KOLTUK HIRSINA KAPILINCA SEVGİ – SEMPATİ ÖRSELENDİ

4 Kasım 2023 tarihi siyaset tarihimizin en önemli kilometre taşları arasında yerini aldı. Yılgınlığı gözle görülür, sözle duyulur hale gelmiş CHP’nin geleceği bu tarihte yön bulacaktı. Sadece CHP değil, Ülke Siyaseti de, 4 Kasım Kurultayı’ndan çıkacak sonuca kulak kesilmişti.

Cumhurbaşkanı seçiminden hemen sonra Ekrem İmamoğlu tarafından dile getirilen değişim rüzgârı kısa sürede fırtınaya, sonrasında da kasırgaya dönüşerek Kılıçdaroğlu’nu sallamaya başlamıştı. Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan sonuçlar doğrudan Bay Kemal’e yükleniyor, Bay Kemal de, nasıl yapabildiyse, karlı dağlardan daha serin tavrını değiştirmiyordu.

SEMPATİKTİ

Hoşgörüsüyle ilgi çekmiş, Adalet Yürüyüşüyle yücelmiş, Altılı Masa’yı oluşturarak da gönüllere taht kurmuştu. Helalleşme kampanyası ülkendeki her görüş sahibi tarafından içtenlikli kabul edilmiş, bu alandaki söylemleri saygıyla karşılanmıştı.

Cumhurbaşkanlığı için aday seçimi Altılı Masa’da uzun süre sürüncemede kaldı. Kılıçdaroğlu, yaygın kanıya göre, en sonunda kendi  adının anons edilmesi için bilinçli ve plânlı olarak aday duyurusunu ileri tarihlere sürüklemekteydi. AKP’lilerin en büyük telâşı, her yaştan, her sınıftan vatandaşların gönül bağıyla bağlandığı Ekrem İmamoğlu’nun aday gösterilmesiydi. Hatta bizzat Sayın Cumhurbaşkanı bile Bay Kemal’in adaylığı için defalarca çağrıda bulunmuş, adeta meydan okumuştu. Masanın büyük ayaklarından Meral Hanım da İmamoğlu ağırlıklı görüşlerinde ısrarlıydı.

Ne zaman ki Kılıçdaroğlu “İmamoğlu İstanbul’daki  Başkanlığını sürdürecek” açıklamasını yaptı, muhalefetten ümitli yurttaşlar nezdinde burukluk oluştu.

Elbette karşı taraf  da boş durmuyor,  İmamoğlu’nun önünü kesmek için hukuk yoluyla neler yapabileceğini araştırıp hapse mahkûm ettiriyordu. Tuhaftır, hüküm, tarihte ender görülmüş bir hızla istinafa ulaştırılıp onanması beklendi. Olmadı. O hüküm, İmamoğlu’nun tepesinde asılı olarak tutuldu.  Halen de tutuluyor. Bu durum, Kılıçdaroğlu’nun işine gelmişti. Mansur Yavaş seçeneğinin karşısında da Kürt Vatandaşlarımızın olumsuz bakışı dağ gibi durmaktaydı. Kürtler, çok açık ifadelerle kazanmak için değil, kaybettirmek için oy kullanacaklarını belirtirken, Yavaş’ın adaylığı halinde sandığa gitmeyeceklerini güçlü sesle bildiriyordu.

MASA DARBESİ

Seçimlere çeyrek kala, Meral Akşener Masa’dan hışımla kalktı ve ertesi  gün zehir-zemberek açıklamalarda bulundu. O güne kadar yüzde 14-15 bandında bulunan oy beklentisi,  bir günde 8-9 aralığına düştü. Yani hem Partisini, hem de Masa gücünü ciddi ölçülerde yıprattı. Yetmezmiş gibi, Kılıçdaroğlu da hesapsız yurtdışı geziler ve yurtiçinde gereksiz temaslarla zedelenen ümitleri biraz daha soldurdu. Devlet olanaklarını elinde bulunduran AKP, böylece istediğinden de âlâ koşullara kavuştu ve her iki seçimi alıverdi.

KILIÇDAROĞLU KENDİNİ EZDİ

CHP Genel Başkanı Yerel Seçimlerde beklenmedik başarı göstermiş, en büyük şehirleri AKP’nin ve MHP’nin elinden almıştı. Ülke ekonomisi  ve sıkı rejim karşısında seçenek arayan halkın her şeye rağmen ümidiyken, az farkla yenildi. Gerçekte, CHP adına, önceki başarı çıtasını yükseltmişti ama bu yeterli gelmedi. Kesin galibiyet bekleyen halk, kırılan ümit ve sukut-u hayal içindeydi. Kılıçdaroğlu’nun artık çekilmesi gerektiği söylenmeye başladı. Ekrem İmamoğlu bu düşüncenin ağzı oldu. İşte, tam o  sırada 12 gün suskun kalmayıp “Ben buraya kadar yapabildim, bundan sonrası gençlere ait. İlk genel Kurul’da aday olmayacağım” diyemedi. Deseydi, anıyla, şerefiyle anılmak üzere saygın bir yeri olacaktı.

Yapmadı… Ya da yaptırmadılar. 13 yılda toplayıp çoğalttığı sevgi ve sempati giderek eridi ve Hırs Kurbanı olarak kendi partisi içinde ağır yenilgiye uğradı. Kendine de, partiye de, Ülkeye de zarar verdi. Umalım, yeni idare solan ümitleri canlandırsın ve Cumhuriyeti Kuran Asırlık Partiyi içinde bulunduğu sallantılardan çekip düzlüğe çıkarsın.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor