Enver Alıklı’dan deprem şehidi meslektaşa duygusal şiir!

(HABER MERKEZİ)-Yaşanan deprem felaketinde Adana ki Ekim Apartmanı’nda göçük altında kalarak yaşamını kaybeden Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Zuhal Taşkın unutulmadı. Ali Bezik Anadolu Lisesi’nde yapılan anma programında, öğretmen Enver Alıklı’nın meslektaşı için yazdığı şiir dinleyenleri duygulandırdı. İşte o şiir;

Bizde mevsimler güzbaharda biterdi eskiden, zemherilere düşmeden önce

Yıldızlarımız vardı gecelerimizi aydınlatan, en ışıltılısından belki de

Umutlarımız vardı, hayallerimiz, en imkansızından da olsa aralarında

Yıldızlar diyorum aslında, hayatımızın tam göbeğine düşmüş

Melek ruhlu yıldızlar işte, parladıkça yüzümüzü aydınlatan  mesela

Bizim payımıza düşen de, en nadirinden görülen “Zuhal” yıldızı

Düştü düşmesine de, öyle sardı ki ışığıyla her yanımızı habersizce

Sımsıcak tutuşturdu her yanımızı, yerleşti kalplerimizin tam ortasına

Dost oldu, kardeş oldu, abla oldu , anne oldu, bacı oldu

Döndü dolaştı, her yanımıza bulaştı, yüreğimize ulaştı işte

Soframız bir oldu, sabrımız bir, sevincimiz bir, kederimiz bir

Bir olduk anlayacağın en sağlamından, kenetlendik el ele verdik!

 

Şubat ayazı gelip çattı, çattı gelmez olasıca Şubat’ın altısı

Durdu dünya, dönmeyi ar saydı, durdu zaman, hayat durdu

Dördü geçti üzerine on yedi say dedi, diyemedim etme diye

Bir ucundan tuttu zangırtılar, çöktü dünyamıza, çöktü zifiri karanlıklar

Yağmayan yağmurlar yağdı, gök yarıldı, kıyamet misali her yan

Tutuştu yürekler, korku sarmaşıkları sardı dört yanı en acımasızından

Dünya küçüldü, küçüldü, avuç avuç ateş oldu, yağdı gökyüzünden

Gelmeseydi şubat, dursaydı takvimler, gitmeseydi de ileri

Yangın yerine dönmeseydi, zilzallar olmasaydı, olmasaydı şubat altı.

 

Yangın yeri işte, koşuşturanlar, yağmurlar, karlar balyoz misali

Yer küre balyoz olmuş vuruyor da vuruyor, dur dedikçe vuruyor

Duruyor bir daha vuruyor, gökyüzü ağlıyor ama o vuruyor

Ortalık mahşer yeri mübarek, mahşer yeri işte, darmadağın

Yer duruyor, duruyor bir daha vuruyor, vurdukça kuduruyor

Sonrası ölüm sessizliği, sonrası cehennem yangını, sonrası…..

Sonrası yok işte, yıkıldı umutlar, yıkıldı hayaller, göçük altında kaldı

 

Sonra gün ağardı, gün ağardı ağarmasına da esas o zaman karardı

Bir haber düştü , bir haber yaktı bağırları, küle çevirdi her yanı

Ekim Apartmanı  ile başlayan cümleler ile kaydı yıldızımız

Şubatın altısı o vakit karardı karardı, gözlerimiz karardı sonunda

Ses ver ey dost, ses ver ey göklerin yıldızı, gitme vakti değil daha

Ses ver dedikçe sessizleşti dünya, lal oldu dilimiz,

Ne hayallerimiz vardı yarınlara, planlarımız, umutlarımız da caba

Ses ver dost meclisimizin yıldızı, ses ver bak yanı başındayız

Senden gelecek bir küçük habere dünyalar değişecek

Bak kızlar da çıktı işte sağ salim, sen de ses ver işte!

Zaman geçip gidiyor, uçsuz bucaksız dehlizlerinde karanlıkların

Her şey geliyor, herkes geliyor, sen gelmiyorsun

Bak okuldan evlatların da tırnaklarıyla kazıyor, gel işte

Üzme masumlar, üzme senin için günlerdir dua edenleri,

Biz gel dedikçe, bekledikçe zaman eskiyor, ümitler azalıyor

Şubatın altısı, zehir oluyor aşımıza, bu büyük imtihan

Önce binleri alıyor almasına da, bizim yıldızımızı kaydırıyor göklerden

Çocuklar artık öksüz, öğrenciler öksüz, okul bir başka ıssız

Günlerdir göçükte nöbet bekleyen Mertkan kardeşin öksüz

Dünya öksüz anlayacağın, senin ışığından uzak kızların öksüz

Başarısıyla gurur duyacağın Burhan öksüz anlayacağın.

 

Şubat artık bizim takvimimizde yok, altı artık sadece bir sayı

Saat dördü on yedi geçmiyor artık, bizim zamanımızda

Sen gidince hele ki habersiz gidince dünya arkandan ağladı ya

İşte öyle tarifi imkansız şekilde özledik seni

Şimdi nerede bir yıldız kaysa, nerede yağmur yağsa

Sen gelirsin meclisimize, bir gülersin mevsimler bahara döner

Sen bu dünyanın baharısın, cennetin yıldızı!

Bizim de dualarımızın en önemli son sözü!

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor