Türkiye’de her gün ortalama beş işçi hayatını kaybediyor
Panel konuşmacısı Özgür Karabulut, şantiyelerde yaşanan kazalara ilişkin çarpıcı örnekler verdi. En iyi yasa bile olsa kağıt üstünde kaldıktan sonra bu yaşananların devam edeceğini belirterek, ülkemizde büyük mega projeler sunan 40 civarında firmanın belirleyici olduğu yasa ile çalışmaların sürdürüldüğünü ifade ederek, bugün bu firmalara cezai yaptırım uygulayacak güç olmadığını belirtti.
(HABER MERKEZİ)-TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi, Seyhan Çırçır Sanat Merkezinde “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Güncel Sorunları” konulu bir panel yaparak, Türkiye’de her gün ortalama 5 işçinin hayatını kaybettiği, tüm toplumsal dinamikler ses vermeli vurgusu yapıldı..
Prof. Dr. Beyza Üstün ve DİSK Yapı İş Sendikası Başkanı Özgür Karabulut’un konuşmacı, Doç. Dr. Ali İhsan Ökten’in moderatör olarak yer aldığı panelin açılış konuşması, İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak tarafından yapıldı.
“İŞ KAZALARININ YÜZDE 98’İ ÖNLENEBİLİR”
Hıdır Çak açılış konuşmasına, ülkemizde çalışma alanlarında hayatını kaybeden işçilere ilişkin çarpıcı rakamları vererek başladı. Türkiye’de 2023 yılında 1.932 işçinin iş kazalarında hayatını kaybettiğini, bu işçilerin 54’ünün çocuk, 106’sının göçmen, 41’inin ise kadın olduğunu vurgulayan Çak, 2024 yılında da Ekim ayına kadar 9 ayda en az 1.371 işçinin yaşamını yitirdiğini söyledi. Çak, bu kayıpların önlenebilir olduğunu belirterek, “İş kazalarının yüzde 98’i önlenebilir. Ancak her gün ortalama 5 işçimizi kaybediyoruz. Bu nedenle bunlara iş kazası değil, iş cinayeti diyoruz,” ifadelerini kullandı.
İnşaat sektöründe çalışan işçilerin yüksek risk altında olduğunu ve gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini dile getiren Çak, iş güvenliği tedbirlerinin proje aşamasından itibaren insan odaklı bir şekilde uygulanmasının önemine dikkat çekti.
Karataş Belediye Başkanı Ali Bedrettin Karataş da yaptığı konuşmada, göçmen sorununun işçi sağlığı ve güvenliği açısından değerlendirdi. Özellikle tarımda kayıt dışı işçilerin ve çocuk işçilerin iş güvenliği önlemlerinden yoksun çalıştırıldığını belirten Karataş, bu tür konularda toplumsal hassasiyetin artırılması gerektiğini ifade etti.
” İŞ CİNAYETLERİNİN TEMEL NEDENİ İŞÇİLERİN MALİYET UNSURU OLARAK GÖRÜLMESİDİR ”
Panel konuşmacısı Özgür Karabulut, şantiyelerde yaşanan kazalara ilişkin çarpıcı örnekler verdi. En iyi yasa bile olsa kağıt üstünde kaldıktan sonra bu yaşananların devam edeceğini belirterek; ülkemizde büyük mega projeler sunan 40 civarında firmanın belirleyici olduğu yasa ile çalışmaların sürdürüldüğünü ifade ederek, bugün bu firmalara cezai yaptırım uygulayacak güç olmadığını belirtti.
Deprem bölgelerinde de işçi güvenliğinin yeterince sağlanmadığına dikkat çeken Karabulut, deprem sonrasında hurdaya çıkarılmış eski iş makinelerinin tekrar sahaya sürüldüğünü, kule vinç operatörlerinden gelen bilgilere dayanarak, sahada kullanılan ekipmanların yönetmeliklere uygun olmadığını söyledi.
Karabulut, iş cinayetlerinin temel nedeninin işçilerin maliyet unsuru olarak görülmesi olduğunu belirterek, işçilerin örgütlü mücadelesinin önemine dikkat çekti. Şantiyelerde işçilerin güvenli çalışma ortamlarının sağlanmasının, örgütlü mücadele ile mümkün olacağını söyleyen Karabulut; işçi cinayetlerine karşı tüm toplumsal dinamiklerin ses vermesi gerektiğini vurguladı.
“EKOLOJİK VE SOSYAL YIKIMA KARŞI BİRLEŞİK BİR MÜCADELE”
Panelde konuşan Prof. Dr. Beyza Üstün, Türkiye’de iki krizle karşı karşıya olunduğunu söyledi. Bir yanda kapitalizmin küresel krizini yaşarken, diğer yandan Türkiye’deki siyasal krizlerin derinleştiğini ifade eden Üstün, “Bu iki kriz bir araya gelerek yaşamı mahkum ediyor” dedi. Taşeronlaşmanın, kamusal işlerin özelleştirilmesi yoluyla işçilerin güvencesiz çalışma koşullarına mahkum edilmesine yol açtığını vurguladı.
Prof. Dr. Üstün, mega projelerin iş güvenliğine yönelik tehlikeleri artırdığını ve kapitalist sistemin krizinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını vurguladı. “Mega projeler, sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde krizlerin bir yansımasıdır. Kapitalist sistem, çıkış yolu olarak mega projeleri kullanarak işçilerin hayatlarını riske atıyor” dedi.
Üstün, iş güvenliği mücadelesinin sadece işçi haklarını savunmakla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda doğanın ve yaşam alanlarının da korunması gerektiğini belirterek iş cinayetlerine ve ekolojik yıkıma karşı örgütlü mücadelenin bu sürecin en etkili aracı olduğunu vurgulayarak, ekolojik ve sosyal yıkıma karşı birleşik bir mücadele çağrısı yaptı.