GERÇEK ATATÜRK’Ü TANIMAK İSTER MİSİNİZ?

1973’ün başı… Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’ndeki bir yıllık ikametimin ilk ayları iki hafta diye girip bir türlü çıkamadığım Keçiören Hilton’dayım.
Yani Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’ndeyim…
Hastane komutanı nur içinde yatsın, hayatımı kurtaran adamdır aslında… Bunları yazan Spor Yazarı Galatasaraylı Hıncal Uluç…
Aramızdan daha yeni ayrıldı. Toprağı bol olsun… Satırına ve kelimelerine dokunmadan sizlere aktarmaya çalışacağım.
Lütfü Vural Paşa’nın hastası olduğum için özel bir odada yatıyorum. Ve de fevkalade ilgi görüyorum.
Hergün beni kontrol edenlerin başında da Üroloji Kliniği Başasistanı Tabib Binbaşı var.
Bir gün Doktor Binbaşı yanıma geldi gene… “Yan odaya babamı yatırdık” dedi. “Canın sıkıldığı zaman yanına geç, sohbet edersin, onun sohbetlerine doyamazsın. Atatürk’ün şoförüydü çünkü.”
Ogün gittim yanına… Gerçekten nasıl dünya tatlısı bir ihtiyar. Ve nasıl bir hoş sohbet.. Ve de ne anılar var onda. Atatürk’le ilgili, birinci elden yaşanmış… “Mış mış” diye değil, görgü şahidi olarak anlatıyor…
“Törene gidişten, izlenmekten, karşılanmaktan nefret ederdi. Bu yüzden gecenin bir vakti emir verirdi. Emir verir, köşkten gizlice kaçardık” diye anlatırdı. Özel şoför, özel sırdaş aynı zamanda…
Günlerce yan odadan çıkmadım, saatlerce dinledim. Ah geri zekam… Kaydetsene banda… En kıymetli Atatürk’ün anıları bunlar. Çünkü kitaplarda okuduklarıma benzemiyor.
Ders kitaplarında okuduk Atatürk’ü… Belgesellerde okuduk… Anılarda okuduk…
Bu yazılarda İnsan Atatürk çok az…
Oysa her anı onunla yaşayan şoföründen dinlediklerim, kaçamak çapkınlıklarına varıncaya dek…İnsan Atatürk… Bizden biri… Saf temiz… Katkısız anılarla gerçek Atatürk..
Ne kıymetli bir hazine olurdu o uzun saatler kaydı olsaydı bende…
Ya da doktor babasının anılarının ne derece kıymetli olduğunu fark edip o yapsaydı bu işi.
Yapamadık biz… Ama yapan var. Günlerdir dönüp dönüp tekrar okuyorum. Okurken Gülhane günlerimi yeniden yaşıyorum adeta…
Ata’nın hemen yanı başında yaşayan İstanbul’dan Anadolu’ya, oradan da Çankaya’ya onu izleyen bir başka özel insan Nuri Ulusu, anılarını not defterine yazmış.
Yığınla deftere… Ömrü, kitap yapmaya yetmemiş… Ama oğlu, adına bakarmısınız. Mustafa Kemal Ulusu işi tamamlamış…
Evet, yanılmadınız… O eski Futbol Federasyonu Başkanı Mustafa Kemal Ulusu… Atatürk’ün kütüphanecisinin oğlu… Anılar saf… Anılar katıksız.. Anılar ellenmemiş… Taranmamış, sansürden geçmemiş…
O kadar yeni, o kadar güzel, o kadar ilginç ki, bu anılar, o kadar başka, aslında o kadar gerçek..
Atatürk…
Onun bunun kişisel yorumuyla değil, gerçek, saf, katıksız Atatürk’ü tanımak istiyorsanız gençler, bu kitabı alın ve mutlak, ama mutlak okuyun, sonra yorumu siz yaparsınız… İhtiyaç duymadan…
Kitabın adı: Atatürk’ün Kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun anıları
Derleyen ve yazan: Mustafa Kemal Ulusu…
Mustafa Kemal Ulusu’ya adını Mustafa Kemal Atatürk veriyor. Uzun yıllar Türkiye Futbol federasyonu Başkanlığı yaptı.
NOT: Bu, kitabı iki kez altını çizerek okudum. İsmet İnönü’nün Mustafa Kemal Atatürk’ün cenaze törenine katılmadığını bu kitaptan okudum.
Tüm okuduğum kitaplar gibi bu kitabı da saygı değer dostum, başarılı Mersin-Mezitli Belediye Başkanı sayın Neşet Tarhan’ın her mahallede oluşturduğu kütüphanesine armağan ettim.
Ben de İstanbul’daki Sahaflardan sevgili dostum Ümit Hayri Erdoğan’ın katkıları ile temin etmiştim.
Bu yazımda da Ümit Hayri Erdoğan’a yine teşekkür etmek istiyorum. Tamı tamına 24 ad. Yeni kitapları bana İstanbul’daki sahaflardan temin ederek gönderdi.
Anlayacağınız bugünlerde kitap sıkıntım yok. Bol bol bilgi eksikliğimi gidermeye çalışıyorum.
Bilmediğim daha ne kadar eksiğim varmış ki…
Cahilliği gidermenin okumadan geçtiğini anlamış gibiyim!…