114 YIL ÖNCE BUGÜN: ADANA FECİ OLAYLARLA KARŞILAŞTI

Bizim kuşak büyüklerinden sık sık İĞTİŞAŞ ve KAÇ-KAÇ sözcüklerini işitmiştir. Her iki olay da, inanılmaz cinayetlerin, hatta soykırıma varan olayların tarihteki adıdır.

İĞTİŞAŞ, günü gününe bundan 114 yıl önce bugün, yani 14 Nisan 1909’da başladı. Nasıl başladı, kim başlattı, kaç Adanalı can verdi, halâ da yeterince aydınlanmış değil. Ölenler katillerini, katiller öldürülenleri tanımıyor, canlar rastgele alınıyor, müslümanın, hıristiyanın kanı birbirine karışıp Seyhan Nehrini kızıla boyuyordu. Bazı olaylar, Ermenilerle Müslümanlar arasında iki yıldır süren soğukluğun son dönemlerde gerginlik haline gelmesiyle belki bekleniyordu ama böyle feci sonuçlara ulaşacağına asla ihtimal verilmiyordu.

Her yanına benzin dökülmüş pamuk yığınına ateşi tuttuğunuzda nasıl parlama olursa, Adana’da da çarpışmalar aynı biçimde aniden oluşmuş, adeta kıyamet kopmuştu. Çarpışanlar şaşkınlık içindeydi ve neden vuruştuklarını, hatta, belki de kimle ve ne için vuruştuklarını bile bilmeden olayların içine girmişti. Zaten tarihe İğtişaş olarak geçmesi de bu nedendendi. Sözcük, Arapçada şaşkınlık, aldanma, ne yaptığını fark etmeme gibi anlam taşıyan “ğaş” sözcüğünün çoğul halinden geliyordu.

HER SALI ADANA’NIN KÖYLÜLER GÜNÜYDÜ

14 Nisan 1909 da Salı’ya denk gelmişti. Salı günlerinin şafağıyla yola çıkan köylüler, satabilecekleri ürünleri getirip paraya çevirir, bu parayla da bazı gereksinimlerini karşılarlardı. “Köylü” derken, Müslümanlar ve Ermenileri birlikte düşünmek gerek. Ayrıca, çevre kasabalardan ve Güneydoğu Anadolu kentlerinden gelen tarım işçileri de alışveriş için Salı günleri Adana Pazarına gelirdi. Kısacası, o gün çok kalabalıktı Adana… Köylerden gelen garibanlar da, kıyamet provası gibi olayların içinde bulmuştu kendilerini. Dünya, dünya olalı, böyle bir olayla karşılaşmış değildi.

15 Nisan günlü Amerikan New York Times Gazetesi Adana Olaylarını “Çoğu Müslüman 4500 ölü” diyerek vermişti. Ertesi ve sonraki günlerde de önemli dünya gazetelerinin tamamında Adana haftalarca manşetlerden düşmedi.

ÖLÜMLER VE YAKIP YIKMALAR 2 TAKSİT

Nisanın 14’ünde başlayan İğtişaş üç gün sürdü. Üçüncü gün, iki tarafın kanaat önderleri bir araya gelerek “Olan oldu, ölen öldü, burada kesip barışalım” dediler. Çarpışmalar durdu. Kudurmuş öfkeler dindi. Herkes kendi cenazesini kaldırarak bir an önce o feci günlerin izlerini yok etmeye çalıştı…

Barış ve huzuru koruyabilmek için getirilen askerler şimdiki İmam Hatip Okulu’nun bulunduğu “Kumluk” denilen alanda kamp kurmuştu. 25 Nisan günü, tam akşam karavanası borozanı çalarken, Ermeni tarafından yaylım ateşiyle karşılaştılar. Adana’yı ilkinden çok daha feci duruma düşüren, güzelim binaların yakılıp yıkılmasına yol açan olayların kıvılcımı oldu bu ateş. İlkinden daha büyük kıyamet koptu ve üç gün sürdü…

Güzelim Adana harap oldu. Binlerce Adanalı, Müslüman ve Ermeni, durup dururken can verdi. O güne dek kardeş gibi yaşayan, birbirinin bayramını kutlayan, cenazelerde ve düğünlerde birlikte üzülüp birlikte sevinen Adanalılar bir anda “can-düşman” haline gelmişti. O ateşi gerçekten Ermeniler mi açtı, yoksa böyle bir kavgayı yıllar önce plânlamış yabancılar mı açtı, orası net değil. Ben, ,kinci şıkka inanıyorum. Olaylar, GERÇEK ANLAMDA DIŞ GÜÇLER’in oyunu idi. İğtişaş’ın ikinci perdesinin açıldığı 25 Nisan’dan itibaren, belge ve fotoğraflarla dizi yazı halinde sunacağım kısmetse.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor