“SPORU GÜZELLEŞTİRMEK LAZIM”
RÖPORTAJ: CANSU ERSOY/DENİZ CAN TECİRLİOĞLU
ADANA (BÖLGE)-Adana, birçok yönüyle olduğu gibi sporuyla da ön plana çıkıyor. Ancak Adana’da spor tam olarak hak ettiği yere gelebilmiş durumda değil. Arkadaşlarımız Cansu Ersoy ve Deniz Can Tecirlioğlu, Adana’da sporun durumu hakkında Türkiye Spor Yazarları Derneği Adana Şube Başkanı Kerim Hoşfikirer’le bir söyleşi gerçekleştirdiler.
Kerim Hoşfikirer “Adana’da mesela tribünlerde kadın seyircileri görünce bir Adanalı olarak gururlanıyorum. Orada genç kızlarımızı, anneleri, annelerin kucağında çocukları görüyorum. Aileleri görüyorum ve bunları ne kadar çok görürsem o kadar çok gururlanıyor, mutlu oluyorum. Zaten aileleri spora yönlendirmek lazım. Böylelikle daha renkli bir ortam olacak. Sporu güzelleştirmek lazım. Kadınlar nereye girerse orada kötü tezahüratın azalacağına inananlardanım” dedi.
Hoşkifirer, “Genel merkez ve Adana birlikteliğini her şeyden daha çok pekiştireceğiz önümüzdeki süreçte. Adana’yı daha ön plana çıkartmak ve daha çok desteklemek için genel şubeden elimden ne geliyorsa yapacağım. Şu anda Adana, Türkiye’nin TSYD şubeleri içerisinde en popüler şubesi. Neden daha ileri gitmeyelim?” dedi.
Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz? Spora olan ilginiz ne zaman başladı ? Ne zamandan beri TSYD Adana Şube Başkanlığı yapıyorsunuz?
Ben Adana doğumluyum. Türkiye Spor Yazarları Derneği’nde Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyordum. Ancak bu yılın nisan ayında TSYD’nin Adana Şubesi’nde istifalar olunca olağan genel kurula gidildi. Ben bu kurumda genel olarak ağabey konumundayım. Ondan dolayı da çok sevdiğim kardeşlerim ‘Ağabey genel kurula başkan olman lazım, toparlanmamız lazım’ dediler. Ben de nisan ayından itibaren TSYD’de şube başkanlığı yapaya başladım. Bizim şubede olağan kurul 3 yılda bir toplanıyor. Tabi doğal olarak şubenin seçimleri de 3 yılda bir yapılıyor. Ama ben genel başkan yardımcılığını bırakarak, Adana’nın bana ihtiyacı olduğunu düşündüm ve bu göreve atıldım. Çünkü Adana benim için çok özel bir şehir. Doğup büyüdüğüm, yaşadığım, ailemin ve herkesin bulunduğu bir şehir. Hoşfikirer soyadının ağırlığı var ve bu memleketin yetiştirdiği en büyük spor adamının, en önemli gazetecilerinden birinin kardeşiyim. Bu şehre karşı çok büyük sorumluluğum var. Ve benim bu sorumluluğu üstlenmem lazımdı. Burası benim için çok özel bir kurum. Çünkü burada efsane bir başkan vardı; Nihat Geven. Benim hayatımda her zaman çok özel bir yeri olan aile büyüğüm, ağabeyim… Onunla her yerde beraber çalıştım, Milliyet Gazetesi’nde de beraber çalıştık. Onun bana bıraktığı emaneti de en iyi yere getirmek için de çaba göstermem gerekiyordu. Bundan dolayı da TSYD Adana şube başkanlığını yapıyorum.
2024 Mart ayında tekrar seçimler var. Tabi burada şunu da söylemek istiyorum; Adana’da çok başarılı genç bir jenerasyon gazeteci grubu geliyor. TSYD üyeleri sayısını çoğaltmaya çalışıyorum. TSYD Adana Şubesi’nin ilk kadın üyesini ben yaptım. Onun da haklı olarak gururunu taşıyorum. İlerleyen zamanlarda daha fazla kadın üyemiz olsun diye çalışıyorum. Tabi artık gençlerin yolunu açmak lazım. Spor haberleri yapan, sporla uğraşan kardeşlerimizi bu çatı altında toplamak lazım. TSYD’ye üye olmak kolay değil. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’de benim üyem. TSYD’ye üye olmak için spor yazarı olmak gerekir. Ama şimdi ekonomik şartların çok zorlaştığı, gazetelerin çok büyük kadrolar bulunduramadığı yerlerde görev yapan gazeteci kardeşlerimiz rutin habere de gidiyor, spora da gidiyor ve onların emeğinin değerlendirilmesi lazım. Atıyorum sen bir gazeteci olarak adliyeye de gidiyorsun, maçlara da gidiyorsun. TSYD’nin çatısı altında bizden sonra gelecek gençlerin de önünü açmak için tüm o çalışmaları gösteriyorum. TSYD’nin belki de Türkiye’de en şanslı şubelerinden biriyiz. Çok güzel bir tesise sahibiz. Burada en büyük pay rahmetli Nihat Geven’e aittir. Onun ismini tesise Nihat Geven Sosyal Tesisleri olarak. Ama bunu daha da geliştirmek lazım. İstanbul’da çok güzel tesislerimiz var. 7 dönüm üzerine kurulu olimpik havuzların olduğu ve üyelerimizin çocuklarının faydalandığı çok güzel bir tesis. Adana’da da bunu yapmak mümkün ama biraz daha zor ve masraflı. Bu konuda şehri yönetenlerin bize yardımcı olması gerekiyor. Tabi biraz sitemim de var. Mesela şimdiye kadar TSYD’nin tesislerinden kira alınmıyordu. Ben başkan olduktan sonra Büyükşehir Belediyesi’ne 3 ayda bir 40 bin TL’ydi. Yeni gelen zamla bu kira 65 bin TL’ye çıktı. Bugüne kadar belki de TSYD tarihinde en fazla kira ödeyen başkan ben oldum. Ve bunu düzeltmek için meclis üyelerinin bize yardımcı olacağı bir ortamda arkadaşlarım Büyükşehir Belediyesi’ne dilekçe verdiler. Tabi sosyal idari bölümümüzden kira alınmıyor. Ama sosyal tesisler olarak kullandığımız yerde bir kiracı olduğu için oranın gelir getiriyor. Ama tabi bence dernek olarak kullandığım zaman üyelerinin faydalanmadığı daha çok olacak. İçimdeki en büyük burukluk Adana’daki TSYD şubesinin fazla hizmet verememesi. Etkinlik bazında sadece bir yılbaşı gecesi düzenliyoruz. Orada arkadaşlarımızı bir araya topluyoruz ve hem birlikte olmuş oluyoruz hem de keyifli vakit geçiriyoruz. Zaman zaman eğitim seminerleri, toplantılar yapıyoruz. Bunlarla ilgili çalışmalar tabi ki yeterli değil. Ben istiyorum ki hele hele bu ekonomik zorlukların olduğu dönemde çok az paralara çalışan arkadaşlarımın, kardeşlerimim gazeteden ayrıldıktan sonra orada zaman geçirecekleri bir yer olmasını. Bunu sağlamak istiyorum ve bunun için çok çaba gösteriyorum. Kısa bir süre önce bir yangın çıktı. Bu yangında idari binamız, sosyal tesislerimiz zarar gördü. Ama burada da duyarlı dostlarımız var. Özellikle Mustafa Karslıoğlu ve ekibine çok teşekkür ediyorum. Bizim idari binamızın projesini hazırladılar ve bize hediye olarak idari binamızı çizecekler. Yangında zarar gören çatımızın yapılması için proje anlamında destek verdiler ve oranın da masrafsız bir şekilde yapılması için çaba gösteriyorlar. Bundan dolayı çok teşekkür ediyorum, iyi ki varlar. Seyhan Belediyesi’ne çok teşekkür ediyorum. Bilhassa Ömer Üney’e ve Gökhan Üney’e çok teşekkür ediyorum. Çünkü Belediye Başkan Yardımcısı olarak özellikle Gökhan Üney en sıkışık zamanlarımızda her zaman yanımızda oldular ve dernek için lazım olan bir şeyi söylediğimiz zaman çok büyük çaba gösterdiler.
TSYD’nin bir dahaki seçimlerinde aday olacak mısınız?
Ben şube başkanlığını düşünmüyorum. Çok inandığım bir kardeşime destek vereceğim. Yani Adana’da olmayacağım. Yönetimim kimi seçerse onun yanında olacağız ve destek vereceğiz. Tabi ki genel merkez ve Adana birlikteliğini her şeyden daha çok pekiştireceğiz bu süreçte. Adana’yı daha ön plana çıkartmak ve daha çok desteklemek için genel şubeden elimden ne geliyorsa yapacağım. Şu anda Adana, Türkiye’nin TSYD şubeleri içerisinde en popüler şubesi. Biz neden daha ileri gitmeyelim? Bugüne kadar genel merkez yönetimlerinde Adana’dan bir kişi olmuş. Ve hiç genel başkan yardımcısı yoktu; bu benimle başladı. Ben istiyorum ki genel merkez yönetimlerinde sayısal olarak üstünlük sağlayalım, kurumlarda olalım ve böylelikle Adana’mız için daha çok çalışalım ve geliştirelim. Bunların çalışmasını yapacağım ve bunları da gerçekleştireceğimden kimsenin şüphesi olmasın.
Peki, ‘TSYD olarak projelerimiz var ama araya depremi pandemi vs. bir sürü şey girdi’ dediniz. Ne gibi projeleriniz vardı?
TSYD tabi ki çok önemli bir kurum. Yani bugün Türkiye’de hem meslek grubu olan hem de toplum yararına olan Türkiye’nin en etkili derneklerinden biri. Türkiye’de herkesin takdir ettiği ve herkesin kolayca üye olamayacağı bir dernek. Spor yazarlarını bir çatı altında toplayan, bu konuda gerekli çalışmaları yaparken bir dernek. Geçmiş dönemlerde sadece Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa vardı. Ve biz genel merkeze gittikten sonra bugün kendi bölgemde iki tane şehirde şube yapılmasına vesile olduk. Burada konuda da çok büyük rol oynadık. Malatya, Gaziantep ve Mersin’de de çalışmalarını yaptım. Gerekli sayıyı bulurlarsa eğer orada da açmayı planlıyoruz. Onların da bu tesis altında olması için gerekli çabayı gösteriyoruz. Çünkü bu bölge bizim için çok önemli. Bu bölgenin insanları çok önemli. Şimdi Gaziantep şube oluyor, Malatya şube oldu. Yani bunlar genel kurulda tescillenecek. Çünkü şube olarak gerekli sayıları buldular ve burada olacaklar. Bunlar çok güzel şeyler. Bu şekilde ilerleyerek birlikteliği sağlayacağız. Yani burada önemli olan gazetelerde görev yapan genç kardeşlerimizi bir çatı altında toplamak. Gençlerin gelişimlerine katkı koyacak eğitimler vermek ve onları sosyal yönden rahatlatacak çalışmalar yapmak istiyoruz. Tabii ki hayat şartlarının çok zorlaştığı şu günlerde biliyorum ki çok zor şartlar altında çalışan kardeşlerimiz var. Yani gazetecilik mesleği çok kutsal bir meslek. Ama tabii gazetelerin durumu da çok iyi değil ve genç meslektaşlar maalesef ekonomik yönden de gerekli paraları alamıyorlar. Bunları nasıl daha iyi imkanlara kavuştururuz? Bakın sosyal tesisler konusunda Oğuzhan Çelik’in çok büyük yatırımları var. Mesela daha düne kadar atıl durumda olan Urla Tesislerimiz bugün havuz olarak işlev görüyor. Türkiye’nin her yerinden oraya giden insanlara orası hizmet veriyor. Ama oraya bir de 14-15 odalı bir yer yapacağız ki bunu da Anadolu’ya yayacağız. Şimdi mesela eskiden İstanbul’a giden gazeteci kardeşlerimiz işleri olduğu zaman 2-3 gün kalacaklarında otel fiyatlarının altından kalkamıyorlardı. Ama şimdi iki tane oda onlar için hizmet vermeye başladı genel merkezde. Türkiye’nin herhangi bir yerinden giden gazeteciler orada kalıyor ve hiç ücret ödemiyorlar. Sabah kahvaltısı dahil konaklıyorlar. Bu da güzel bir hizmet. İnşallah Urla’da da 14 odalı bir konaklama yeri planlıyoruz. İnşallah ondan sonra da üyelerimizi daha rahat ettirmek için bunu yaymayı planlıyoruz. Ekonomik anlamda sıkıntı çeken arkadaşlarımız oraya gidip 4-5 gün tatil yapabilecekler. Havuzdan faydalanabilecekler, konaklayabilecekler ve büyük bir para ödemeden oradan faydalanıp ayrılacaklar.
Bunların dışında tabii ki Adana’da da hizmetlerimiz devam edecek. Yine maçlarda yemek verme, kahve, tatlı, vs. ikramlarda bulunmaya devam edeceğiz. Elimizden geldiğince ve durumumuz yettikçe bunları devam ettirmeye çalışıyoruz. Bunların daha güzel hale gelmesini istiyorum. Daha fazla etkinlik, proje yaparak birlikteliğimizi pekiştirmek ve daha çok genç üye kazandırmak istiyorum. Yılbaşında mesela bütün üyelerine hediye veren tek TSYD şubesi Adana şubesi oldu. Ufak da olsa üyelerimizi boş göndermek istemedik ve onlar için hediyeler hazırladık. Bunların sayısını çoğaltmaya çalışıyoruz. Bilhassa hayat şartları zorlaşıyor. İşte nişanlanan, evlenen arkadaşlarımıza sağ elin verdiğini sol elin görmeyeceği şekilde maddi manevi destek vermeye çalışıyoruz. Bunları da bence bu şartlar altında başarıyoruz. Mükemmel değiliz ama elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
Adana Demirspor ve Adanaspor’un durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kulüpleri yaşatmak bu ekonomik koşullar altında gerçekten çok zor. Ama ben Türkiye’deki bütün kulüplerin geleceğini karanlık görüyorum. Bugün ‘Dört Büyük’ diye adlandırdığımız kulüplere yönetici bulmak zor değil. Ama oraya gelen insanlar için Spor Yasası’nın çıkması lazım. Geliyorlar, kulüpleri borç batağına sokuyorlar ve ondan sonra da çekip gidiyorlar. Bu şekilde giderse hepsinin geleceği karanlık. Bunu sadece Adana bazında söylemiyorum. Örnek verecek olursak Bursaspor; Süper Lig de şampiyon olmuş. Ama bugün liglere katılamamak durumunda kalmış. Yani bu ve bu gibi durumlar gerçekten çok üzücü bir şey. Bir başka konuya değinecek olursak dört milyona yaklaşan bir nüfusumuz var ve Hem Adana Demirspor’a hem Adanaspor’a ben bakıyorum. Ama baktığımda bir tane Adanalı oyuncu oynamadığını görüyorum. Benim ağabeyimin döneminde 11 tane Adanalı ile oynanan süper lig maçları vardı. Adanaspor şampiyon olurken Orhan Kaynak, Lise 1’e giden öğrenci iken şampiyon olan takımda oynadı. Yani eğer Adana’dan oynatmasan tabi takımda oyuncu olmaz. Kısacası; her şeyin başı tesis.
Gençlerin ve kadınların sporda ve dernekte olmasına önem veriyorsunuz. Peki, bunun için yaptığınız ve yapmak istediğiniz bir proje var mı? Onları bu alana nasıl teşvik ediyorsunuz?
Tabi ki onların spora ve derneğe kazandırılması gerektiğini düşünüyorum. Adana’da mesela tribünlerde kadın seyircileri görünce bir Adanalı olarak gururlanıyorum. Orada genç kızlarımızı, anneleri, annelerin kucağında çocukları görüyorum. Aileleri görüyorum ve bunları ne kadar çok görürsem o kadar çok gururlanıyor, mutlu oluyorum. Zaten aileleri spora yönlendirmek lazım. Böylelikle daha renkli bir ortam olacak. Sporu güzelleştirmek lazım. Kadınlar nereye girerse orada kötü tezahüratın azalacağına inananlardanım. Adana, centilmenlik konusunda da daha çok öne çıkmalı. Türkiye’de herkesin takdir ettiği, söylediği şarkılarla, marşlarla kendilerine hayran bırakan bir taraftar grubu var. Bunlara zaman zaman sinirleniyorlar. Bazen dozun kaçtığını fark ediyorum. Birkaç kişinin yaptığını o tribünlere ben şahsen yakıştıramıyorum. Orada herkesin böyle hoş olmayan durumlara engel olması lazım.
Bize spor yazarlığının zor yanlarından bahsedebilir misiniz?
Gazetecilik zaten adı üstünde başlı başına zor bir meslek. Ama gazeteci olarak farkındalık yaratman gerekir. Bu farkındalığı da sevdiğin, ilgilendiğin bir alana yönelerek, onda çok başarılı olarak yaratırsın. Tüm alanlar içerisinde meslek olarak Spor Yazarlığını seçen kardeşlerime söyleyeceğim şey şudur; spor dergilerini çok takip etmeliler, sporda söz sahibi olmuş insanların verecekleri mesajları dikkate almalılar. Türkiye’de spor yazarlığını seçerken şöyle değerlendirmek gerekiyor; bilhassa yorumcular değerlendirme yaparken kötü örnek oluyor. Ben bunu her yorumcunun TSYD üyesi olmamasına bağlıyorum. Siyaset işin içerisine girmiş, siyasilere yakın insanlar programlara çıkar olmuş. Bunlar tabi acı gerçekler ama nasıl ki bugün devlete bağlı bir kurumda memur olmak için sınava giriyorsun. Gazete kurmak için de lise mezunu olmak yetiyor. Gidiyorsun bir dilekçe veriyorsun, gazeteni öyle çıkartıyorsun. Gazetelerin de Türkiye’de böyle bir sorunu var. Bunun için de kanunların çıkartılması lazım. Cemiyetlerin yeterlilik vermesi ve hangi alanda olursa olsun cemiyete bağlı olmak gerekiyor.
Futbolda fanatizm çok yaygınlaşmış durumda ve bundan dolayı insanlar bazen bunun dozunu kaçırıp maç çıkışlarında birbirlerini yaralayabiliyorlar. Bu fanatizmin sebebi nedir ve bunun önüne nasıl geçilebilir?
Taraftarlık artık tüm Türkiye genelinde rant kapısı olmuş durumda. Burada tabi ki en büyük suç kulüp yöneticilerindedir. Belli grupları finansal olarak destekleyerek onlara çıkar sağlıyorlar ve yarın bir şey olduğu zaman, bu insanlar da burayı geçim yolu olarak kullandığı zaman da bunlar oluyor. Bunların önüne geçilebilmesi için stadyumların yaşanılabilir hale getirilmesi, sosyal donatıların olması lazım. Yani insanların orada yemek yiyebileceği alanlar olması ve daha rahat maç seyredebilmeleri için çalışılması lazım. Eğer rahatlık olursa bu tür kötü şeylerin de olmayacağını düşünüyorum.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Böylesi güzel bir söyleşiyi iki genç, güzel kardeşimle yaptığım için gerçekten çok mutluyum. İyi ki varsınız. Her şey için teşekkür ediyorum.