BATININ BASKISIYLA BUNALAN İSTANBUL’DAN TAHKİK HEYETİ

ONYEDİNCİ BÖLÜM

Dizimizin bu bölümüne dek 1909 Adana Facialarını elimden geldiğince çok kaynağa dayanıp tarafsız gözle yansıtmaya çalıştım. Kuşkum yok, olayların fitilini uzun soluklu çabalarla hazırlayan gerçek dış güçler, öncelikle iki toplum arasına gerginliği kurmak için uğraştılar ve yıllar içinde bunu başardılar. Sonunda da, Canavar Rahip Muşeg eliyle fitili, hem de iki kez ateşlediler.

Adanalılar sayısız kurban verdi. Güzelim kent kömürleşmiş harabeye döndü. Korkunç alevler sönmeye yüz tutarken, yine o gerçek dış güçler rahat durmadı. Saygın ve etkili gazetelerle ölü sayısını o kadar arttırdılar ki, bazı Ermeni söz sahipleri bile bunu şaşkınlıkla izlediler.

Aradan kuşaklar geçmiş. Yaranın çoktan kapanması gerekirken şeytan bir türlü rahat durmuyor ve her iki taraftan halen de, eskisi kadar olmasa bile düşmanlık, hatta intikam sesleri duyuluyor. Geçmiş yıllarda bu konuya değgin yazımdaki ifadelerden alıntı yapıyorum; “Öldürmüşler, öldürülmüşler. Öldürmüşüz, öldürülmüşüz. Olan olmuş. Her gün her gün, her ay her ay, her yıl her yıl acıları tazelemenin kime ne yararı var? İkinci Dünya Savaşında birbirlerine yüzbinlerce kayıp verdirip kentleri berhava eden Avrupalılar bugün nasıl “Can-ciğer kuzu sarması” olabilmişse, 6 asır iç içe yaşamış bizler, neden kin ve intikam denilen amansız ve kesinlikle yararsız yükler altında kalalım ki…”

ERMENİLER CEMAL PAŞA’YA SEVİNDİ

Oluşan demiyorum, “oluşturulan” koşullar altında İstanbul’da hem Hükûmet hem Saray etki altında kaldı. Zaten koca imparatorluk oradan buradan devşirilen topraklarla küçülüyor, üstelik hudutların her yanında tehdit ve tehlikeler sürüyordu. İç siyaset de gereğinden fazla çalkantılıydı. Batı dünyasını sakinleştirmek amacıyla, zaten zayıflamış olan devlet kesesi açıldı ve önceki görevlerindeki başarıları dikkate alınarak Cemal Paşa Adana’ya gönderildi. Kendine “Havayı yumuşat da, ne kadar harcarsan harca ve aman Ermenilerin hakkını-hukukunu en üst düzeyde koruduğumuzu dosta düşmana bildir” denmiş olmalıydı.

O yıllarda dünyanın en büyüğü sayılan The New York Times Gazetesindeki haberin kupürünü buraya alıyorum. Cemal Paşa’nın Yeni Vali olarak tayinini Ermenilerin mutlulukla karşıladığı yazılı. Bundan şu çıkar; zaten devlet ricali içinde yüksek yetkili Ermeni paşalar da vardı ve büyük olasılıkla Cemal Paşa bunlarla da etraflı görüşmeler yapmıştı. Bir bakıma ön yargılı geldiğini söylemek de hata olmaz.

TAHKİK HEYETİNDE 2 TÜRK, 2 ERMENİ

 

Hükûmet, Adana olaylarını inceleyip suçluları belirlemek üzere 4 Üyeli Tahkik Heyeti (İnceleme Kurulu) görevlendiriyor. Kuruldakilerin ikisi Müslüman, ikisi Ermeni. Sayalım:

  • Sinop Mebusu Yusuf Kemal Bey (Tengirşek) – Başkan
  • Tekirdağ Mebusu Agop Babikyan
  • Devlet şurası Başkatibi Arif Bey
  • Hakim Mustucyan Bey
  • Bunlara, Vali cemal Paşa da eşlik ediyor.

PAZARTESİNE: SIRA SIRA ÇATILAN İDAM SEHPALARINDA MÜSLÜMANLAR ASILIYOR

 

017A

CEMAL PAŞA: Genç yaşta güç ve ün kazanmış olan Cemal Paşa Adana’ya Vali olarak atanmış ve sıradışı kararlar almıştı. Ermeni toplumunu rahatlatabilmek ve aslında Batılı Baskısını dindirmek için uğraşmıştı. Paşa, 36 Türk’e karşılık sadece 1 Ermeniyi ipe çektirmişti. Ne gariptir ki, Aynı Cemal Paşa yıllar sonra Ermeniler tarafından vurularak can verdi.

017B

ERMENİLERİN MUTLULUĞU: 3 Ağustos 1909 günlü The New York Times Gazetesinde bir haber. Üst Başlık: ADANA’NIN GENÇ TÜRK VALİSİ. Spot olarak da “Ermeniler, Cemal Bey’in atanmasından dolayı mutlu” denilmiş. Anlaşılıyor ki, Cemal paşa daha Adana’ya gelmeden önce bile, Ermenileri koruyup kollayacağı bilinmekteydi.

017C:

TARİHLE OYNAYANLAR: Dünkü bölümde, Bölgemizdeki Ermeni toplam sayısını “Hadi diyelim ki…” vurgusuyla abarta abarta 65 bine çıkarmış olsak bile iddia edilen ölü sayısını sağlayamadığımızı belirtmiştik. Nebraska Üniversitesinden Matossian Müslüman nüfusunu 62.500, Ermeni sayısını da 30.000 olarak göstermişti. Batı dünyasındaki haberlerin bazılarında, “Müslümanların 30 binden fazla Ermeniyi boğazlayarak öldürdüğü” yazılı. Bu kocaman kocaman yalanları üretenler, ölmek üzere olan Osmanlı’nın bir an evvel yıkılmasını ve topraklarına kendilerince el konulmasını bekleyenler veya maşaları olabilir. “Eğer 30 bin Ermeninin tamamı öldürülmüşse, oraya buraya sığınanlar uzaydan mı indi?” diye sorulmaz mı!.. Fotoğraf, Mersin’deki sığınmacılardan bir grubu gösteriyor. Ve biliyoruz ki, İğtişaş sonrası Ermeni işyerleri normal faaliyetini sürdürmüş.

DEĞERLİ OKURLARIM; ÜLKEMİZİN DÜŞMAN ELİNDEN KURTULUŞU İLE DEVLETİMİZİN KURULUŞ NİŞANESİ OLAN 19 MAYIS BAYRAMINIZI İÇTENLİKLE KUTLUYORUM.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor