SABİHA GÖKÇEN ÜÇ EL ATEŞLE MESAJ VERMİŞ

İKİNCİ BÖLÜM

Saygıdeğer Bölge okurları için daha önce yayımladığımız olaylara bir pencere açalım… Bölgemizde 1920’nin Mart, Nisan, Mayıs aylarında mucizevi zaferler kazanan güçlerimiz Fransızları dize getirmişti. Paris’teki tedirginlik de dorukları tırmalamaktayken 20 Ekim Ankara Anlaşması yapıldı. İki ülke arasındaki savaş sona ermiş, Suriye ile aramızdaki sınır çizilmişti. Dörtyol (Payas dahil) ve Hassa sınırlarımız içinde kalırken Antakya, İskenderun ve çevresi dışarıda kalmıştı. Yöre halkı Anayurttan ayrılmış olmanın üzüntüsüne kapılmışlardı. Her fırsatta Türkiye’ye katılma arzularını ortaya koymaktaydılar. Atatürk’ün 15 Mart Adana gezisinde “Düşman elinde bıtrakılamaz” sözü heyecan ve ümitleri ateşlemişti. Ne var ki, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması Ankara Antlaşması ile çizilmiş sınırı kabul ediyordu. Ocak 1925 ve Mayıs 1926’da Gazi Mustafa Kemal Paşa Dörtyol’u ziyaret etti. Nisan 1934’te resmi görüşmeler için sancağa gelen Gaziantep Valisi Akif İyidoğan için muhteşem karşılama yapıldı halk sevinçten Valinin makam arabasını havaya kaldırdı.

FRANSIZIN OYUNU

9 Eylül 1936’de yapılan anlaşma ile Fransa Suriye’ye bağımsızlık verdi. Ancak, özel statüye sahip İskenderun Sancağı’nın durumu göz ardı edildi. Bunun üzerine Türkiye 9 Ekim 1936’da Fransa’ya nota verdi. O günden sonra iki ülke arasında sıkı bir nota trafiği başladı.  Atatürk 1 Kasım 1936’da TBMM’nin açılışında İskenderun Sancağı ile ilgili olarak devletin hedefini ortaya koydu. Ertesi gün de sancağa “Hatay” adını verdi. Aralık 1936’da şeklini belirlediği Hatay Bayrağını Hataylılara armağan etti. Bir yandan da Fransız kordiplomatik temsilcilerle tatlı-sert ve dostluk havasını zedelemeden görüşmeleri sürdürüyordu. Taraflar, konunun Cemiyet-i Akvam’a (Milletler Cemiyeti) taşınmasını kabul ettiler.

Cemiyet 14-16 Aralık 1936’da üç gözlemcinin Sancağa gönderilmesini kararlaştırdı. Gözlemciler 1 Ocak 1937’de Hatay’a gelerek çalışmaya başladı. Sonuçta, Milletler Cemiyeti Konseyi 27 Ocak 1937 toplantısında İskenderun Sancağı’na bağımsızlık verilmesini kabul etti. Kararın ardında Fransızların ince plânı vardı; Sancağın Türkiye’ye verilmesini istemiyorlardı. Bu nedenle de Sancak içişlerinde tam bağımsız dışişleri maliye ve gümrük konularında Suriye’ye bağlı kalmasını dikte ettirdiler..

SABİHA GÖKÇEN’İN SİLAHLI BASKINI

1937’yılında Fransa’nın, Hatay’ı Suriye’ye devretmeye hazırlandığı yolunda haberler yoğunluk kazanıyordu. Paşa, her durumda temkinli davranmakta ve dostane görüşmelerini sürdürmekteydi. Bir akşam Atatürk ve beraberindekiler Ankara’nın ünlü restoranı Karpiç‘e gitti. Fransız Büyükelçisi M. Ponceau ile elçilik erkânı da oradaydı. Fransızlar’a hitaben bir konuşma yapan General Kasım Sevüktekin, sonunda Fransızlar’ın Hatay’ın Türkiye’nin olduğuna karar vereceklerine inandığını ifade etti. Fransa Büyükelçisi, Sevüktekin’i ayakta alkışladı.

Bu sırada Sabiha Gökçen aniden ortaya fırladı ve yüksek sesle, kelimeleri peşpeşe sıralayarak şöyle bağırdı: “Generalim, Fransız dostlarımızın bu konuşmanızı değerlendirebileceklerini sanmıyorum. Fransa bir oyun içine girmiştir. Oyunun sonunda bizim olan toprakları Suriye’ye vermeyi planlamıştır. Fransa’nın oyununa gelerek Hatay topraklarını başkalarına bırakmayacağız. Biz gençler gerekirse bu işi silahlarımızla da halledebiliriz. Hatay bizim canımız feda olsun kanımız.”

Sözlerini tamamlarken silâhını çekip, üç el ateş etti. Salon bir anda şaşkınlık içine düştü. Buz gibi hava eserken  Atatürk’ün emriyle Gökçen tutuklandı. Hakim karşısına çıkan Gökçen, milli hislerinin galeyana geldiğini ve bunun için kimseden emir almadığını söyledi. 24 saat hapis cezasına çarptırıldı.

Aslında bütün bu olup bitenleri Gazi Paşa plânlamış ve Sabiha Gökçen’i görevlendirmişti. Senaryo ve oyun son derece etkili olmuş, Fransızların bakış açısını lehimize döndürmüştü.

YARIN: “ATATÜRK HASTA” PROPAGANDASI

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor