(HABER MERKEZİ)-Konuşma Bozuklukları Uzmanı Merve Erleblebici okul öncesi dönemde görülen dil ve konuşma bozukluklarının çocukların sosyal ve akademik hayatına olan yansımalarına dair aileleri uyarıyor¡
Sözel konuşma becerilerinin, bireyin herhangi bir konudaki duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesindeki en önemli etken olduğunu belirten Erleblebici, dört yaşına gelen bir çocuğun sadece aileleri tarafından değil diğer insanlar tarafından da kolayca anlaşılır olması gerektiğini vurguluyor. Bu dönemlerde görülen konuşma geriliği, sözcük dağarcığındaki sınırlılık, bağlamdan kopuk konuşma, kısa cümleler kullanma ve gramer hataları gibi gecikmeler bir an önce müdahale edilmemesi halinde kalıcı bir dil bozukluğuna dönüşebiliyor. Oyun çağında dil bozukluğu yaşayan çocuklar oyun kurmakta, yürütmekte ve akranlarıyla iletişim kurmakta, arkadaş edinmekte ve toplum içine girmekte zorluklar yaşayıp kaçınma davranışı gösterebiliyorlar.
Bu dönemde görülen dil gelişiminin beklenen düzeyde olmaması gecikmiş konuşma; seslerin, hecelerin veya sözcükleri yanlış üretilmesi artikülasyon bozukluğu; tekrarlar, takılmalar, bloklar ve kas gerilmeleri gibi konuşmanın akıcılığını etkileyen durumlar ise kekemelik olarak adlandırılabilir.
Erken dönemde gelişen dil becerilerinin öğrenme ve akademik becerilerin de ön koşulu olduğunu belirten Erleblebici, dil bozukluğu yaşayan çocukların jest mimik kullanımında, sosyal ilişkiler kurmada, sosyal ipuçlarını çözümleyebilmede, dinleme, anlama, kendini ifade etme ve okuma yazma öğreniminde sorunlar yaşayabileceği bu yüzden de insanlar içine girmekten ve okula gitmekten kaçınma davranışları gösterebileceği dolayısıyla da akademik başarılarının da bu durumdan olumsuz etkileneceği konusunda aileleri uyarıyor.
Okul öncesi dönemde dil konuşma bozukluğu yaşayan çocukların ailelerinin bir an önce bir Konuşma Bozuklukları Uzmanı’na başvurması gerekiyor. Uzmanınızın yapacağı değerlendirmeler ile çocuğunuzun dil, konuşma ve erken okur yazarlık becerileri tespit ediliyor ve bu alanlardaki gecikmelere yönelik bir terapi programı hazırlanıyor. Bu sürecin etkin bir şekilde yürütülebilmesi için ebeveynlerin, öğretmenlerin ve uzmanların işbirliği halinde çalışması büyük önem taşıyor.
