MUASSIR MEDENİYET-1

Türkiye’nin mülk sahipleri ve yönetici elitleri 100 yıldır Muassır Medeniyet Seviyesini Yakalamayı ve Aşmayı vadediyor.
Lakin hedef ufukda bir çizgi gibi hep uzaklara kayıyor..
Şimdilerde dinci AKP 2023 derken yaşattığı kaous unutturmak adına 2053, değilse 2071’de amacın gerçekleşeceğinden emin görünüyor…
Aslında Muassır Medeniyet, dünyanın geri kalanını sömüren, yağmalayan, talan eden emperyalist-ırkçı kapitalist ülkeler demek.
Onların nesi sizi cezbediyor!..
Faşizmleri mi?
Aralıksız peydahladıkları savaşlar mı?
İklim krizleri mi?
Ekolojik yıkım mı?
Nükleer kış riski mi?
Neden oldukları açlık ve sefalet mi?
İnsanlığı ve uygarlığı yok oluşun eşiğine taşımaları mı?
Sizin Muassır Medeniyet dediğiniz Büyük İnsanlığa Açlık ve Sefalet mi?
Ekolojik yıkım ve aşağılanmadan başka ne vadediyor?
Ülkemizin şimdilerde içine sürüklendiği çöküş tablosunun gerisinde mülk sahibi ve yönetici elitlerin aldıkları üç viraj, yaptıkları üç tercih var.
Birincisi; 1952 yılında Türkiye’nin bir Militer-Askeri Emperyalist Saldırı Paktı olan NATO’ya üye olması…
İkincisi; 1980’de tam bir IMF-Dünya Bankası reçetesi olan 24 Ocak Kararları ve o kararları hayata geçiren Amerikancı-NATO’cu 12 Eylül Faşist darbesi
Üçüncüsü de; 2002’de dinci AKP’nin iktidara taşınması…
Ülkemiz NATO’ya dahil olduğu andan itibaren artık adı konmamış bir ABD uydusuydu. O tarihten sonra ekonomimizin rotası ABD’li uzmanlar tarafından belirleniyordu.
Sadece sanayi ve tarım politikaları değil, eğitim, ulaşım politikaları da Küçük Amerika Olma Tercihinin bir gereği olarak…
ABD’nin ülkemiz ve yöneticilerine önerdikleri şunlardı…
1-Kamu sektörü, kamu girişimciliği daraltılmalıdır.
2-Özel sektör (sermaye) desteklenmelidir.
3-Özel sermayenin büyümesi için gereken koşullar oluşturulmalıdır.
4-Ağır sanayi projeleri durdurulmalıdır. (Bizde var. Size veririz)
5-Hafif sanayiye öncelik verilmelidir. Soba ve soba borusu yapabilirsiniz gibi.
6-Ekonomik yapı ve işleyiş Mukayeseli Üstünlükler Teorisine göre dizayn edilmeli.
7-Tarımsal altyapı ve tarımsal ürünleri işleyecek projelere ağırlık verilmeli. Un fabrikaları-çırçır fabrikaları gibi…
Bu öneriler kalkınma hedeflerimizin defterden silinmesi, ulusal kalkınmacılığa elveda demekti.
Siz neden tren yolu ulaşımının kara yolu lehine feda edildiğini sanıyorsunuz?
Size daha çok petrol, asfalt, araba, iş makinası vb. satsınlar diye.
Şimdi de Etibank özelleştirilerek bünyesinde bulunan Bor Madenini ABD kapatmak istiyor. Hem de bir fırın ekmek parasına, 40 milyon dolara.
Oysa ülkemizdeki Bor Madeni Rezervi dünya rezervinin %73’ü oranında ve değeri 9 trilyon dolar.
Üstüne üstlük bu mucize Bor Madeni kanser tedavisinde de kullanılıyor!..