1 ARALIK 1921 GÜNÜ ŞANLI BAYRAĞIMIZ YERİNE GELDİ

ALTINCI BÖLÜM

20 Ekim 1921 Ankara Antlaşmasına göre, vurucu işgal güçleri 2 ay içinde Adana’dan çekilmiş olacaktı. Vilayet idaresi ise 1 Aralık günü Türk görevlilere devredilecek, askerimiz de, ikinci ayın sonunda, yani 20 Aralık günü Adana’ya gelecekti.

Öyle de oldu. Fransızlar, eriyle, çavuşuyla, subayıyla kafileler halinde Adana’yı terk ettiler. Sadece, söz verilen savaş araç gereçlerini devredecek subaylar, vilâyet yöneticisi bürokrat askerler ve dostluk programı uygulayacak üst düzey birkaç yetkili kalmıştı.

YÖNETİCİLERİMİZ GÖREVE GİDİYOR

Ankara Anlaşmasına göre yönetimi devralacak heyetimiz 30 Kasım günü Pozantı’dan trenle yola çıktı. Heyecan doruklardaydı. Arada bir o işkence dolu günleri anımsıyor, kahramanlarımızın inanılmaz başarılarından dem vururken sık sık da şehitlerimizin ruhu içi Fatiha okuyorlardı.

Heyeti oluşturan üyeleri sayalım: Vali Serficeli Hilmi Bey, Belediye Reisi Dıblanzade Mehmet Fuat, Mektupçu Monşer Süleyman, Muhasebeci Maraşlı Tevfik, Maarif Müdürü Urfalı Refet, Sıhhat Müdürü Doktor Osman Hayri, Orman-Ziraat Müdür Vekili Adanalı Halil, Veteriner Müdürü Adil, Nafia (Bayındırlık) Müdürü Kozanlı Mühendis Suphi, Savcı Tevfik Fikret, Mahkeme Reisi İlhami, Emniyet Müdürü Halil, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Adına Suphi Paşa, Ahmet Remzi (Yüreğir), İbrahim Kethüda ve Halil (Savatlı).

İçi içine sığmayan delegeleri taşıyan katar şanlı bayraklarımızla gelincik tarlasına dönmüştü. Temsilcilerimiz, Ankara Anlaşmasından sonra dostane ilişki kurulan Fransızları rencide etmemek için Treni Şakir Paşa’da durdurdu. Katardaki bayrakları sökmeyi içlerine sindirememişler ve Adana’ya da bayrakla girmeyi nezakete aykırı bulmuşlardı. Çünkü bayrağımızın kent içinde göndere çekilme tarihi 1 Aralık olarak belirtilmişti. Şakirpaşa’dan otomobil ve arabalarla devam ettiler. Yol boyunca coşkusu adeta somutlaşmış halkımız delegeleri sevinç gösterileriyle alkışlıyordu.

Ertesi sabah, ezandan hemen sonra  Vilayet önü birden bir dolmaya başladı. Çok geçmedi, iğne atılsa yere değmeyecek kadar yoğunlaşmış kalabalıktan sık sık alkışlar ve “Yaşa, var ol Mustafa Kemal Paşa!.. Yaşa var  ol Sinan Paşa!..”  sesleri semadan yankılanıyor gibiydi. Menil ve askerlerini Bucak’a getiren Hasan (Akıncı) komutasındaki manga selam resmini yaptı ve insan elinden çıktığına inanılamayacak kadar güçlü alkışlar adeta kentin her sokağına yayılıyor ve bu arada göndere çekilen bayrağımız da mutluluğunu ve gururunu ifade edercesine dalgalanarak yükseliyordu gönderde.

O gün kesilen kurbanların sayısını Allah bilir. Kentteki davulcuların hepsi heyecana heyecan katarcasına ahenkli havalarla sevinci renklendiriyordu. Yer yer halay çekenlerin kıvrak oyunlarıyla karşılaşılıyordu. Kadınların zılgıtı da bu muhteşem sevincin pişekâRıydı sanki.

Memurlarımız görevlerini devraldılar. Okulların hepsi açıldı. Mustafa Kemal Paşa’dan gelen telgraf kulaktan kulağa Adana’nın her yanında duyulmuştu. Paşa, “Hareketiniz olgunluk sınırı içinde kalsın, ağırbaşlı olunuz. Memurlar görevlerinde dikkatli ve titiz olsun” şeklinde tavsiyelerde bulunmuştu. Paşa’nın isteğine tam olarak uyuldu. Sevinç sınırları aşılmadı.

Sıra, 20 Aralık günü askerimizin Adana’ya girmesine gelmişti. Takvimler 20 Aralık 1921 tarihini gösterirken, o muhteşem güne de kavuştu Adanalılar. O günün heyecanını da, yarın sunalım.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor