NELER DE NELER GÖRDÜK BİZ O BEYAZ ÇADIRLARDA

İlkokul üçüncü veya dördüncü sınıftayım. Yıl olarak 1956-57 diye tahmin edebilirim. Eskiistasyon Karakolu’nun batısındaki çamlık, Karaisalı Caddesine bakardı. Köşenin karşısına kurulan çadırdan sürekli aynı duyuru yapılmaktaydı: Al-aluuu al-aluu… Burası Hac Yolları Pavyonu. Mekke-i Mükerremeyi, Medine-i Münevvereyi, Türbe-i Saadedi, Bab-ı Selam Kapısını, Dört mezhebin makamını, hacer-ül esved taşını ışıklandırılmış olarak görüp hayran kalacaksınız…
Giriş 50 Kuruş. Harçlığım 25 kuruş. Günlerce direndikten sonra iki günlük harçlığımı yatırdım. Gördüğüm, ustalıkla yapılmış, minik ampüllerle parlatılmış maket. İzleyiciler arasında kadınlar da var. Heyecanlanıp ağlayanlar az değil. Belli sayıda kişiler toplanınca görevli acele acele anlatıyor. Ben pek anlamadım ama, etraftakilerin yarattığı hava ile duygulandığımı söyleyebilirim.
AYNI YERDE BU KEZ MEKKE KUŞU
Hac Yolları Pavyonu aylarca izleyici topladıktan sonra tası-tarağı toplayıp gitti. Birkaç ay sonra aynı yere başka bir çadır kuruldu. Bu kez de, islâm askerlerine çölleri-deryaları aşıp su taşıyan Mekke Kuşu’yla tanıştım. Giriş 25 Kuruştu.
Yine belli sayıda meraklı toplandıktan sonra çadırın köşesindeki perde çekildi ve ortaya o güne kadar görmediğim kocaman bir kuş çıktı. Kuşun bize gülmekte olduğuna yemin edebilirdim. Öyle bir gaga yapısı var çünkü.
Çadırcı, hiç biri aklımda kalmayan mukaddes (kutsal) savaşlarda islâm askerlerini susuz bırakmayan kuşun erdemlerini uzuuun uzun anlattı. Sonra da, bir başka görevlinin yardımı ile gagasına su dökmeye başladı. Su döküldükçe gaganın altındaki torba da şişiyordu. Tam bir kova suyu döküp yeniden kovaya alınca gösteri bitmiş oldu. Bu kez de duygulandım ama olumsuz yönden duygulandım. İzleyicilerden biri, gördüğümüz kuşun pelikan olduğunu söylemiş ve hayvana çektirilen ıstırap nedeniyle tepkisini dile getirmişti. Bu çadır iki veya iki buçuk hafta sonra kaldırıldı.
8 METRELİK CANLI YILANA DOKUNDUM
Büyük Sürmeli Otelinin bulunduğu alanda genişçe bir boşluk vardı. Gülerden bir gün buraya kocaman çadır kuruldu. Yola bakan cephedeki alın tarafındaki resimde, yerliler tarafından taşınan kocaman yılan vardı. Tarsuslu İrfan Özsu’nun maceralarını Hürriyet Gazetesi ballandıra ballandıra verdiği için tanıyorduk. Bangladeş ormanlarında yakaladığı 8 metrelik boa yılanı ile birlikte, özel sepette korunan 3 de kobra getirmiş. Bunları halka göstererek para kazanmayı hedeflemişti.
Kobralara izin verilmedi, Sepetleri içinde, gümrük kolcuları tarafından ateşe verildi. İkisi yanarken biri kaçtı. Mersin ayaktaydı. Millet korkusundan dışarı çıkamıyordu. İki gün sonra kaçak kobra Avcılar Kulübündeki ağaçta görüldü ve orada vuruldu.
8 Metrelik boa yılanına ilgi büyük oldu. Diyebilirim ki her 10 Adanalıdan en az dördü canlı canavarı gördü. Şanslı olanlar kafesine tavşan atıldığı anlara da tanık olmuş. Her halde üzücü gösteriydi. 8 Metrelik yılana dokundum. Kafesinin ortasına kadar da uzanıp fotoğrafını çektim. “Hiç korkmadım” demeyeceğim.
Başka çadırlar da kurulurdu. Belki sırası gelir, onlardan da iki elâm etme fırsatımız olur.