BU KAHVE DE NEREDEN ÇIKTI

Doğup büyüdüğümüz coğrafyada yıllarca “kahve” olarak bildiğimiz tek şey Türk Kahvesi idi. Ben henüz lise çağlarında iken hayatımıza giren kahve zincirleri ise bu içeceğe olan bakış açımızı bir hayli değiştirmişti.

Zaman geçti ve bir de 3.nesil kahveciler çıktı başımıza. Peki esasında içtiğimiz bu içecek nedir?

Kökeni nereden gelir?

Soframıza kadarki yolculuğu nedir?

Kahve tam olarak kestirilemeyen çok eski bir tarihte bugünkü Etiyopya sınırları içerisinde bulunmuş.

Bilinen en eski belgelere göre bir keçi çobanı, hayvanları otlattığı sırada kırmızı renkli top top bir yemişi yiyen keçilerin normalden daha enerjik olduğunu belirtmiş.

Hemen bu meyveyi toplayan çobanımız maalesef bir insanın yemesi için uygun olmadığını anlamış. Benim tahminim bu noktada meyveleri ateşe attığı yönünde. Bu şekilde kokusunu ve çekirdeğini kavurmayı bulduğunu düşünüyorum.

Burada hayatımıza ilk nesil kahveler geliyor. Kahve çekirdeğinden kafein elde etmeye yarayan her türlü yöntem. Zamanla içecek halini almış olan kahveler özellikle Afrika’daki manastırlarda oldukça ilgi görüyor.

İnsana böyle bir zindelik veren bir besinin tanrısal bir gücü olduğunu düşünmek o dönemin insanları için oldukça doğal.

Zaman geçiyor, kuzey Afrika seferleri ile Osmanlı’ya oradan Viyana kuşatmasıyla Avrupa’ya yayılan kahveden en önemli özüt çıkartan yöntemlerden biri; iyice kavurduğumuz çekirdeği kum gibi öğüttükten sonra cezve yahut ibrik yardımı ile uzun uzun pişirmek.

Bizim bildiğimiz ismiyle Türk kahvesi. İtalyanlar ise kahvenin özütünü, çekirdek partiküllerini filtre eden bir yöntemle çıkartıp buna espresso diyor. Kahve tüm dünyada çok tutuluyor, yeni dünya dedikleri Amerika kıtasında ortalama bir Amerikalının günlük içeceklerinden biri haline geliyor.

Fakat bu sefer modernleşen hayatın hızı, demleme yapmak ve kahveden keyif almaya vakit ayırmak için çok sıkışık.

İşte bu noktada her çeşit ürünün hızlısını önümüze koyan fastfood sektörü imdadımıza yetişiyor.

Kahve deyince aklınıza gelen o uluslararası büyük marka, Seattle’da 1971 yılında ilk mağazasını açarak; soğuduğunda da içilebilen, karton bardaklarla taşınabilir hale gelen, kahve sevemeseniz bile bolca süt, sos ve şurup ile kahve tadını minimize ettiğiniz içecekleri geliştiriyor.

Kapıdan gir, kahveni eline al ve ofisine dönerken yudumla. Modern dünyayı bu ikinci dalga kahveler ele geçiriyor.

İnsanlık devinimi ve ilerlemeyi asla bırakmaz. Bir süre sonra kahvenin kalitesini arttırmak bazıları için takıntı haline geliyor.

Doğru yükseklikten doğru yöntemle toplanan çekirdekler doğru şekilde kavrulduğunda henüz simsiyah olmadan, açık kahverengi haldeyken bile içerisinden doğal aromaların tadını verdiği anlaşılıyor. Kaliteli bir kahveyi etkileyen yüzlerce faktör, o kahve çekirdeğinden içecek elde etmenin onlarca yolu ortaya çıkıyor.

Espresso bazlı içeceklerden tutun da siphon gibi günlük hayatta az göreceğimiz demleme yöntemlerine kadar bugünün kahvesini ortaya çıkartan akım işte tam burada, 80ler ve doğa sevgisinin arttığı hippie’ler sayesinde karşımızda.

Bu kültür hangi ucundan tutsan sayfalarca anlatılacak konularla dolu. Çekirdeği ayrıştırma yöntemleri, kavurma teknikleri, kavrulmuş kahve aromalarını birleştirme ve paketleme yöntemleri, çekirdeğin öğütüm ekipmanları ve kahvenin hazırlanışına kadar birçok farklı etmen var.

Günün sonunda iyi ki kahve var, iyi ki o çoban keçilerine güzel bakmış ve bugün derya deniz bir içecek kültürünün oluşmasına bin yıldan uzun bir zaman önce öncülük etmiş. Keyifli içişler.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor