Doğru, TBMM Kürsüsü’nden 5 Ocak’ı kutladı
ADANA (BÖLGE)-AK Parti Adana Milletvekili Abdullah Doğru, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 5 Ocak Adana’nın Düşman İşgalinden Kurtuluşunun 97. Yılı dolayısıyla 2019 yılının ilk Genel Kurul Toplantısı’nda söz aldı.
“ECDADIMIZ TARİHE ZARAFET KATMIŞ, DÜNYAYA ADALET DAĞITMIŞTIR”
TBMM kürsüsünde gerçekleştirdiği konuşmaya Adana’nın kurtuluş mücadelesi kahramanlarını rahmetle yâd ederek başlayan Doğru şunları kaydetti: “Fransız güdümündeki Ermeni çetelerinin üç yıl süren kirli, zalim ve kanlı vesayetini bozguna uğratan kahraman Adana’mızın düşman işgalinden kurtuluşunun 97’nci yılı kutlu olsun. Muzaffer Komutan Gazi Mustafa Kemal’e, ülkemizde istiklal meşalesinin yakıldığı Adana’mızın yiğit kahramanlarına yani vatan savunması yaparken kahramanca şehadete yürüyen şehit Cemil’e, Saimbeyli ilçemize adını veren kahraman Saim Bey’e, ilk kadın şehidimiz olma şerefine nail olan Rahime Hatun’a, Pozantı şehidimiz Müftü Kasım Hoca Efendi’ye, Ceyhanlı şehidimiz Sabit Efendi’ye, Kurttepe kahramanı Selahattin Bey’e, Kozanlı şehit Ulvi Bey’e, Tufanbeyli’nin kahraman evladı Tufan Paşa’ya, millî kuvvetler komutanı Sinan Tekelioğlu’na, Karaisalı Müftüsü Mehmet Efendi’ye, bir kadının vatan müdafaasındaki önemini tüm dünyaya gösteren Kara Fatma’ya, Teke dağlarının kahramanı Gizzik Duran’a, Karboğazı destanının hanım kahramanı Gülekli Hatice’ye, Ramazanoğlu Suphi Paşa’ya, Aladağlı şehit Ahmet Bey’e, Yüreğir müfreze komutanlarından Molla Nasrullah’a, Ahmet Remzi Yüreğir’e ve isimlerini bilemediğimiz nice isimsiz kahramanlarımıza, tüm şehit ve gazilerimize saygı, minnet ve şükranlarımı sunuyorum, kendilerini rahmetle anıyorum. O dönemlerde, günümüzde olduğu gibi, eşkıyaları, teröristleri ve işgalcileri âdeta bir maşa gibi kullanan dış güçler yine iş başındaydı. Adana vilayetindeki Müslümanlar tepeden tırnağa kadar silahla donatılan Ermeni çetelerinin tehditleri altında her gün katliama maruz kalıyorlardı. Fransız işgal güçlerinin Ermeni çeteleriyle birlikte Müslüman ahalisine ettikleri zulüm ve işkencenin haddi hesabı yoktu. Adana’da her köşe başı âdeta toplu mezarlıklara dönüşmüştü. Bu vahşet sürerken Adana halkı canını kurtarmanın tek yolunu, düşmanın zulüm ve ahlaksızlarından uzakta göklere uzanan basamak Toros dağlarına kaçmakla bulmuştu. Bir ozanın dilinde zulüm tarihi 10 Temmuz şöyle anlatılıyor: “10 Temmuzu bir bilseniz ne kara gündü, Obalar göç etti, ocaklar söndü, Adana bir yangın yerine döndü/ O günden ruhlarda bir sızı vardır.” İki sene süren bu mezalimin ardından 5 Aralık 1921 tarihinde Gazi Mustafa Kemal’in Ankara’da Fransızlarla yapılan anlaşmadan hemen sonra devlet hâkimiyetini güçlendirmek adına yayımladığı beyannameyle Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşu müjdelenmişti. Son Fransız askeri 5 Ocak 1922 tarihinde Adana’yı terk etmişti. Arif Nihat Asya’nın kaleme aldığı ve ilk kez 5 Ocak kutlamalarında Adana’da okunan “Bayrak” şiirindeki buram buram istiklal kokan sözler o gün yaşanan fedakârlık, azim ve kararlılığı bizlere en doğru şekilde aktarıyordu. Arif Nihat Asya şöyle diyordu: “Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder. Gölgende bana da, bana da yer ver. Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar? Yurda ay yıldızının ışığı yeter. Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün, Kızıllığında ısındık; Dağlardan çöllere düştüğümüz gün, gölgene sığındık.” Esasında, 97 yıl önce Adana’da gösterilen azim ve kararlılık, milletimizin yaşadığı zorlukların ardından daha da güçlenerek geri döndüğünün en güçlü ispatıdır. Çok net bir şekilde görülüyor ki milletimizin işgalcilere karşı gösterdiği kahramanca tutum, doksan yedi yıl önce 5 Ocakta Adana’da, Çanakkale Cephesi’nde, Sakarya Meydan Muharebesi’nde, Kosova Savaşı’nda, İstanbul’un fethinde ve 15 Temmuzda düşmanları bozguna uğratmıştır. Geçtiğimiz yıllarda da bu durum geçerliydi, gelecekte de yine aynen geçerli olacaktır. Bu düşüncelerle Adana’mızın düşman işgalinden kurtuluşunun 97’nci yılını en kalbî duygularımla kutluyorum. Adana halkının dolayısıyla da yüce Türk milletinin feraseti, dik duruşu ve cesareti karşısında saygıyla eğiliyorum. Tarihe zarafet katan, dünyaya adalet dağıtan şanlı ecdadımızı “Emanetiniz emanetimizdir.” diyerek yâd ediyorum. Bu vesileyle Sayın Cumhurbaşkanımızın vefat eden dayısı Ali Mutlu Beyefendi’ye Allah’tan rahmet diliyor, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ailesine başsağlığı diliyorum.