Tek Adama Tek yol mu?

- Öcalan Türkiye’de 12 Mart 1971 Askeri Müdahale sonrası ayrılıkçı teröre kalkıştığında, Koçero gibi adi eşkıya zannedildi. Bir süre sonra devletin gizli ve tehlikeli dosyalarının ilk sırasında PKK adı ve ayrılıkçı bir terör örgütü olduğu yerini aldı.
Tırmanarak on binlerce can alan düne kadar da ülkenin en öncelikli sorunu olan bu terör örgütünün başı A. Öcalan (PKK), Hafız Esad’ın himayesinde Suriye’de serpildi. 1999’da Türkiye’nin tehdidi karşısında Suriye’den kaçtı ve önce Rusya, İtalya ve derken, CIA ve Mossad’ın ihbarı ile Kenya’dan İmralı’ya getirildi.
Ondan sonra PKK, Kandil’e yerleşti. Irak sınırımızdaki kamplardan Avrupa ve Türkiye’deki Kürt gençliği arasından zorla devşiren ve yurt dışından yoğun silah desteği alan bir terör örgütü oldu.
Öcalan’ın yazılı ve sözlü açıklamalarında ve 1991’den beri meclise giren ve şimdi DEM’in temsil ettiği Siyasi Kürt hareketinin ilk günlerinden beri amacı ve hedefi hiç değişmedi; en büyük parçası Türkiye’de olan bağımsız Kürdistanı kurmak.
Ancak bu amaç, Öcalan İmralı’da tecrit edildikten ve özellikle PKK’nın Diyarbakır’da bölgesel ayrılık kalkışmasında (hendek çatışmaları) yenilene kadar sürdü.
2013’te AK Saray ile İmralı arasında başlayan görüşmelerde (adı kimine göre barış ya da Silah bırakma ya da terörü durdurma) İmralı (PKK) artık tam bağımsızlıktan önce bölgesel bağımsızlık (federal) hedefini öne aldı.
Bu arada Türkiye’nin değişen politikası, (ABD’nin BOP planına katılmak) ve öylece Suriye’de Beşşar Esad’ı tasfiye etmek ve Güney sınırımızdaki Kürt Siyasi ayrılık kalkışmasını desteklemek oldu.
Bu gün artık Türkiye için kabul edilemez olan PYD ve onun PKK’yı da içine alan silahlı gücü YPG’nin (hatta siyasi lideri olan Salih Müslim’i Ankara’ya davet etmiştik) Suriye’de federal devlet olma yolundaki Rojova Kürt hareketi adeta Türkiye sayesinde kurulmuş oldu.
ABD’nin muhatap aldığı YPG’nin başı Ferhat Abdi Şahin’in (kod adı Mazlum Abdi), ilk günlerinden beri A. Öcalan’ın yanında yetiştiği ve bu gün de asıl ilişkisinin Abdullah Öcalan ile olduğu resmen biliniyor.
İşte şimdiki terörsüz Türkiye müzakerelerinin kritik aşaması buradan doğuyor. AK Saray İmralı’dan PKK’yı silah bırakmaya zorlarken asıl istediği ABD’nin (BOP) yüzünden kuruluşu için Suriye’ye silahlı dalış yapmasının sonucu olan YPG-PKK’yı dağıtması. Oysa Öcalan’ın öncelikli planı, (eğer serbest kalırsa) bir-kaç adım sonra Suriye Kürdistan’ı olacak PYD’nin başına geçmek.
AK Sarayın son haftalardaki Bahçeli’ye rağmen suskunluğu ve oy kaybı korkusu bu gerçekler yüzünden. Daha önemlisi ekonomik program hedefleri tutmadığı gibi, tersine halkı içine düşürdüğü pahalılık, işsizlik ve adalet korkusu içini kaplamış durumda.
Üstüne üstlük MHP, DEM hatta Babacan ve Davutoğlu’nu ikna etse bile, anayasayı değiştirip seçim kazanamayacağını görüyor.
Benim şimdilik soyut bir öngörüm olsa da, AK Saray (R.T. E.), CHP üzerindeki haksız ve hukuksuz baskılardan artık içinden pişman halde! Önündeki tek çıkar yol, -ailece yüce divandan kurtulmak koşulu ile- partili cumhurbaşkanlığından vazgeçerek başbakanlı meclis üstünlüğüne bağlı bir sisteme CHP’yi inandırmayı (zorlamayı) düşünüyor ve planlıyor olmalı…
