KAPAKLI ZİBİL TENEKESİ İLE FİLİT POMPASI ŞARTI

Bizim kuşak bazen geriye doğru baktığında yaşam koşullarındaki değişiklikler karşısında adeta şaşkına dönüyor.
Nasıl estiyse, aklıma filit pompası ile kapaklı zibil tenekesi düştü. Bakkalların, lokantaların mutlaka bulundurması gereken temel gereçlerin başındaydı bunlar. Belediye zabıta memurları, gıda maddeleri üreticileri ile bakkalları birer birer dolaşır, filit pompası ile kapaklı zibil tenekesinin mevcudiyetini kontrol ederdi. Bu arada pompaya dökülecek kimyasal ve zibili toplayacak kürek de mutlaka gösterilmeliydi zabıtaya.
TENEKE-ZİBİL
Yazıp duruyorum da, acaba yeni kuşaklar zibilin ve zibil tenekesinin ne olduğunu bilir mi? Ne olur, ne olmaz azıcık bunlardan bahsedeyim.
Teneke, ince, kalaylı sacdan yapılmış 20 litrelik sıvı veya yarı akışkan kabına verdiğimiz ad. Eskiden, ithal edilen gazyağının önemli bir kısmı böyle tenekelerle gelirdi. Ayrıca, sıvı olsun, katı olsun, yağlar da daha çok bu tip tenekeler içinde piyasaya verilirdi. Yağ alıcıları, evden getirdikleri şişe veya kabı satıcıya teslim eder, satıcı da kabın darasını aldıktan sonra istenilen miktarı tartıp verirdi. Trakya’dan gelen peynirler de, adını ambalajdan alır, “Teneke peyniri” olarak bilinirdi.
Birkaç teneke toplayıcısı bakkalları gezip boşları alır ve son tüketicilere ulaştırarak ekmek parasını çıkarabilirdi. Son tüketici, tenekeyi tamamen açarak sac olarak avlu duvarı veya çatı kaplama şeklinde değerlendirirken, meraklıları da avluyu tenekelerde yetiştirdikleri cinsi cins çiçeklerle süslerdi. Annem, çamaşırda kullanacağı suyu, dibinde odun külü olan tenekelerde biriktirirken, “Daha iyi köpürüyor” derdi. Sonradan öğrendik, küllü su bilimsel olarak da olumlu değişime uğruyormuş. Hepsi bir yana, teneke, evlerde ve işyerlerinde en çok kullanılan çöp kutusuydu.
Zibili’i tariife gerek yok. Bugün çöp olarak bildiğimiz evsel atıkların tamamına zibil derdik. İçtenlikle söylüyorum, çöp kutusunu okula gittiğimde duyup öğrendim. O da, tenekeden değil, tahtadan yapılmıştı.
HEDEF: SİNEKLER
İşyerlerinde sinekle mücadelenin temel silâhıydı filit pompaları. Vesikalık bir fotoğrafını buldum ve buraya alıyorum. Yaklaşık değerlerle anlatmaya çalışayım; yedi-sekiz santim çapında, 12-15 santim boyunda tenekeden yapılmış, bir tarafı kapaklı silindir ve bu sindire hava üfleyen, yine tenekeden yapılmış 35-40 santim boyumda silindirik pompa düzeneği. Pompalayınca, silindir depodaki kimyasal zerrecikler şeklinde püskürtülerek sineklerden belli zaman için kurtulmak mümkün olabilirdi. Haa, sonradan birileri pişmiş aşa su katarak, “O sıvı var ya o sıvı, sineğin vereceği zarardan çok fazlasını veriyor” demeye başladı. Ardından hazır fısfıslar ve paketlenmiş gıdalar ortaya çıktı. Bakkallar marketleşerek kapalı mekânlarda iş görünce zaten sinek kontrolü kolaylaşmıştı.
GRAMLA SATIŞ
Yıllardır açık gıda satışı yapılmadı. Ne yazık ki, koşullar öyle getirdi ve artık bazı aileler, tıpkı çocukluğumuzdaki gibi, yağını, pirincini mahalle bakkalından gramla almak zorunda. Aradaki fark şu; eskiden en az 500 gramlık alışveriş yapılırken, şimdi kaşık hesabına kadar inmiş. Devletimiz ekonomik koşulları iyileştirmeye çalışıyor. Biz de can u gönülden “İnşallah!..” diyoruz.