BİRŞEYLER OLUYOR AMA NE OLUYOR BİLMİYORUZ
Gerçekten aklımız almıyor ülkemizde yaşadıklarımıza..
Kadir Topbaş, İstanbul’un, İ.Melih Gökçek Ankara’nın seçilmiş Belediye Başkanıydılar.. Birgün sayın Cumhurbaşkanı, bu iki mega kent ile, AKP’li bazı Belediye Başkanlarına “Metal yorgun” oldukları gerekçesiyle istifalarını istedi..
Metal yorgunluk nedir ?
“Çok yoruldular, hizmet veremez duruma geldiler.”
Anlamı bu değilmi? Peki sayın eski Bakanımız, Başbakanımız, TBMM Başkanımız sayın Binali Yıldırım, “metal yorgun” Kadir Topbaş’tan nasıl yenilenen seçim için destek istemiş!.. “Yahu yorgun adamın kendisine faydası olmaz, Binali Yıldırım’a ne faydası olacak?” diyebilirsiniz.
Ama sayın Binali Yıldırım öyle demiyor.. Ya ne diyor?
Okuyalım;
“Bu seçimlerde bize gösterdiği desteklerden dolayı kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Onun bıraktığı yerden hizmetler devam edecek”
Pes doğrusu.. “Pili bitti” denilen adamdan medet umuluyor..
Peki, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Nihal Olçok bu duruma, sosyal medya hesabından bu ziyarete ve Yıldırım’ın sözlerine ne tepki veriyor?
Okuyalım;
“Yahu neler oluyor. Siz Kadir Topbaş’ı FETÖ’den dolayı görevden istifa ettirtmediniz mi? Kimi kandırıyorsunuz beyler? Aklımla mı, imanımla mı oynuyorsunuz? Bu adam FETÖ’den gittiyse ve bıraktığı yerden devralınacaksa Abdullah nereye gitti? Siz bizimle daha doğrusu benimle alay mı ediyorsunuz. Bu kadar mı fikirsiz ve balık hafızalı olduğumu mu sanıyorsunuz? Akıl unutur, peki kalp unutacak mı? Orası Allah’ın olduğu yer ve Allah unutmaz”
Haksız mı Nihal hanım?
Eşi ve oğlunu kaybetti.. Neden? FETÖ örgütünün kalkışma hareketinden.. Eeeee…
İyi okuyun Nihal hanımın notunu.. Anlaşılır gibi değil, tam da anlaşılıyor..
Bu İstanbul Büyükşehir Belediye Belediye Başkanlığının yenilenen seçimi sürprizlere açık gibi.. Başka konuşacaklar da sıraya girmişe benziyor..
Mesela;
Fransa’da yaşayan iş insanı ve eski siyasetçi Cem Uzan sosyal medya hesabından dikkat çeken bir paylaşım yaptı.
Hatırlarsınız Cem Uzan’ı.. Genç Parti’yi kurmuştu, DYP’nin oylarını bölmüştü, siyasi krize neden olmuştu ve bugünkü siyasi tablonun sorumlularından biriydi..
Şimdi o da devreye girdi.. Sosyal medya hesabından şöyle bir duyuruda bulundu;
“Hazır mısın Türkiye’m? Konuşma vakti. 12 Haziran.”
Alllah, Allah.. Ne iş.. 12 Haziran’da konuşacak, 23 Haziran’da İstanbul’da seçim yapılacak.
Size bir şey söyleyeyim mi?
Türkiye’de bir şeyler oluyor ama, ne olduğunu hiç birimiz bilmiyoruz.
Bekleyelim bakalım 12 Haziran’ı.. Bu kez Göçmen Kuşumuz da konuşsun.. Eksik olan oydu, buyursun! Belki aşağıdaki kapalı pencerenin camını açacak, temiz hava alacaktır..
Ya da 12 Haziran’da başlayıp, 23 Haziran’a kadar konuşacaktır. Ne konuşacağı bilinmemekte olmakla beraber, adı geçen şahsın güvenilirlik endeksini de düşünmek koşuluyla..
… ….. …
Dedik ya “Birşeyler oluyor ama ne olduğunu bilmiyoruz”
Alın size bir duruşma tutanağı;
“Davacı vekilinin eteğinin diz üstünden yaklaşık 15 santim yukarıda olduğu bu hali ile avukatlık mevzuatına aykırı olduğu giyim kuşam etik kurallarına aykırı olduğu görüldü. Huzurda dinleyici sıralarında bulunan Av. Mehmet Burhan Zorbay ve Av. Feyza Yüksel de davacı vekilinin etek boyu hakkında fikirleri avukatlık hukukuna mevzuatına örfe uygun olup olmadığı soruldu.
Davacı avukatın etek boyunun çok kısa olduğu ve bir yanlış anlamaya vesile olmaması için hakimin kısa değerlendirmesi ile huzurda bulunan avukatların kısa değerlendirmesinin aynı olmayacağının nazara alınarak cep telefonu ile baro başkanlığına bildirilmesi için etek boyunun cep telefonu ile çekilmesi istendi. Davacı vekilken tek boyumun çekilmesini istemiyorum, dedi.”
Yukarıdaki tutanağı ele geçiren ve paylaşan Gazeteci Melis Alphan, bakın ne diyor;
“Mahkemede duruşma sürerken hakim, avukata dönüp ‘Etek boyunuz çok kısa, fotoğrafını çekelim, baroya gönderelim’ diye kendi kendine olay çıkardı. Buyrunuz…”
Evet.. Buyrun işte.. Neredeydik, nerelere geldik.. Galiba oynatmaya az kaldı;
bir
acayip bekleyiş
sanki dakikalar yok yıllar geçiyor
beynimin aynasında
örümcekler bağlanmış hücrelerime
kokladığım çiçekler çoktan ölmüşler
beklenen kara tren gelmiyor artık
aldatılmış duygular isyan ediyor
gözümdeyse bir bakış tam tımarhanelik
oynatmaya az kaldı doktorum nerde