CESARETLİ GERÇEKLİLİK

2025 yılına, kronik pahalılık, artan işsizlik, yakıt, elektrik, ulaşım, haberleşme gibi temel gereksinmelerine yapılan zamlar ve yeni vergiler ile girdik.

Benim, nerede ise yazmaya başladığımdan beri iki kelimeyle tanımladığım Türkiye’nin Aş-İş sorununun (yukarda saydığım başlıklar ve dahası gibi) önceliği ve önemi dururken, Partili Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan, ilelebet Tek Adam kalmak davasını gündemin birinci konusu yaptı.

PKK’yı bitirme vaadi ile başlatılan İmralı davet ve görüşmeleri de bu gündemin milli dayanışma gerekçesi idi. Sonuç alınmayacağı taraflarca bilindiği halde DEM ile mecliste anayasa değişikliğinde paslaşma ortamını sürdürmek için de ucu açık bir gidiş-geliş ve haberleşme sürdürüyorlar.

PKK konusundaki gerçek ise, kronik hale gelen Suriye çıkmazı son gelişmeler ile AK Sarayca, Türkiye’nin lehine gibi algı yaratılmasına karşın tersine ABD’nin BOP planı doğrultusunda PKK’yı da içine alan PYD’nin federatif bir Suriye Kürdistanı’nın resmileşmesine az kaldı.

22 yıl sonra ilk kez 31 Mart 2024 seçiminde AKP’yi sandıkta geçip birinci parti olduğu halde CHP, kısa süren normalleşme tuzağına düşerek R. T. Erdoğan’ın bu ustaca kurguladığı gündemin peşine takıldı, hem de sonunu görmezcesine!

Görmezcesine dememin nedeni, son bir aydır “cumhurbaşkanlığı” seçimi, daha doğrusu salt aday belirleme başlığı altında bu gündem, CHP’nin muhalefet stratejisinin tek ve en öncelikli konusu halini aldı.

Üstelik bu strateji, Parti Genel Başkanı ve Üst Yönetimin değil, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanının masasından ve aklından yürütülüyor, tırmandırılıyor.

Evet, Ekrem İmamoğlu şu süreçte CHP kadroları içinde en popüler addır. Yarın seçim olsa partinin cumhurbaşkanlığına aday en yakın olanıdır.

Ancak, ben yarım yüzyıldır CHP’de en üst düzeyde görev yapan bir parti üyesi olarak benzer çok süreç, ad ve sorun gördüm. Hele ki, bu günkü gibi uygulama ve meclisteki yapı olarak erken seçim tartışmalarının hiçbir zaman önü görülmediğini çok kez yaşadığımız için.

Yaratılan heyecanlı kitlesel baskıların, hangi ülkelerde ve hangi iktidarlara karşı yapıldığını en azından 1960’den beri yaşayarak gören bir siyasetçiyim. Başta partim CHP’nin Genel Başkanı olmak üzere, görev ve sorumluluk duyan sivil toplum önderleri ve medya sözcülerinin yakın geçmişi sade bizim ülkede değil, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya’da bazı ülkelerde olanları bir kez daha anımsamalarını ve kaynağından okumalarını dilerim.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor