“HER ŞEY BİR YANA EĞİTİM ÖBÜR YANA” İLE BAŞLAMIŞ
Osmanlıdan kalan eğitim kurumlarını “yetersiz” sözcüğüyle ifade etmek bile söz konusu olamazdı. Adana’da, 1908 Meşrutiyet ardına yaptırılan orta eğitim için bir sultanî ile kız ve erkek öğretmen okulları ile ziraat ve sanat mektebi vardı. 1909 İğtişaş ertesinde de, şimdiki Erkek Lisesinin iki taş binası mevcuttu.
İlk eğitim acınacak durumdaydı. Resmi iki okul dışında, sayıları altıyı geçmeyen mahalle mektepleri vardı. Ortaokul eğitimi veren Rüşdiye ile birlikte bu okulların tamamında eğitim gören öğrenci sayısı bini geçmiyordu. Esasen geçmişte de eğitim Müslümanların değil, Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin alanına girmekteydi. Müslüman aileler ağırlıklı olarak erkek ve kız çocuklarına kur’an dersi aldırmakla yetiniyordu. Dolayısıyla, yüksek memuriyet, ticaret, zenaat gibi eğitime dayalı işler gayrimüslimlerin elindeydi. Müslümanlar ise bunlara ait tesislerde ancak amelelik yapabiliyordu ve bunu normal görmekteydi.
15’İNCİ YILDA
Cumhuriyetin 15’inci yılındaki eğitimin fotoğrafına bakalım. 1938’e girerken vilayet içindeki ilkokul sayısı 144’e, ilk eğitim gören öğrenci sayısı da 17.729’a yükseldi. İlkokulların 24’ü Adana’daydı ve bu okullardaki 7.137 öğrenci 130 öğretmen tarafından eğitilmekteydi.
Orta öğretime gelince; Erkek Lisesi, Kız Lisesi, Ziraat Lisesi, Erkek Öğretmen Okulu, Kız Öğretmen Okulu, biri Osmaniye’de iki Orta Okul, Karma Orta Ticaret Okulu, Kız Enstitüsü ve Akşam Sanat Mektebi ile 3.004 öğrenciye 100 öğretmen tarafından eğitim verilmekteydi.
KIYASLARKEN
Bu sayılar günümüz koşullarında son derece az görülebilirse de o yılların koşulları altında oldukça önemli gelişmelerin sonucu sayılabilir. Gelişmeyi daha iyi kavrayabilmek için Onuncu Yıldaki durumla kıyaslamakta yarar var.
1927’de 332 öğretmenle165 ilkokulda 10 bin 104 öğrenciye, , 1932’de de 13 bin 286 öğrenciye 392 öğretmenle197 ilkokulda eğitim yapılabildi. Yani, Onuncu Yılda ilkokul sayısı SEKİZBUÇUK KAT, öğretmen sayısı yaklaşık ÜÇ KAT, öğrenci sayısı da yaklaşık İKİBUÇUK KAT artmıştı. 1924 rakamlarına göre, Adana’daki ilkokul öğrencilerinin sadece yüzde 20 kadarını kızlar oluşturuyordu. 1932’de bu oran yüzde 30’u biraz geçti. Yani toplum biraz daha çağdaş ufka yaklaşmıştı.
İlkokul eğitimi ile ilgili önemli bir nokta daha var: o yıllarda okum-yazmayı öğrendikten sonra okulu bırakanların sayısı çok yüksekti. Örneğin 1923-24 ders yılında ilkokulu bitiren öğrenci sayısı, 23’ü kız olmak üzere sadece 116 idi. 1932-33 ders yılında ise bu sayı, 156’sı kız olmak üzere 486’yı buldu. İlkokulu bitirenlere “Şahadetnameli”, yani “Diplomalı” denilir ve bunlar önemli makamlara tayin edilirdi. Köy okullarında da benzer bir yol tutulmuş, mezun sayısı kayıt yaptıranların çok altında kalmıştı. 1923-24 ders yılında 5’i kız, 125 öğrenci mezun olmuşken, 1932-33 dönemlerinde 40’ı kız, 313 ilkokul diploması verilmişti. Kaba bir hesapla, Onuncu Yıl ile On beşinci yıl arasında da Orta Öğretim mezunları bakımından 10 kata yakın artış görülüyor. Bu da, halkın eğitim seferberliğine merakını kanıtlamakta.
HALK MEKTEPLERİ EFSANE OLMUŞTU
1 Kasım 1928’de yapılan harf devriminden kısa bir süre sonra ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Adana’da da 16-45 yaş arası yurttaşlara temel eğitim veren Millet Mektepleri devreye girdi. Burada, okuma-yazma bilmeyenlere ve sadece Eski Türkçe bilenlere eğitim verildi. 1928/29 Öğretim Yılında 17 bin 957 kişi Halk mektebine yazıldı. 5 yılda, toplam 38 bin Adanalı Halk Mekteplerinden yararlandı. Zaten belirlenen yaş aralığındaki nüfus ta hemen hemen bu kadardı.
YARIN: BELEDİYE İŞLERİ NE ALEMDE?