HIV fobisi ile başa çıkmanın yolları
ADANA (BÖLGE)-Psikolog Gülcem Yıldırım HIV korkusu ve tedavisi konusunda önemli bilgiler verdi.
HIV KORKUSU( Aıds Takıntısı) nedeniyle pek çok insan hastanelerde
onlarca kez test yaptırmaktadır. Test yaptıran insanların çoğunluğu hıv testisten
negatif çıktığı halde testi onlarca kez tekrarlamakta çıkan sonuçtan kısa bir
süre sonra testi tekrarlama ihtiyacı hissetmektedir. Bu kişilerin iç sesi
testin yanlış olduğu, aslında aıds olduğunu söyler, testin sonucunu
aldıklarında çok kısa bir süre rahatlama hissederler. Bir süre sonra iç sesleri
tekrar aynı şeyi söylemeye başlar, testin doğru olmadığını, laboratuvarda başka
bir testle karışmış olabileceğini, hastanenin bu konuda gerekli aletlere sahip
olmadığını vs gibi onlarca nedenden dolayı tekrar test yapma ihtiyacı
hissederler. Daha teşekküllü, daha ayrıntılı test yapabilecekleri başka yerler
ararlar. Bazen de hep aynı yerde yaptırırlar ama bir sebepten doktora, testin
sonucuna güvenmezler. İç sesleri hep aynı şeyi söyler ‘hiv miyim?’
HIV KORKUSU OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
YANİ TAKINTI HASTALIĞIDIR
Hıv korkusu, tekrar tekrar test yaptırma hastalığı obsesif kompulsif bozukluk
yani saplantı-zorlantı hastalığıdır. Bu kişiler çoğunlukla korunmasız bir
şekilde hayat kadınlarıyla beraber olmuş kişilerdir. Bu birliktelik nadiren ilk
cinsel deneyimleridir. Cinsel birliktelik yaşadıkları kişilerin aıds olma
olasılığı gelir ilk olarak zihinlerine, sonrasında şayet kadın aıds ise cinsel
birliktelik esnasında bana da bulaştı, ben de aıds oldum korkusu başlar.
Obsesif kompulsif bozuklukta zihne bir düşünce gelir, aıds fobisi bu anlamda
temizlik takıntısıyla benzer özellikler gösterir. Kişi zihnine gelen kirlilik
duygusuyla sürekli ellerini yıkama ihtiyacı hisseder. Bu hastalar günde
yüzlerce kez ellerini yıkarlar ama bir türlü ellerinin temiz olduğuna
kendilerini inandıramazlar. Hıv fobisi yaşayanlarda da benzer bir durum vardır.
Kişi sürekli test yaptırma davranışını tekrarlar ancak bir türlü sonucun
negatif olduğuna inanmaz.
Psikolog Gülcem Yıldırım sözlerine şunları ekledi;
Hıv Korkusu Yaşayan
Kişiler Bunu Ailelerine Bulaştırmaktan Korkar
Hıv korkusu yaşayan kişilerde temel olarak gördüğüm korkulardan birisi de
ailelerine özellikle eşlerine Aıds bulaştıracakları korkusudur. Bu sebepten
eşleriyle cinsel olarak birlikte olmak istemezler. Eşleriyle beraber
çocuklarına ve ailenin diğer üyelerine de benzer duyguları vardır, ya hıv
onlara da bulaşırsa diye korkarlar. Bir süre sonra bu kişiler etraflarındaki
insanlardan, ailelerinden uzaklaşmaya ve kendi hallerinde yaşamaya başlarlar.
Sessizleşirler ve içlerine kapanırlar. Hıv korkusu yaşayan kişiler zaten
çoğunlukla çocukluklarında uslu çocuk olarak bilinen, kendi haline yaşayan,
sessiz ve içine kapanık kapanık kişilerdir.
Hıv Fobisi Belirtileri
Hıv belirtileri; Yüksek ateş, boğaz ağrısı, deride kızarıklık ve döküntülerdir.
Hıv fobisi olan kişiler internetten araştırdıkları bu belirtileri bir süre
sonra hissetmeye başlarlar. Kişi bu belirtileri okuduğunda bunları
yaşayabilirim diye düşünür, bir süre sonra da bunları gerçekten gözlemlemeye ve
yaşamaya başlar. Bu şuna benzer bir ilacı içtiğinizde yan etkilerini okursunuz,
okuduğunuz yan etkileri bir süre sonra hissetmeye başlarsınız. Aslında yan
etkiler nadir görülen çoğu kişide de hiç görülmeyen etkiler olmasına rağmen
beyniniz size okuduğunuz şeyi yaşatır. Hatta çoğu insanın ilacı kullandıktan
sonra yan etkilerini okumamasının sebebi budur.
HIV MİYİM?
Hıv bulaşma ihtimali korunmasız vajinal ilişkide iki binde bir ihtimaldir. Hıv
maksimum 90 gün içinde anlaşılabilecek bir hastalıktır bu süre Elisa(anti Hıv
testi) testi için geçerlidir. Diğer testler içinse; p24 antijen testi için 14
gün, combo için 24 gün yeterlidir. Hıv fobisi olan kişilerdeki problem bu süre
içerisinde olur genellikle, örneğin combo testi yaptıran birisi 3 gün sonra
tekrar aynı testi yaptırır. Çoğu zaman bir testin sonucu alınmadan diğer test
yaptırılır.
Obsesif Kompulsif Hastalığın Sebepleri(takıntı hastalığının
sebepleri)
Obsesif Kompulsif Kişilik Bozukluğu(takıntı hastalığı)çocuğun iki ile dört yaş
arasında gelişimde oluşan problemlerden kaynaklanan bir hastalıktır. Yani
Freud’un anal dönem fiksasyonu dediği döneme tekabül etmektedir. Bu dönemde
çocuk hareketlenmeye başlar, fiziksel olarak kendi başına buyruk hareketler
yapar, çocuk için bu dönemde temel duygu haz’dır. Çocuk yemeği döke saça yemek
ister, istediği saatte uyumak ister, tuvaletini istediği yere yapmak ister.
Çocuğun bu dönemde gerçelikle bağlantısı azdır. Yapmak istediği her şeyi yapmak
istediği zamanda yapmak ister. Ebeveynler ise çocuğu gerçekliğe çekmek,
sosyal hayata uyumlu hale getirmek için bazen sözel, bazen davranışlar
yaptırımlarda bulunur. Örneğin, çocuk sofrada yemek yemek istemediğinde anne
televizyonun karşısında çocuğun yemek yiyemeyeceğini söyler. Bu normal ve sağlıklı
olan süreçtir, ancak obsesif kişilerde çocuğunla çocuk ve kural koyan
ebeveynleri arasında çatışma çok yüksektir. Çocuk kurallara uymamak için
direndikçe ebeveyn daha ezici ve yıkıcı olur. Bu çocuklardan bazıları saldırgan
ve kontrolcü olan ebeveyne uyum sağlayıp direnmekten vazgeçerken bazıları da
daha saldırgan ve çatışmalı bir ilişkiyi sürdürürler. Aıds fobisi olan kişiler
daha çok sindirilmiş, sessiz ve kurallara uyum sağlayan kişilerdir. Bu kişiler
sosyal hayatlarında daha pasif direnişler sergileyen kişilerdir. Yapmak
istemedikleri şeyleri çoğunlukla yapacağını söyleyen ama yapmayan, işleri
uzatan yani çoğunlukla diğerlerine hayır diyemeyen, uyumlu nazik ancak
kontrolcü ve pasif hayırcılardır.
Bu dönemin temelde aşılması
gereken bir kaç özelliği vardır, ikili duygu(hem seviyorum-hem nefret
ediyorum), kuşku, güvensizlik, kendi başına buyrukluktur. Aıds korkusu yaşayan
kişilerdeki temel duygu kuşku ve güvensizliktir. Kuşku beraber oldukları hayat
kadının ölümcül bir hastalık taşıdığına dair bir kuşku iken güvensizlik süreçte
bu hastalığın kendine bulaştığı, bu hastalığın hiçbir testte çıkmamasıyla
beraber doktorlara, hastaneye vs güvensizliktir. Sonuçtan bir türlü ikna
olmamalarının öncelikli sebebi güvensizlik ve kuşkudur.
Hıv Fobisi (Aıds korkusu)Tedavisi;
Obsesif Kompulsif Bozuklukta ilaç tedavisinin etkisi azdır, ilaç tedavisinde
okb’nin geçici bir süre yumuşama gösterdiği ilaç kesildikten sonra ise
belirtiler aynı şiddetle geri döndüğü görülmüştür. Obsesif kompulsif bozukluk
psikodinamik psikoterapi tekniğiyle çoğunlukla iyileşebilen bir
hastalıktır. Hıv fobisi yaşayan kişiler yıllarca testi yaptırmaya devam
edebilir, bir süre sonra kendiliğinden geçme olasılığı da vardır. Kendiliğinden
geçtiğinde çoğunlukla bu takıntı başka bir takıntıyla yer değiştirir. Örneğin
hıv fobisi gider yerine el yıkama ya da temizlik takıntısı gelebilir.
Psikoterapi ile bu takıntının nedeni temeli araştırılır. Psikoterapide amaç
takıntının temelindeki duyguyu bulup onu iyileştirmektir.Bu takıntıya sahip
kişilerde hastalık ilerledikçe cinsel konularda problem yaşama ihtimalleri
oldukça fazladır. Çevrelerinden uzaklaşırlar, yalnızlık, anlamsızlık,
amaçsızlık, değersizlik gibi duyguları olur. Gün içinde zihinlerine gelen aynı
düşüncelerden yorulup intihar etmeyi bile düşünebilirler.