TÜRKİYE’DE ÇOCUK OLMAK

Mart 2023 tarihli yazılarımı ülkemizde çocuk olmak konularına ayırmak için kendimi koşullandırdım ve beş-altı aydır çocuklarla ilgili çeşitli kaynaklardan yararlanmak ve kitaplar okumakla meşguldüm.

Sanıyorum Mart ayı içinde gelişen veya gelişecek olan siyasi ve ekonomik olayları bir tarafa bırakarak geleceğimizin nesillerinin, yani çocuklarımızın sorunlarını sizlerle paylaşmaya çalışacağım!..

TÜİK’in 2021 verilerine göre çocuklarımız, ülke nüfusunun %26.9’nu yani yaklaşık 23 milyonu oluşturuyor.

Sadece genel nüfus içerisinde kapladıkları alan açısından bile son derece önemli bir katman olan çocuklarımızın ülkemiz içerisindeki yerine bakabilmek için farklı noktalardan tartışmak gerekir.

Hem devletin çocuk algısı hem sermayenin çocuklarımıza yaklaşımı, bunlar üzerinden şekillenen kurumların aileden tutalım da eğitim kurumlarına kadar çocuklarımızı nasıl kapitalizmin kıskacına aldığını görmekteyiz!..

Ülkemizde inşa edilmeye çalışılan faşist rejim, özellikle de içine girdiğimiz seçim sürecinde adım adım kurulmaya devam ediliyor.

Bir yandan savaş, şiddet ve çatışma politikaları artarken öbür yandan da sansür ve baskı işletiliyor.

Ezilmiş, yenilmiş, sinmiş, yoksulluktan kırılan bir halkın üzerine inşa etmek derdindeler.

Üstelik yaşanan deprem ve depremin yaşattıkları da işin katmeri.

Faşist bir rejimin inşası yolunda ülkeyi krizler çukuruna ve uçuruma itiyorlar. Ekonomik kriz ve faşizmin ihtiyaç duyduğu toplumsal çürümenin geldiği boyut herkesin malumu.

Bu atmosfer, çocukları doğrudan ve en ağır biçimde etkiliyor.

Yoksulluk en çok çocuklarımızı vuruyor. Derinleşen ykosulluk çocukların yaşamını her koldan zorlaştırıyor. İhmal ve istismarın, hak ihlallerinin önünü açıp bunların yoğunlaşmasına zemin hazırlıyor.

Ekonomik krizin, halkın büyük çoğunluğunu kırıp geçirdiği, pahalılık ve zamanların günlük yaşamı giderek dah ada zorlaştırdığı bir ortamda girdiğimiz kış koşullarında yoksulluğun acısını en çok çocuklarımız çekiyor.

Kapitalist sisteme ait olan ve sistem var olduğu sürece yeniden üretilecek olan yoksulluk, bugünkü krizler ortamında daha da derinleşiyor.

Bu da çocuklarımıza işçilik, ihmal, eğitimden kopuş, açlık, gelişim sorunları, sağlık problemleri olarak dönüyor.

Haneye gelir getiren azaldıkça, çocukların payı da azalıyor. Barınma, ısınma, beslenme, ulaşım gibi temel ihtiyaçlardaki fiyat artışları katlandıkça çocuklarımızın evdeki besini, okuldaki ihtiyacı kısıtlanıyor.

Faturayı ödemek zorunda kalan bir işçi ailesi, çocuğunun besin ihtiyacından kısarak günü geçirmeye çalışıyor.

Kirayı zor ödeyen bir ebebeyn, çocuğunu okula gönderirken çantasına ancak yarım simit koyabiliyor!..

İki yıl öncesinin rakamlarına göre en az 8 milyon çocuk yoksulluğun pençesinde, en az 2 milyon çocuk okuluna aç gidiyor. Bütün günü avuç avuç su içerek geçiriyor!…

Bu yoksulluk cenderesi, çocuk işçiliğinin de doğrudan sebeplerinden, işçilerin, emekçilerin çocukları da işçileşiyor.

Sermaye sınıfı bu yolla hem daha da zenginleşiyor, hem de çocuklar en küçük yaşlarından itibaren çalışarak işçiliğe, sonsuz bir yoksulluğa mahkum oluyor.

Haneye giren gelir azalıp yoksulluk arttıkça çocuk işçilik artıyor. Çalışan çocukların çoğu Okul İhtiyaçlarını Karşılamak-Ailesine Destek Olmak için çalıştığını söylüyor.

Halkın vergileri ile oluşturulan bütçe, savaş ve seçim politikalarına, sermaye ve şirketlere harcanıyor.

İşçi sınıfı, emekçiler ve halkın tamamı ağır vergiler, yüksek fiyatlar altında ezilirken büyük sermaye gruplarının milyon dolarlık vergi borçları bir kalemde siliniyor.

Bütçe dağıtılırken halkın, işçi sınıfının net çıkarları giderek kısılıyor.

Çocuklarımıza duyarlı bir bütçe olmadığı gibi, çocukların en temel ihtiyaçlarını karşılayan bir bütçede olmuyor.

Çocuklarımızın başlarına gelen her kötülükte mağdur olmalarına rağmen suçlanmaları, sözlerine inanılmamaları, güvenecekleri bir yetişkin bulamamaları, toplumdaki çarpık çocuk algısı ve cezasızlık politikaları sebebeyile her türlü hak ihlali katlanıyor, yaygınlaşıyor.

Neredeyse hiç bir hak ihlalinde süreç çocuk yararına işletilmiyor, yüksek yararı gözetilmiyor, hatta çocuk asli kusurlu ilan ediliyor.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor