NAMIK KEMAL BİÇER’İN “RENKLİ UÇURTMALAR KAMPI” KİTABI RAFLARDA

Türk edebiyatına “Bağbozumu” isimli şiir kitabıyla adım atan, kendi yaşamından kesitleri ve felsefi arayışlarını ele aldığı “30. Harfi Arayan Adam” isimli biyografi kitabıyla geniş bir okur kitlesine ulaşan Adanalı iş insanı Namık Kemal Biçer, bu kez “Renkli Uçurtmalar Kampı” isimli romanıyla umudun ve direncin hikâyesini yazdı.
6 Şubat deprem felaketinin ardından Hatay’a giren “Z kuşağı” bir grup gencin dayanışmasını anlatan Renkli Uçurtmalar Kampı, Kırmızı Kedi yayınları arasında yer aldı. Seçkin kitapçıların raflarında yerini alan Renkli Uçurtmalar Kampı, okurları derin bir yolculuğa çıkarıyor. İnsan ruhunun direncini, kayıplar karşısında umudu ve dayanışmayı gözler önüne seren eser, deprem gerçeğinin hasır altı edilmiş yanlarına ışık tutarak büyük bir eleştiri getiriyor.
Yalnızca bir yıkım hikâyesi değil aynı zamanda yeniden ayağa kalkışın ve insan olmanın derin izlerini taşıyan roman, deprem sonrası yaşanan acıları tüm çıplaklığıyla gözler önüne sererken bazen bir çığlığa, bazen de gökyüzünde süzülen bir uçurtmanın hafifliğine tutunan insanların hikâyelerini okurlarla buluşturuyor. “En karanlık geceden sonra bir mucize doğabilir mi?” sorusunu sorduran eser, hayatta kalma mücadelesi veren insanların gerçek hikâyeleriyle yüreklere dokunuyor.
Yeni romanında hem yaşanmışlıkları hem de insan psikolojisinin derinliklerini işleyerek okurlarına duygu dolu bir deneyim yaşatmak istediğini belirten Namık Kemal Biçer, “Renkli Uçurtmalar Kampı, yalnızca bir roman değil aynı zamanda unutmamamız gereken gerçekleri, dayanışmanın ve umudun ne denli güçlü olabileceğini anlatan bir çağrı niteliğinde. Felaketlerin ardından bile hayatın devam ettiğini hatırlatan bu eserim, insan ruhunun kırılmaz gücünü gözler önüne seriyor. Felaketlerin ardından yeniden doğabilmenin mümkün olduğunu göstererek her okuyucunun kalbinde derin bir iz bırakacağını inandığım romanım sadece bir enkazın değil, aynı zamanda insan ruhunun yeniden ayağa kalkışının da hikâyesini anlatıyor.” diye konuştu. (BÜLTEN)