İKİ ‘KURT LİDER’ ÇIKTI MEYDANE İKİSİ DE BİR-BİRİNDEN MERDANE

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Churchill uçaktan gülümseyerek indi. Merdiven başında, Hariciye Vekilimiz Numan Menemencioğlu karşılamıştı. Ayaküstü kısa sohbetten sonra karşılama için hazırlanmış kıta selamlandı. Konuk Lider ve refakatçi generaller otomobillerle Yeni İstasyona getirildiler. Burada harekete hazır bekleyen özel katara alındılar ve kısa bir süre sonra Yenice’ye ulaştılar.

İkisi de birbirini gazete ve dergilerdeki fotoğraflardan tanıyordu. Liderler kırk yıllık arkadaş edasıyla birbirlerine yaklaşarak el sıkıştılar ve kısa bir selâm-kelâm sohbetini takiben Cumhurbaşkanlığının özel vagonuna geçtiler. Üç vagon vardı. Biri toplantı salonu ve liderlerin yataklarına tahsisliydi. İkincisi, refakatçilere ayrılmıştı. Üçüncüsü ise kiler-mufak-depo  olarak düzenlenmişti.

SÖZ İSMET PAŞADA: Yenice civarında hususi trenimde misafirleri kabul ettim. Daracık salonda karşılıklı takdimler, neşeli olarak epeyce sürdü. Sonra yalnız kaldık. Ben, Saraçoğlu, Menemencioğlu; Churchill, Cadogan, Knatchbull-Hugessen. Churchill: “Türkiye’nin şimdiye kadar takip ettiği hareket hattını tamamı ile anlıyoruz” diye söze başladı ve ben de bundan dolayı kendisine memnunluğumu ifade ettim. Bundan sonra Churchill, Türkiye’yi teçhiz etmek (Donatmak) için konuşmaya geldiğini, bir taahhüt talep etmediğini, Türkiye kendisini kuvvetli gördükten sonra kararını ileride gene kendisi vereceğini söyledi. Vaziyet hakkında umumi sözler konuşuldu. Sonra hep beraber askerlerin toplandığı büyük salona gittik.

Orada umumi içtima (Genel toplantı) yapılmış oldu. Celseyi açtım ve sözü Churchill’e verdim. Churchill bu ikinci toplantıda da söze başlarken, Türkiye’nin şimdiye kadar ki siyasetini anladıklarına dair birinci toplantıdaki sözlerini umumi olarak tekrar etti. Sonra, evvelden hazırladıkları uzun bir muhtırayı Fransızcaya tercüme ederek okudu. Burada, ordumuzun silahlandırılmasına dair meselelerin teferruatı, tafsilatı (ayrıntılarıyla) ile anlatılıyor. Şimdiye kadar gelmiş, yola çıkıp ta gelmemiş, henüz yola çıkmamış olan malzeme; yeni taleplerimiz; taşıma vasıtaları, memleketin yollarının taşıma kabiliyetinin arttırılması; yeni silahların talimi için karşılıklı tedbirlerin görüşüleceği tasrih ediliyor (Açıklamalı anlatılıyor). Siyasi olarak fazla bir şey yok. Yalnız, Almanların petrole olan ihtiyaçlarının tatmini için gelecek yaz Anadolu’dan geçmek teşebbüsünde bulunabileceklerini ve Almanların Bulgarları teslih ettiklerini (Silâhlandırdıklarını) müttefikler göz önüne alarak Türkiye’yi silahlandırmak istedikleri, baş taraflarda söyleniyor. Sonra, gene bu muhtırada, Türkiye’nin Balkanlarda anarşi çıkmak ihtimaline karşı kuvvetçe hazır olmasından bahsediliyor. Askeri meseleler konuşulmak üzere bizim tekrar ayrılmamız ve askeri meseleleri generallerimize bırakmamız evvelce kararlaşmıştı. Ben Churchill’in beyanatına cevap verdim. Anladığıma göre, Türkiye’nin bir an evvel silahlandırılması işi konuşulacağını, Türkiye’nin şimdiye kadar olduğu gibi bitaraflık politikasını takip edeceğini, Türkiye’nin ileride menfaatlerini veya etrafında anarşi çıkması gibi sebeplerle harekete geçmesi icab ederse buna da müstakil (Bağımsız) olarak kendisi karar vereceğini murat ettiklerini söyledim. Churchill anlayışımı tasdik etti. Umumi toplantıyı askerlere bırakarak çekildik. Tekrar benim küçük salona geldik.

YARIN: NAZİK İFADELERİN ARDINDAKİ SERT SÖZLER

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor