İKİNCİ GÜN NİYETİ ANLAŞILDI BİZİ DE SAVAŞA SOKACAKLAR

ALTINCI BÖLÜM

İkinci gün, yani 31 Ocak 1943’te yapılacak görüşmelerde havanın nasıl olacağını İsmet İnönü sezmişti. İlk günün akşamında olup bitenleri yine Paşa’nın notlarından okuyup ertesi güne dönelim…

ŞÖYLE YAZMIŞ: “Türkiye’nin silahlanmasına bugün üç muhtelif sebep söylendi. Birisi, Almanlar Bulgarları silahlandırıyorlar. Türkiye’yi bunun karşısında zayıf bırakmak istemiyorlar. İkinci sebep, Türkiye kuvvetli olmalı ki Bulgaristan’da veya Balkanlar’da çıkacak anarşiye karşı hazır bulunsun. Üçüncü sebep olarak ta deniliyor ki; Almanlar Şimal’de (Kuzey’de) Rusya’da ve Cenup’ta (Güney’de) Afrika’da muvaffak olamadılar. Şimdi merkezden bir ileri hareket teşebbüsleri beslenebilir. Onun için Türkiye’yi kuvvetli bulundurmak lazımdır. Konuşmaya nihayet verirken: “Yarın Avrupa organizasyonunu konuşuruz” dedim. Bir az telaşlı olarak cevap vermek gayretini gösterdi. Sonra bıraktı.

Vakit geç. Yemeğe gittik. Gayet neşeli ve şen bir hava içindeyiz. Mareşal de generallerle görüşmüştü. İntibalar hep müsbet. Sözlerinde, bizim harbe girmemizi talep etmeksizin silahlanmamızı istiyorlar gibi İNANILMAYACAK DERECEDE iyi bir mana var. Yemek pek neşeli geçiyor. Churchill çok konuşuyor, çok nükte yapıyordu. Başvekille, kendi arkadaşları ile hakikaten tatlı olan şakaları, meclise neşe veriyordu. Hitler, kendisine sarhoş ve generallerine ahmak diyormuş. Şimdi Hitlere o fikir gelecek ki harbi kazanmak için sarhoş ve ahmak olmak lazım imiş. Arada bana, Hitlerin mülâkatımızı işittiği zaman ne düşüneceğini ve ne yapacağını merak ettiğini söylüyor ve geniş ve rahat edalarla gülüyordu. Geç vakte kadar sofrayı hakikaten şenlendirdi. Ertesi günü gene misafirimiz kalacağını ve Pazartesi günü (1 Şubat) geri döneceğini söyledi. Saat 11’de buluşmak üzere ayrıldık.”

İKİNCİ GÜN NİYET İYİCE AÇIĞA ÇIKTI

İlk gün yapılan üç toplantıda taraflar birbirini tartmaya ve beyinlerini okumaya çalışmış, ufak-tefek ipuçlarından anlamlar çıkarmaya çalışmıştı. Türk tarafı, Churchill’in niyetini gayet net okumuştu. Müttefikler, “tarafsız kalabilirsiniz” havasıyla bizi silâhlandıracaklar ve bu evrede Romanya petrollerini bombalayarak Almanların yakıt kaynağını yok edeceklerdi. Aynı zamanda, boğazlardan da yararlanmayı hesaplıyorlardı. Son olarak da, onlarla birlikte savaşa girmemiz beklenmekteydi.

PAŞA SÖYLE YAZMIŞ:Churchill, 24 İkinci Teşrin (Kasım) 1942 tarihi ile kendisinin Stalin’e yazdığı bir telgrafı bana gösterdi. Bunda, Amerika reisicumhuru ile hemfikir olarak Türkiye’nin artık kendi yanlarında harbe iştirak etmesi zamanı geldiği ve Türkiye’ye teminat vermek icap ettiği yazılıyor ve Türkiye’ye yardım için kendi 9. ve 10. Ordularından meydana getirilecek büyük bir ordunun yakında Suriye’de toplanacağı söyleniyordu. Stalin, 28 İkinci Teşrin (Kasım) 1942 tarihli kısa cevabında, Türkiye’nin kendi yanlarında muharebeye girmesi için düşünülen tertiplerle tamamiyle mutabık olduğunu ve bu meseleye kıymet verdiğini söylüyordu. (…) Churchill suretlerinin alınmasından, hele Stalin’in telgrafının suretinin alınmasından, sakınıyordu ve telgrafın kendisine ait olmadığını söylüyordu. Bugünkü konuşmalar, bana iyi tesir etmiyordu. Churchill açık yürekle her şeyi bana gösterdiğini söylüyordu. Ben: “Haberimiz olmadan arkamızdan plan yapmışsınız. Bu nasıl şeydir?” diye sordum. Bunda fena bir şey olmadığını ve açık yürekle bana her şeyi gösterdiğini izah etmeye çalışıyordu. Bu münakaşayı uzatmayarak önümüzde bulunan diğer uzun bir vesikayı suretle okumaya başladım.”

YARIN: ŞALGAM KRİZİNİ PAŞA BASTIRDI

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor