“TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ADANALIYIM” (*)
*BİR ADANA KİTABI
“Müziğe tutkulu Sağyaşar ailesinin müzik sevdalılarından biri de Ahmet Sağyaşar’dır… Sanatın, müziğin bereketli topraklarında birçok Adanalı gibi küçük yaştan beri müziğe ve sanata gönül veren Ahmet Sağyaşar; eğitim, dil ve kültür ile olan duyarlı ilişkilerini de sürdürmektedir. İnsan ve toplum üzerinden yürüttüğü sanatsal ve sosyo/kültürel ilişkilerinde ses, ezgi ve dizelerle olan sanatsal bağını kendince sürdüren Sağyaşar; yaşam çizgisinde ayrıcalıklı bir yere koyduğu müziği de Türk müziği üzerinden yayma ve toplumsallaştırma gayretinde görülmektedir… Ailesine ait olan bir mekânda kurduğu kendi adını taşıyan Ahmet Sağyaşar Türk Müziği Derneği ile insana ve topluma dönük sanatsal, kültürel çabalarını yararlılık işleviyle sürdürürken; kendi ve ailesi çevresindeki yaşam tanıklığını çok daha gerilere götürerek, çocukluktan gençliğe, olgunluğa uzanan çeşitli yaşam kesitleri sergilemektedir. Dededen, babadan alıp getirdiği bir yaşam çizgisini günümüze bağlayan Sağyaşar, doğup büyüdüğü Alidede, Sugediği mahallelerinden Karalar’a, Papazın Bahçesi’ne, Büyüksaat’e, Küçüksaat’e, arastaya uzanırken, 70-75 yıl öncesinin yaşam tanıklığını yapmaktadır… Mahalle anılarını, otantik, folklorik, geleneksel yaşanmışlıklar ve olaylarla harmanladığı kitabında okuru o günlere götüren Ahmet Sağyaşar; humor ve ironinin de tat verdiği, bazen keyiflendiğimiz, bazen üzüldüğümüz, bazense gururlandığımız, öğrendiğimiz, ders aldığımız Adana fotoğrafları yansıtmaktadır.”(arka kapak)
*AHMET SAĞYAŞAR
Alidede Mahallesi doğumlu Ahmet Sağyaşar (1945), Sugediği Mahallesi, Papazın Bahçesi gibi yerlerde yaşamı ve çocukluğu geçer. 29 Ekim İlkokulu, Tepebağ Ortaokulu ve Adana Erkek Lisesi, İstanbul Ünv. İktisat Fakültesi, Ticari İlimler Akademisi (Marmara Ünv.) gibi yerlerde öğrenimini sürdürüp, aynı akademide bir süre işletme asistanlığının yanı sıra Yeşilay Genel Merkezi İcra Konseyi Üyeliğinde de bulunan Sağyaşar; İktisat Fakültesi Futbol takımı (1963-1966), Adana Yüksek Tahsil Futbol Takımı (1963-70) ve İstanbul İktisadi Bilimler Futbol Takımı (1967-70) ve profesyonel olarak Yeşildirek Profesyonel Futbol Takımı’nda oynamış (1966-68). Gündüz Kılıç’ın hakemlik yaptığı Habeşiştanlı Katama’nın Ali Sami Yen Stadı’ndaki deneme maçında Galatasaray’a iki gol attığı (1966), 2-2 biten maçta Galatasaray’ın gollerini ise milli, futbolcu Yılmaz Gökdel kaydetmiş. Adana Yapı Sanat Enstitüsü’nde cebir, geometri, fizik ve Almanca öğretmeni olarak görev alıp (1970-72); Yapı Sanat Futbol Enstitüsü Futbol Takımı’nın bazı futbol maçlarında da oynayan Ahmet Sağyaşar, Anadolu Sigorta’da memuriyet, mali müşavirlik, sigorta acenteleği ve Adana B.Şehir Belediyesi’nde sigorta müşavirliği yapmış. Yaşamını Türk müziğine adayan bir çalışma içerisinde görülüyor…
Hüseyin Çetin Yener ile birlikte Türkocağı Dilbeste Korosu’nu kurarak, müzik eğitimi ve konserlerle müzik hizmetine başlayan Ahmet Sağyaşar; Sovyetler döneminde Türkocağı adına yaptıkları gezide Bakü Gülistan Sarayı’nda Azerbeycan saz sanatçılarının eşliğinde sahne almış (1991). Sonradan ismi Ahmet Sağyaşar Türk Musîkisi Derneği olarak değişen Çukurova Doğa, Kültür ve Sanat Araştırmaları Derneği’ni (ÇUDAK) kuran (2008); Adana Valiliği’nin gerçekleştirdiği Avrupa Birliği Grundwig Kültür Alışverişi çerçevesinde 11 Avrupa ülkelerinin dernekleriyle karşılıklı gidip gelme yoluyla ortak olarak düzenlenen etkinliklerde yer alan Sağyaşar ayrıca, Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi’nde “Geçmişten Günümüze Türk Müziği Tarihi ve Türklerin Kullandıkları Sazlı Sözlü Uygulamalı Konferans”ını gerçekleştirmiş (2015). Şefliğini yaptığı kendi adını taşıyan derneğiyle Tunceli’nin Ovacık ilçesi tarihinde ilk kez bir Türk sanat müziği konseri vermenin yanı sıra; şef Mustafa Coşkun yönetimindeki “Besteden Güfteye” TSM Korosu ile Antalya’da, Ferhat Derviş’in başkanlığını yaptığı Prizren Atatürkçü Türk Kültür Düşünce Derneği Korosu ile Atatürk Haftası zamanlamasında Prizren’de iki bölüm olarak ortak konserler vermişler (2022). Ahmet Sağyaşar’ın adını taşıyan Ahmet Sağyaşar Türk Musikisi Derneği, Türk müziği ve kültürünü tanıtmak ve yaşatmak adına, mülkiyeti kendilerine ait olan yerde koro ve müzik eğitimi çalışmalarını hâlen yürüterek, konserler verip sanat etkinlikleri düzenlemektedirler.
Anılarında, Horasan Türklerinden gelen aslından yola çıkan Sağyaşar, Van, Ayvazoğulları’ndaki kökeninden dedesi Oturakçı Mahmut Ağa’nın Adana’daki yaşamının uzanırken; “…Ermeni mezaliminden kaçan kaçmış, kaçamayan insanlarımız şehit olmuş. Baba tarafında 125 yıl, ana tarafında da 350 yılı aşan Adanalılığımız bulunmaktadır….” notunu düşmüş. annesi Adile Hanım ile babası seyyar fotoğrafçı Haydar Bey’in de dâhil olduğu aile yaşamında 1940/50’lerin Adana’sından 2000’li yılları aşıp günümüze uzanan yazar; çocukluktan gençliğe uzanan yaşam savaşında Sugediği mahallesi ve Papazın Bahçesi yaşamını da eklerken, dönemin esnaf yaşam ve kültüründen yansıyan yaşam ile ilginç tip ve diyaloglara yer vermektedir. Gelenek, görenek, otantik kapsamlı yerel ve yöresel mahalle yaşamında yaşanan güzel komşuluklar, evlerin kış hazırlıkları, yaylaya gitme, esnaf şakaları, söylemleri, dayanışması, muhabbeti, evlerin ortak aldıkları buz kalıpları, kadınların ortak çamaşır yıkamalarının ara yerlerinde yenen yufka, börek, sıkma ve bazlamalarla; türküler söylenerek oynatılan çocuklar; Sağyaşar’ın anne iğneciliği.
Boyuna bak boyuna, huyuna bak huyuna.
Anası gurban olsun bu güzel yavrusuna
Haydandır, huydandır; yetmiş iki soydandır.
Anası sepet yapar, babası elek yapar.
Haydandır huyandır çok asil bir soydandır.
İki tarla bir kessek, negüzel oynar bu eşşek.
Adana’nın sarı sıcakları, bereketli toprakları; damda tahtta, cibinlikte yatmalar; uzun toprak ve çamur yollarda geçen zor okul yılları. “Portakal Savaşları”, “Gâvur güvur oyunu”, “şeker kamışı atışması, faytonlar (kerrusalar), Ağba bölgesi, seyyar sokak satıcıları, “Bağ ve Yayla Mevsimi”, gelenek ve göreneğiyle düğünler, damat traşları, “atalım atalımlar..,”, oturakçılık mesleği, kavgalar, sarhoşluklar, renkli ve Cırcır Anşa’lar, komik, gerçekçi esnaf ve mahalle tipleri…
“Fadime’nin lakabı neden süslü idi? Allı, pullu elbiseler giyer, takıp takıştırır, başına gösterişli bir örtü takar ve saçını çiçeklerle süslerdi.//Ayak bileğine kadar çeşitli renkte don giyer, üstüne elbisesini çekerdi. Ama her elbise renk ve desenine göre beline bir kuşak takardı. Süslü Fadime, kavgaya başlarken eteğinin bir ucunu kaldırır, kuşağının içine sokardı.” (Süslü Fadime-s.57)
Arastanın meşhur esnaf şakaları, Bamya Efendi (s.109-112) Falçata Yaşar’ın yer aldığı “Alışmış Kudurmuş” (s.84-87) adlı anı ile “Çaya İner Ağlarım” adlı klasik türküsüyle ünlenen Adana Radyosu sanatçısı Aziz Çelikses” ile Ahmet Sağyaşar’ın babası Fotoğraf Haydar Bey’in üstlendiği Küçüksaat alanında, Türk Ticaret Bankası ile Nuri Has Pasajı’nın arasındaki o fotoğrafçı ve arzuhalciler sokağı, Pamuk Karakolu ve Kervan işi yapan Deveciler ile tabii bir de konunun başındaki Mahmut Ağa vardır. Yazarın dedesi olan Oturakçı Mahmut Ağa… “…Kerkük Türkmenlerinden olup, Adana’ya yerleşen Yıldırım Hasan’ın oğlu olarak 1872 yılında Adana’da doğmuş. Dedemin kuzeni Ferhat ise Mardin’e yerleşmiş. Adana’da yaşayan Mahmut Ağa ile babası ve dedesi Karşıyaka’daki eski Devlet Hastanesi ile Sanayi Çarşısı’nın yerinde bulunan mezarlıktaymışlar. Bu mezarlık daha sonra Asri Mezarlık’a taşınınca, onların da mezarları oraya nakledilmiş.” (s.…)
Zengin işadamı olan dede, çok kişiyi ev bark sahibi etmiş. Adana’nın kurtuluş kahramanlarından Tarsuslu Kara Adile’ye de (Kara Şimşek) yardıma muhtaç olduğu için nikâh kıyıp, evlilik hayatı olmadan koruma altına almış. Vefat ettiğinde hemen ağıtçılara haber verilmiş… Üç dört hanım ağıtçı gelip cenazenin başında hem ağlayıp dövünmüş, hem de maniler okuyup milleti ağlatmışlar. Çevredeki kadınların çoğu da halk ozanı gibi ağıtlar yakmışlar. Kara Adile de bu ağıtçılardan biriymiş… Mahmut Ağa’nın cenazesinde Kara Adile’nin yazarın annesine dönerek yaktığı ağıt şöyleymiş:
Bahçanın Gürün elması.
Getti yüzünün gülmesi.
Zor değil mi Adile kızım
Babasız gelin olması?
Adana ve Hatay’ın kurtuluş kahramanlarından Şeyh Cemil, Adana mimarisi, “Datlı Su Gurbağası” (s.121-128) anısının Adanalı pamuk ağası, davullu, tellalı, sel tehlikesi geçiren eski Adana günleri, kıraathane zamanları, Fotoğrafçı Haydar Bey’in ekmek kavgasındaki günlerinden kesitler, “Kebapçı Mesut”, Erol Çapar Orkestrası, “Kemani Arif”,“Kaleci Haşimo”, Demirsporlu “Lavgar Hasan” ve “Süleyman Dayı’nın Kız İsteme Faslı”ndan sonra “Saraç Bahri”nin şakalarına bir parantez açmak gerekir…
Alidede mahallesinden, Tuz Hanı’nda işyeri olan Saraç Bahri, zamanın iyi bir gelire sahip mesleği olan saraçlıktan gelme… CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, Adana’ya geldiğinde, bir partili arkadaşını toplantıda punduna getirip partiye 500 lira yardım yaptırır. Diğer bir anıda ise, akrabası olan dönemin vali yardımcısı Yusuf Kasımzade’ye mahalledeki Ödemişli komşusunun taşan helâsı için dilekçe verince; “Ulan Saraç, mahallenin b..ku sana mı kaldı. Şimdi beni dinle!.. Her b..kun altından çıkma,” dedikten sonra, Bir dönem kısa bir süre Adana Vali yardımcılığı da yapan Şair Eşref’in bir dörtlüğünden yararlanarak şöyle bir uyarlama yapar:
Bu dünyada herkesin bir davası var.
Ödemişlinin de bir kenef davası var.
Bu bir b..k davasıdır inhâsı var, minhâsı var.
Dikkat edin bu işin inhâsı var, sonrası var.
*ADANALILIK
Ahmet Sağyaşar, kitabına açtığı Adanalılık penceresinden dedesi Oturakçı Mahmut Ağa’nın Adana’ya geldiği yaklaşık 150 yıldan bu güne uzanan süreçte anıları/nı derleyip toparlayıp bir araya getirirken bir Adanalılık çerçevesi de oluşturmaktadır. Tabii burada benim aklıma en büyük Adanalılık olarak rahmetli güzel insan Cahit Seyhanlı hemen gelmiyor değil… Cahit Seyhanlı, altın plak kazanan “Veremli Kız” adlı türküsü ile ülke çapında popüler olduğu zaman “tükürdüğünü yalamayan Adanalı…” olarak “yüz bin lira” gibi o dönemin servet değerindeki çok büyük bir meblağını reddetmemiş midir. Ahmet Sağyaşar da, Ali Münif Caddesi’nde, Vakıflar Sarayı karşısındaki Horozdibek (Orosdi-Back) mağazasının karşısında ayağı şalvarlı bir hemşehrisinin, sesini duyuramayınca, “Lan gazatacı buraya gel bakim dümbük”, diye yüksek sesle bağırarak,“Bir ‘Yeni Adana’ ver” dedikten sonra, “Parasını öderken”, “Ulan oğlum gulağını dört aç, işine sahap ol. Zoytarılık yapma diyerek Adana şivesiyle konuştuğunda, adamın hemen yanına koşarak; “Ver elini öpüm,” der. “Hayırdır oğlum bugün bayram mı? Diyen adam, para istememek şartıyla elinin öpülmesine izin verir.
Ahmet Sağyaşar’ın, “Türk’üm, Doğruyum, Adanalıyım” adlı anı kitabının ön sözü şöyledir: “Adana’yı yalınız bir şehir olarak ele almamak gerekir. Adana bir kültür ve gelenek başkentidir. Öyle ki tarımda hâlâ Hitit sisteminin geçerli olduğu gözlenmektedir. Tarih boyunca Luviler, Lusiler, Roma İmparatorluğu halkları, birlikte yaşayan Ermeniler, Rumlar ve Araplar bir kültür mozaiği oluşturmuşlar. Adana yaşantısına, Adanalı karakterine ırk, soy, sop kadar iklim ve bu çeşitlilikte damga vurmuştur. Adana aksanı sekiz lehçe, otuz iki şive arasında ortak şive olarak görülmüş; toprağı, sanatı, sanatçısı ve kültürüyle bereketli topraklardır.”
Yer yer isim değişiklikleriyle yeni ve özgün konular yazan Adana ve müzik sevdalısı Ahmet Sağyaşar, anılarında, kitabının sonundaki “Adanaca” sözlüğünde de yer alan “Aşlama”, “balcan”, “banadura”, “bandırma”, “bastırak”, “bastırmak”, “bici bici”, “karsambaç”, “çörek” ve “irişkin” gibi yöresel yiyecek adları; halk dilinde yöresel değişim geçiren “leymun”, “dezze”, “hırkız”, “macir” ve “zumzuk” gibi sözcükler; “Bocid”, “cıncık”, “curun”, “cibinlik”, “helke”, “hayma”, “naylon”, “çardak”, “peşkir”, “susak”, “taht”, “deblek”, “avil”, “beleş”, “dellek” “dümbülbeş”, “gadasını almak”, “gurk”, “lavgar”, “mostra”, “part”, “sokurdanmak”, “şaplak”, “tevge”, “zonturlu” ve “zort çekmek” örneği Adana yöresi dilinde yoğunluk kazanan sözcükler ve “siptilli”, “ötegeçe” gibi yer adları ile birlikte azimet”, “çomar”, “şavırlanmak”, “muhallanmak”, “nanemolla”, “ziy’akıl” gibi az duyulan sözcükler ve “tıraka” gibi argo sözcükleri özümseyen Adana halk dili aksanıyla anıları doğal ve otantik olarak yerli yerine oturtmaktadır.
*DÜNYA LİSELERARASI FUTBOL ŞAMPİYONU ADANA YAPI MESLEK LİSESİ
“Gollik İsmet” (s.175-180) ve Foto Mehmet ile başlayan Adana Erkek Lisesi anılarında, Fayton sürücüsünü kafaya alıp içiren “Hababam” öğrencilerinin, okul müdürünün faytonuyla şehirde tur attıktan sonra sürgünü yerler. “Babamın Donu” adlı gülünç bir üniversite anısı ise tam bir öykülük. Yeşildirek’de profesyonel oynayıp, hazırlık maçında Galatasaray’a iki gol atan Ahmet Sağyaşar’ın öğretmen olarak yer aldığı ve bazı okul maçlarında futbol oynadığı Adana Yapı Sanat Enstitüsü anılarının sonunda, okul öğretmenleriyle olan toplu fotoğraflarının yanı sıra maç fotoğrafları ve Adana Yapı Meslek Lisesi’nin 1974-75 Dünya Liselararası Futbol Şampiyonu olduğu maçlarla ilgili fotoğraflı anılar da bulunmaktadır. “Kabadayılık ve Racon”, “Memedo-Boksör Deli Turan” “Osman Karaaslan ve Kulüpçü Ömer”, güreşte ayıyı yenen “Ayı Bahri” gibi anılara da yer veren yazar; son anısında, Adana’nın ünlü kabadayılarından biri olan “Çocuk Yasin”i de konu eder. “Türk’üm, Doğruyum, Adanalıyım” adlı kitabıyla Adana’nın folklorik, otantik, mahalle kültürü ve yaşamına renkli bir sayfa bırakan Ahmet Sağyaşar’ın mahalle ve çarşı anılarının yer aldığı kitabın sonunda Oturakçı Mahmut Ağa, Saraç Bahri ve Çocuk Yasin’in fotoğrafları da yer alır.
*(Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım/Anı/Günce Yayınları/Haziran 2024/252 sayfa)