TMMOB İKK Kadın Çalışma Gurubu’nun 8 Mart basın açıklaması yaptı
(HABER MERKEZİ)-TMMOB Adana İKK Kadın Çalışma Grubu, depremden etkilenen Hatay-Samandağ bölgesinde yaşayan kadınlarla 8 Mart’ta dayanışma için bir araya geldi. Deprem sonrası bölgede yaşanan barınma, güvenlik, hijyen ve sağlık konuları hakkında görüşüldü. Ardından kadınlara özel hazırlanan ihtiyaç paketleri ve direncin simgesi, her koşulda umudu yitirmeden yaşama bağlanmanın sembolü olan kaktüsler depremzede kadınlara ve çocuklara umut olması için dağıtıldı.
TMMOB Adana İKK Kadın Çalışma Grubu 8 Mart dolayısı ile aşağıda yer alan basın açıklamasını yaptılar:
Önce pandemi sonra ekonomik kriz derken yaşadığımız DEPREM felaketi ile zor dönemler geçiriyoruz. Acımız çok büyük. Ülkemizin başı sağ olsun. Yaşanan acı kayıplar yüreğimizi dağlarken barınma-beslenme gibi sorunlarla mücadele ediyoruz.
Ülkemiz coğrafyasında 11 ilimizde oluşan büyük yıkım; yarattığı can pazarında göçük altında mahsur kalan insanlarımıza yardım elinin uzatılması, afetzedelerin yıkıntılar altında günlerce kurtarılmayı beklerken soğuk, açlık ve susuzlukla mücadele etmek zorunda kalmasına neden oldu. Birçoğu da ne acıdır ki depremin yarattığı yıkıntı altında hayatta kalıp, enkazdan kurtarılmayı beklerken yaşamını yitirdi. Yanlış politikalar ve iktidarın yetersizliği ile felaketin boyutu altından kalkılamaz bir enkaz olarak düştü.
Savaşlarda, Pandemide, Ekonomik krizde, Afetlerde en çok mağdur olan, en çok gözyaşı döken yine kadınlar oluyor. Yaşadığımız deprem felaketinde kadınlar, yaşam mücadelesini her anlamda sırtlanmış durumdalar. Deprem bölgesinde olanaklar kısıtlı, kadınların dile getirdiği sorunlar ortak. Yemek yapmak, soba yakmak, çocuklara bakmak gibi işler yine kadının sırtına yüklenmiş durumda. Kadınlar barınma, tuvalet, banyo, hijyen sorunlarıyla baş başa. Kadınların ihtiyaçları ise arka plana itilmiş durumda. Depremzede kadınlar, insanca yaşayacakları koşullar istiyor. Bu süreçte hamile olarak geçiren kadınların doktor kontrolleri askıya alınmış durumda. Şiddet ve istismara maruz kalıyorlar. Kadın ve kız çocukları şiddete karşı daha savunmasız hale geldi. Depremden sonra boşandığı eski eşinin yanında kalmaya başlayan Alev Altun uyuduğu sırada eski eşi Savaş Altun tarafından üzerine sıcak su dökülerek şiddete maruz kaldı.
Halkımız felakete karşı büyük bir dayanışma seferberliği içindeyken, hükümet yetkilileri kader planı diyerek bilimsel gerçekleri göz ardı ederken, Diyanet İşleri Başkanlığı‘nın evlatlık olarak alınan depremzede çocuklarla evlenilebileceğine ilişkin fetva veriyor. Bölgede Ailelerini kaybeden çocukların tarikat ve cemaatlere teslim edildiği haberleri basına yansıyor, refakatsiz çocukların akıbeti ise belirsizliğini koruyor.
Bugün 8 Mart. 8 Mart; Kadınların taleplerini birlikte daha gür haykırdığı, kendilerini toplumda eşit bir birey olarak yok sayan zihniyetlere karşı çıktığı, kadını sömüren, aşağılayan, yok eden sistem ve zihniyetlere karşı omuz omuza mücadelenin verildiği gündür. Gittikçe otoriterleşen ülkemizde yaşamlarımız ve haklarımız için kadınların yarattığı direnişin umut günüdür bugün. Ataerkil-muhafazakar toplumun giderek derinleştiği, her gün bir kadının kendine çizilen sınırlara itaat etmediği için bir şekilde “cezalandırıldığı” ülkemizde, kadının özgürleşme mücadelesinin yanında olma günüdür bugün!
Tanınmayan, yok sayılan, sömürülen bir emek türü kadın emeği. İktidarlar eliyle gerçekleştirilen özelleştirme, taşeronlaştırma uygulamaları ve esnek çalışmanın yaygınlaşmasıyla, kadın emeğinin sömürüsü artmaya devam ediyor. Büyüyen işsizlik ve yoksullaşmayla kadınlar, ev eksenli çalışmaya itilerek güvencesiz ve sosyal haklardan yoksun kılınıyor. Ucuz iş gücü olarak çalıştırılan kadınlar, hayatın her alanında cinsiyetçi politikalar nedeniyle ayrımcılığa uğruyor. Bunların yanı sıra kadınların, gündelik olarak yerine getirdiği işleri kapsayan ev içi emek ise hala “görünmezlik zırhı” içinde.
Kadına yönelik şiddete karşı hukuki bir barikat oluşturan İstanbul Sözleşmesi`nden, toplumdaki tüm itirazlara rağmen Cumhurbaşkanı Kararı ile çıkılmıştır, kadınlara yönelik şiddet ve cinayetlerdeki yeni artış dalgasını da beraberinde getirmiştir.
Kadına yönelik ayrımcılık, istismar, şiddet; ülkede siyasi, ekonomik, kültürel ve tarihsel olarak yaşanan sorunların bir parçasıdır. Kadını her türden şiddetin en kolay nesnesi haline getiren, kadın düşmanı, erkek egemen ideolojiyi besleyen egemenlerse bu sorunların muhataplarıdır.
Kadın kazanımlarına dönük saldırıları kabul etmeyeceğimizi; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının birey olarak var olduğu, özgürlüklerinin kısıtlanmadığı, şiddettin ve istismarın önlendiği, barışın sağlandığı bir dünya istediğimizi haykırıyoruz…
TMMOB Kadınlar olarak depremin oluşturduğu yaraları birlikte saracağız ve hayatı yeniden birlikte kuracağız…
DAYANIŞMA VE MÜCADELEYİ BÜYÜTÜYORUZ!’’