asla yok. Yine de Allah’a şükür iyi kötü geçinebiliyoruz.
İşinin arasında zaman ayırıp benimle yaptığı bu güzel sohbet için Mehmet Bey’e teşekkür ediyorum. Mehmet Özışık ve onun durumunda olan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının refah içinde ve huzurlu bir hayat sürmesi dileği ve umuduyla…