“YAPAY ZEKA İLE TERAPİ: TOPLUMSAL BİR TEHDİT”

(HABER MERKEZİ)-Adli Bilimciler Derneği Başkanı Prof. Dr. İ. Hamit Hancı ile ADBİD Adli yöneylem Araştırmalar Komisyonu Başkanı Av. Dr. Alp Aslan, yaptıkları ortak basın açıklamasında, yapay zekanın bir toplumsal tehdit oluşturduğunu söylediler.

İnsan temelli psikolojik /psikiyatrik destek hizmetlerine zamansal ya da maddi erişim zorlukları, bireyleri giderek daha fazla yapay zekâ sohbet robotlarına yönlendirmektedir. Ancak, bu sistemlerin insani etik standartlara sahip olmaması ve öngörülemeyen davranışlar sergilemesi nedeniyle ortaya çıkan tehlike sanılandan çok daha büyüktür.

Yapay zekâ destekli “terapi” uygulamaları etik, hukuki ve halk sağlığı yönlerinden ciddi riskler barındırmaktadır.

Etik Sorunlar ve İnsanlık Dışı Yanılsamalar

Yapay zekâ sohbet robotları, kullanıcıyı “dinleyen” ve “anlayan” bir terapist izlenimi yaratarak duygusal manipülasyona yol açmaktadır.

Gerçek terapistler profesyonel eğitim, etik kurallar ve denetimle çalışırken; yapay zekâ yalnızca veriye dayalı tahminlerde bulunur. Son dönemde ABD ve Avrupa’da, yapay zekâ ile yapılan “terapi” görüşmeleri sonrası intihar vakaları bildirilmiş; bazı uygulamalar kullanıcıları tehlikeli davranışlara yönlendirmiştir.

Bu tür sistemler, duygusal zayıflıkları istismar ederek “sanal yakınlık” yaratmakta ve kullanıcıların profesyonel destek arayışını geciktirmektedir. Üstelik paylaşılan kişisel veriler, ticari şirketlerin kontrolüne geçmekte; mahremiyet ve veri güvenliği açısından ciddi ihlaller yaşanmaktadır.

Yapay zekâ terapötik süreçlerde yardımcı araç olarak kullanılabilir; ancak insan terapistlerin yerini alamaz.

Hukuki Denetim Eksikliği ve Sorumluluk Boşluğu

Bugün, Türkiye dâhil hiçbir ülkede yapay zekâ destekli terapi uygulamaları net bir yasal çerçeveye sahip değildir. Bu durum, yanlış yönlendirmelerden doğan zararlarda sorumluluk boşluğu yaratmaktadır. Şirketlerin “kendi kendini denetleme” yaklaşımı, etik ve güvenlik açısından yetersizdir.

Yapay zekâya dayalı terapötik sistemler, sağlık hizmeti sunumu niteliği taşıdıkları hâlde ne ruhsatlandırılmakta ne de etik kurullar tarafından denetlenmektedir. Bu da kullanıcıların yaşam hakkı ve kişisel verilerinin korunması açısından büyük risk oluşturmaktadır. Ruhsal sağlık alanında dijital araçların lisanslı profesyonellerin gözetimi altında kullanılması gerekmektedir.

Halk Sağlığı Açısından Riskler

Yapay zekâ temelli terapi arayışı, ruhsal destek arayan bireylerde sahte güven duygusu yaratmakta ve erken tanı-tedavi süreçlerini geciktirmektedir. Bu durum, depresyon ve intihar oranlarında artışa yol açabilir. Özellikle gençler, yapay zekâ ile kurdukları “duygusal arkadaşlık” ilişkileri sonucu gerçek sosyal bağlardan kopmakta, sosyal izolasyon ve duygusal bağımlılık riskine maruz kalmaktadır.

Ayrıca, yapay zekâ sistemleri kriz durumlarında tehlikeli biçimde yanlış yanıtlar verebilmektedir. Bu nedenle, yapay zekâ tabanlı sohbet sistemlerinin ruh sağlığı desteği sunması halk sağlığı tehdidi haline gelmiştir.

Çağrımız ve Önerilerimiz

  1. Yasa Yapıcılara:

Yapay zekâ destekli psikolojik uygulamalar için bağımsız denetim ve sertifikasyon zorunluluğu getirilmelidir. Bu sistemleri işleten şirketlere açık hukuki sorumluluk yüklenmelidir. 13 yaş altı bireylerin erişimini engelleyecek yaş doğrulama sistemleri zorunlu olmalıdır.

  1. Sağlık Profesyonellerine:

Yapay zekânın terapiyi ikame edemeyeceği konusunda toplumsal farkındalık yaratılmalıdır. Etik kurullar, yapay zekâ temelli klinik araçları değerlendirmeli; bilimsel temelli kullanım sınırlarını belirlemelidir.

  1. Kamuoyuna:

Yapay zekâ “terapist” değildir. Kriz anlarında mutlaka profesyonel yardım alınmalıdır. Kişisel verilerinizi, kimliği belirsiz dijital sistemlerle paylaşmak mahremiyet ihlalidir.

  1. Medya Kuruluşlarına:

Bu konuyu sansasyonel biçimde değil, bilimsel verilerle aktarmak toplumsal sorumluluktur. Yapay zekâ destekli uygulamaların reklamı yapılırken etik uyarılar zorunlu hale getirilmelidir.

Sonuç

Yapay zekâ, denetimli ve etik sınırlar içinde kullanıldığında faydalı bir destek aracıdır; ancak kontrolsüz biçimde kullanımı insan yaşamını tehdit eden bir riske dönüşmektedir. Adli Bilimciler Derneği olarak, insan merkezli etik değerleri savunuyor; ruh sağlığının algoritmalara teslim edilmemesi gerektiğini, bilimsel, etik ve toplumsal sorumlulukla kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor