İNGİLİZ KADINLAR BİZİM KADINLARI KISKANMIŞTI

Elbette çok büyük komutandı… Muhakkak ki, cesurdu, gözü pekti… Kuşku yok, vatan için sağlığını değil, canını, kanını vermekten çekinmeyen karakteri vardı. Ve O büyük Komutan, devlet başkanı olarak da inanılmaz mucizelere imza atarak “Dünya Lideri” sıfatını aldı. Bugün, dünyanın belli  başlı pek çok kentinde, ki bunlara Küba da dahil, Atatürk’ün heykeli, büstü yer almakta. Sayısız kentte de, meydan, cadde Mustafa Kemal Atatürk adını almış durumda.

KADINLARI YERDEN KALDIRIP YÜCELTTİ

Kadının adı yoktu… Babanın, abinin ve nihayet kocanın kulu sayılırdı. Gönlünü kaptırdığı civanın değil de, aile erkeklerinin uygun gördüğü birinin eşi olabilirdi. Hatta başlık parası karşılığı satılabilirdi de. Okuma yazma oranı sıfıra yakındı. Sabahın kör vaktinde uyanıp süt sağar, kaynatırken de hamuru yoğurup ekmek açardı. Ardından kahvaltı, tarla işi, yemek hazırlama, ahır temizleme, leğende çamaşır yıkama, hayvanları yemleme, akşam sütünü sağma, yoğurt, peynir, yağ, kaymak üretimi… Bitip tükenmeyen iş yükünü omuzlayıp bir günden bir güne de “Ah!..” diyemezdi.

Mustafa Kemal Atatürk, çağdaşlık ufkuna yelken açarken Kurtuluş savaşında canla-başla koşturan kadınlarımızı elbette unutmayacaktı. Omuzunda ağır mermilerle cephelere koşturan,  askerimize giysi, yiyecek hatta mermi hazırlayabilmek için gecesini gündüzüne katan vefakâr, cefakâr kadınlar, hak ettikleri yerde değildi. Gazi Paşa, kadınlar için “Ey kahraman Türk Kadını!.. Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın” derken herhalde savaş yıllarındaki çabalarını da göz önünde bulundurmaktaydı.

İNGİLİZ KADINLARIN İBRETLİK PANKARTI

Buraya aldığım fotoğraf, Atatürk’ü tartışmasız Dünya Lideri yapan yönetim ilkelerine çarpıcı örnektir. Ortadaki kadının taşıdığı pankartta

 “Britanya Kadınları Türk kadınlardan daha mı az değerlidir” diye yazmış haklarının iyileştirilmesi için gösteri yapan İngiliz kadınlar. Haksız da değiller; çünkü onlar bu isteği dile getirmeden yıllar önce, Atatürk Türk Kadınlarına seçme-seçilme ve erkeklerle eşit hakları sahiplenme olanaklarını kazandırmıştı.

Atatürk, çağdaş Türk Toplumunu oluşturma yolunda dev adımlar atarken yöneldiği amaçlardan birini de, Söylevi’nde şöyle açıklıyor:

“Mümkün müdür, bir camianın yarısı topraklara zincirlere bağlı kaldıkça, diğer kısmı gökyüzüne yükselebilsin. Şüphe yok, gelişmenin adımları iki cins tarafından arkadaşça atılmalı, gelişme ve yenilik alanında birlikte kesin bir tavır almak gereklidir. Böyle olursa devrim başarılı olur.”(Söylev;1952:138)

Ulu Önder, yukarıda da değindiğim gibi, Medeni Kanun’un kabulünden çok daha önce, 1923’te, İzmir’de yaptığı konuşmada da kadınları öne alan şu sözleri sarf etmişti: “Eğer bir toplum idealleri uğruna kadın ve erkekle birlikte ilerlemiyorsa, ilmen ilerlemek ve medenileşmek mümkün olmayacaktır. Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor