ÇİĞDEM AKÇA: 2023 İLK 5 AYINDA 227 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
HABER: CANSU ERSOY
ADANA (BÖLGE)-Adana Çocuk ve Kadın Hakları Derneği Başkanı Çiğdem Akça yaptığı açıklamayla, her ay daha fazlalaşan kadın cinayetlerine dikkat çekti. Çiğdem Akça, yetkilileri uyardı ve caydırıcı önlemler arttırılması yanında, aynı zamanda devletin yüklenmesi gereken Koruma ve Önleme Çalışmaları kapsamında, her kişinin bir aile hekimi olması gibi, her kişinin bağlı olduğu bir psikolog olmasının büyük önem taşıdığı üzerinde durdu.
AİLE HEKİMLİĞİ YANINDA AİLE PSİKOLOĞU UYGULAMASINA GEÇİLMELİDİR
Akça, “Aile Hekimliği uygulamasının yanında, Aile Psikoloğu uygulaması en kısa zamanda hayata geçirilmelidir. Bu devletin acilen atması gereken bir adımdır. Amerika ve Avrupa ülkelerine bakıldığında bu uygulamanın başarı ile devam ettiği görülmektedir. Bizim ülkemizde yaşanması gereken zihniyet değişimi bu şekilde, bire bir ve aile terapileriyle sağlanabilir. Bu aile içi şiddet vakalarının takibi, koruma ve önleme çalışmalarının en önemli adımlarından biri olacaktır. Kadınları özellikle kendi evlerinde kaybediyoruz. Onları öldürenler bir yabancı değil maalesef en yakınları ifadesini kullandı. Öldürülen bu kadınların çocuklarının yaşadığı travma ise korkunç boyutlarda.
2023 yılı ilk 5 ayını incelediğimiz zaman toplamda, 227 kadın cinayeti verilerine ulaşıyoruz. 2023 Ocak ayında 31 kadın cinayeti 25 şüpheli kadın ölümü, Şubat ayında 11 kadın cinayeti 12 şüpheli kadın ölümü, Mart ayında 23 kadın cinayeti 19 şüpheli kadın ölümü, Nisan ayında 21 kadın cinayeti 23 şüpheli kadın ölümü ve Mayıs ayında 40 kadın cinayeti işlendi, 22 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. En çok cinayetin Mayıs ayında işlendiğini görüyor ve Haziran ayında yayınlanacak verilerle bu sayının çok yükseleceği korkusunu yaşıyoruz.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu yayınladığı rapora göre, Mayıs’ta öldürülen 40 kadından 7’sinin boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesiyle öldürüldüğüne dikkat çekildi. Bu gösteriyor ki, kadının bir birey olarak kendi kararlarını alabilme konusunda çaresiz bırakıldığını, asla yürüme şansı olmayan evliliklerde, boşanmanın bir son olmadığı, çocuklar için sağlıklı bir iletişimin devam etmesi gerekliliği ve çiftlerin yeniden bir yaşam kurabilecekleri gerçekliliği üzerinde toplumsal farkındalığı arttırma çabasına girilmelidir.
“Ölüm sebebi tespit edilmedikçe Kadın Cinayetleri Görünmez kılınacaktır”
Mayıs ayında 22 kadının ne sebeple öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam edecektir.
“Kadınlar en çok kendi evlerinde öldürüldü”
Mayıs ayında öldürülen 40 kadının 12’si evli olduğu erkek, 8’i tanıdığı biri, 7’si birlikte olduğu erkek, 3’ü eskiden evli olduğu erkek, 3’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 3’ü oğlu, 2’si kardeşi, 2’si akrabası tarafından öldürülmüştür.
“Mayıs ayında kadınların yüzde 30’u evli olduğu erkek tarafından öldürüldü”
Kadınların 30’u evinde, 7’si sokakta, 1’i arabada, 1’i ıssız bir yerde öldürülmüştür. 1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların yüzde 75’i evlerinde öldürüldü.
Biz Sivil Toplum örgütleri olarak, Aile içi ve Kadına Yönelen Şiddet konusunda Adana da 2000 yılından bu yana, gerek Kadın Dayanışma ve Danışma Merkezleri açarak, gerekse yerel yönetimler, kamu ve polisle işbirliği içinde ücretsiz hukuki, psikolojik ve sosyal destek sağlayarak özellikle kadın ve çocuklarının yanında durduk. Toplumda yaptığımız bilgilendirmelerle sadece fiziksel ve cinsel şiddetin değil, psikolojik ve ekonomik şiddetinde varlığını topluma kabul ettirdik. Bu adımlar çok önemliydi. Devlet İstanbul Sözleşmesinin İmzalanması ve 6284 sayılı yasanın kabulünde büyük destek sağlamıştı. Ama yaşanan vakalar, toplumsal boyutta başarılı sonuçlar alınamaması gibi gelişmeler, bu konuda öncelikle var olanın korunarak, yeni ve aileyi daha çok içine alan uygulamaların başlatılması yani “koruma-önleme” çalışmalarının yaygınlaşması durumuna bizi getirmiştir.