Altın Koza’nın kazandırdığı değerler

Bu sene 31’incisi düzenlenen Altın Koza Film Festivali’ni geride bıraktık. Farklı kategorilerdeki yarışmaları kazanıp da ‘Gala Gecesi’ heykelciği kaldırdıklarında; ‘’Ödüllü Yönetmen’’, ‘’Ödüllü Oyuncu’’ ünvanına sahip olan veya bu özelliklerini pekiştiren sinema emekçileri, kariyerlerine önemli bir katkı sağlamış oldu. Peki, Altın Koza zor şartlar altında sanat üretmeye çabalayanların önünü açacak ya da işlerini kolaylaştıracak imkanlar sunarken, Adana halkına neler ve nasıl bir ünvan kazandırdı?

***

Bu sorunun cevabını, binlerce Adanalı gibi Altın Koza misafirleriyle tanışma ve iletişim kurma imkanı bulan ve etkinlikleri yakından takip eden çevremdeki bazı insanların ağzından vermem daha uygun olur diye düşündüm. Tecrübelerini bana aktarırken bunları yazabileceğimi kendilerine söylemediğim için isimlerini kodlayarak vereceğim.

***

C.G.: Ekranda gördüğüm oyuncuların ve hatta figüranların bu kadar birikim sahibi olduklarını bilmezdim. Rolleriyle kıyaslardım kendilerini. Şöhretlerinin aksine ne kadar kibar, kültürlü ve vicdanlı oldukları gördüm.

Verdiği mesaj: Kibar, kültürlü ve vicdanlı olmak bir insana ne kadar yakışıyor. Ben de öyle olmalı ve öyle düşünmeliyim.

***

L.T.: Ben, kula kulluk etmeyen Allah’ın kendisine bahşettiği insani değerleri hiçbir şartta terk etmeyen. Ailesi adına mesaiye kalan, haksızlığı hukuksuzluğu kınayan, ruhunun asaletini yoksullukla sınayan babaları sevdim. Olması gereken aile babası duruşunu ekranda sergileyen oyuncuyla karşılaşıp sohbet ettim biraz. Gerçekten baba adammış.

Verdiği mesaj: Türk aile yapısı bozulmamış ve yapay zeka insanımızı ele geçirmeyi başaramamış. Çocuklarını başkalarının ekmeğiyle beslemeyi reddeden babalar, geleneklerimizin teminatı olarak dimdik ayaktalar.

***

H.G.: Sazın tellerine vuranların türküsü duyulurdu akşamları. Yazlık sinemalar ortalığı kasıp kavururdu. Ahmet Tarık Tekçe konuşulurdu, Vahi Öz ile Mualla Sürer yılın çifti. Her mahallede bir Sadri Alışık…
Gazozun içine atılan leblebinin keyfini de bilirdik, 25 kuruşluk harçlıkların değerini de. Açık sinameda filmleri izlerken çocukluk yıllarıma döndüm.

Verdiği mesaj: Ahlaki değerlerin sanatla yakın ilişkisi vardır. Sosyal konularda da kendini gösterir sanat. İç çamaşırıyla Tiktok’a çıkarak kendini pazarlayan şimdiki fenomenlerin yaptığı gibi değil.

***

B.C.: Yıllar önce Altın Koza’da yarışan bir filmde izlemiştim ve beni çok etkilemişti. Hayatını ‘o biçim’ kazanan babaya oğlu merakla sordu; “senin eve getirdiğin paralar neden kanlı?” Arsız babanın cevabı ne olur ki; “kan çıkmazsa para yok oğlum!” Babaya çekmeyen oğulun tepkisi sert oldu; “ben de seni adam zannediyordum baba!” Babanın cevabı daha da acı; “namuslu bir baba olsaydım sana o hayatı yaşatabilir miydim lan!” Gururlu oğul, mutfaktaki annesinin yanına gitti ve sordu. “Anne ben gerçekten bu adamın oğlu muyum?” Annenin verdiği cevabı inan ben de hatırlamıyorum.

Verdiği mesaj: Bilinmesi gereken tek şey; ölüme alıştıran bir yerdir Araf. “Yaşamak ne taraf?” diye sormaya gerek duyulmayan… Paranın karşısında “kuyruk sallayanların” bol olduğu bir dünyada, gökyüzünün gözü üzerimizdeyken nereden geldiğimizi unutmadan adaletin ve asaletin karşısında eğiliriz paranın değil. Yemin olsun ki bundan rahatsız değiliz.

***

A.C.: Bir yönetmenle tanıştım.Şakayla karışık, ‘’Hayatımı yönetebilmem için ne gibi tavsiyeler verebilirsiniz?’’ dedim de bana şunları söyledi; ‘’Bir gün özgür olmaya karar verirseniz, başkalarının hayatına müdahale etmekten vazgeçmekle başlayın işe! Bir gün zengin olmaya karar verirseniz de gönlünüzden başlayın! İnsanların kirli bir para için kendilerini bu kadar paralamasına gerek yok. Kefen fiyatlarını öğrendim de kulüp formalarından bile ucuz. Kırdın mı şifreyi?’’

Verdiği mesaj: Namuslu insanların yalnızlığı da namusludur, çaresizlikleri de. Onlar için şerefli bir yolculuktan onurlu bir şey yoktur. Yayan yürüseler de!

***

N.U.: Festival açılışında sahne alan Nilüfer’i yıllardır yakından takip ediyorum. Duruşu hiç değişmedi. O yüzden hayatın nöbet listelerinde Nilüfer adı bende asla silinmez. Ondaki vefa duygusunun ve insanlığın zerresi başkalarında olsa müzik dünyası bile başka olurdu. Nilüfer, sanatçının “can” olanıdır ve herkesin gönlünde ayrı bir yeri vardır. Şöhret ona çok şey vermiştir; ama ondaki vicdanın ve insanlığın kılına bile dokunamamıştır.

Verdiği mesaj: Tek şarkıyla şöhret olmanın getirdiği duruş, sanatla uğraşan sanatçıların gösterdiği alçak gönüllü tavrın yanında nasıl arsız bir duruştur! Aslında onların sanatla ilgileri yoktur; ama özendirdikleri lüks hayatın içinde kendilerine benzemesini istedikleri insanların üretimi için yüklendikleri bir misyon vardır.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor