DIŞI ELİ YAKAR İÇİ BİZİ!

İkinci Dünya savaşının ardından sanayileşmek için hamleler yapan Almanya, iş gücü sıkıntısı yaşadı. Diğer ülkelerden işçi alımlarına 1961 yılında Türkiye de katıldı. İlk kafilenin bu yıllarda gittiği yazıyor arşivlerde…
Devamında sanayileşme, insan hakları ve adil paylaşımdaki gelişmeler üzerine artık çok sayıda ülkenin insanları Almanya’yı vatan ilan etti.
1973 yılındaki ekonomik kriz üzerine Almanya göçmenlerin ülkelerine dönmeleri için teşvikler uyguladı. Dönenler de oldu olmayanlarda.
Neyse yazıyı daha fazla sıkıcı hale getirmeyelim.
Orada kalanlar şu anda Almanlardan sonra en fazla nüfusu oluşturuyor!
Örneğin Milli futbol takımlarının her aşamasında Türk gençleri top koşturuyor. Türkiye’ye döviz getiriyorlar diye değerlendiren de var, işsizliğin azalmasına katkı koyuyorlar diyen de.
Almanya’nın ardından Dünya’nın dört bir yanındaki ülkelere gitmek kaçınılmaz oldu bir dönem. Kaldı ki bu gidişler halen sürüyor.
Ancak bir kaos durum da yok değil; para kazanmak isteyen de yurt dışına gidiyor, demokrasi ve insan haklarını beğenmeyen de…
Tabi ki daha iyi yaşam koşulları isteyen herkes istediği her yere gidebilir ve çalışabilir. Lakin şu gerçekliği de göz ardı edemeyiz; Almanya veya farklı ülkelerde yaşayan Türklerin ekonomik koşulları, ülkemizdeki yurttaşlarımızla karşılaştırılamaz derecede yüksek…
Kazandıkları para birimi de her geçen gün daha da yükseliyor.
Ohh ne güzel Euro!..
Yavaş yavaş mevzuya girelim. Önümüzde seçimler var. Hatta yurt dışında yaşayanlar tercihlerini yapmaya başladı bile.
Ancak ülkemizdeki koşulları bilmiyorlar, yaşamıyorlar, oylarını neye göre kullanıyorlar orası muallak!
Kullanmasınlar demek imkansız ama bazı gurbetçilerin tavırları insanı çilden çıkarmıyor değil. Bulundukları ülkenin her türlü nimetinden faydalanıp, Türkiye’ye şeriat istiyordu bir teyzemiz…
“Şeriatla yönetilen ülkeler var, Fransa’yı bırak Afganistan’a git” diyesi geliyor insanın.
“Oy kullanmak herkesin insan hakkıdır” ama kendi ülkesi için onbinlerce kilometre uzaklardan şeriat istemek de nedir?
Bu batılılar da fikir özgürlüklerine çok önem veriyor değil mi?
Şahsi kanaatim ülkemizin koşullarını beğenmeyip, Avrupa’da her açıdan daha iyi koşullarda yaşam sürenler, burada kalanlar adına karar vermemeli…
Türkiye de neredeyse göçmen sığınağı gibi oldu…
Kendi ülkelerindeki iç çatışmalardan veya zorlu yaşam koşullarından kaçanlar bizim topraklarımızda var olmaya çalışıyor, doğuyor, büyüyor, yaşam mücadelesi veriyor. Suç ve suçlu tipolojisine katkı koyuyor, demografik yapıyı değiştiriyorlar.
Vee yüzbinlerce göçmenimiz önümüzdeki seçimlerde oy kullanacaklar.
Kendi ülkelerindeki yaşam koşullarını değiştirmek için mücadele etmek yerine gelip bizim vatanımızda oy kullanacaklar.
Üstelik birçoğunun gözü de zaten Avrupa’da.
Onlar için ülkemiz bir geçiş güzergahı!
Şimdi bu insanların bizim geleceğimiz adına karar vermesi ne kadar doğru?
Hani derler ya , “Dışı eli yakar içi bizi! “