“TARIMDA MİLLİ POLİTİKA DEDİNİZ NE OLDU NE YAPTINIZ?”
ADANA (BÖLGE)-İyi Parti Adana Milletvekili Dt.Mehmet Metanet ÇulhaoğluTürkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda gündem dışı söz alarak 17 Temmuz 2019 tarihinde “Ak Parti hükümeti döneminde yaşanan ekonomik krizin tarımsal üretime olumsuz etkilerinin”önlenmesi için çözüm önerileri sunarak acilen tedbir alınmasını talep etti.
Çulhaoğlu konuşmasında;Türkiye’de yaşanan ekonomik krizden tüm sektörlerde olduğu gibi tarım sektörü de olumsuz yönde etkilenmiş, nasibini almış, hâlâ daha olumsuzluklar devam etmektedir. Bugün çiftçimizin girdi maliyetlerinin yüzde 100 oranında artması sebebiyle tarlalarını ekemez hâle gelmiştir. Çiftçinin dayanma gücü kalmamış, gün geçtikçe dayanma gücü yok oluyor. Tohum, gübre, mazot, ilaç gibi girdi fiyatlarında olan yükseklikler altında âdeta inim inim inliyor. Çiftçimizin bankalara olan borçları 108 milyar liraya çıkmış. Borcunu ödeyemez duruma gelen çiftçilerimiz bu yıl olumsuz hava şartları, yaşanan sel ve dolu gibi doğal afetler nedeniyle özellikle Çukurova, Hatay, Osmaniye bölgesinde büyük mağduriyetler yaşandı. Narenciye üreticilerimizin zararı telafi edilemez boyuta geldi. Yağışların fazla olması nedeniyle narenciyede rekoltenin yüzde 80’i satılamaz duruma geldi. Evet, özellikle mahsulü zarar gören üretici Ziraat Bankası borçlarını ödeyemez hâle geldi. Tarım kesimi Türkiye’de öz sermayeden yoksun ve krediyle işletmesini çevirmektedir. Ekonomik kriz ile yükselen faizler de çiftçinin mağduriyetini artırmış, bunun yanında en önemli finansman kaynağı olan Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri de faiz artırmış ve kredi baremlerinde kısıtlamaya giderek çiftçimize gerekli finansman sağlanamamıştır. Çiftçi borçları 108 milyar Türk lirasıyla Türkiye Cumhuriyeti tarihinde rekor kırmış, özel bankalara olan tarımsal kredi borçlarını geri ödemekte zorlanan çiftçimiz tarlasını satmaya başlamadan tüm tarım kredilerini kapsayacak beyaz bir sayfanın açılarak tarımsal krediler yeniden yapılandırılmalıdır. Aksi takdirde tarımın sürekliliği tartışılır hâle gelecektir. Üzerine basarak tekraren söylüyorum: Özellikle mahsulü zarar gören üretici Ziraat Bankası borçlarını ödeyemez durumda. Çiftçilerimizin Ziraat Bankasına olan borçlarının ertelenmesi zaruret arz etmekte; aksi hâlde çiftçilerimiz tarlasını, bahçelerini haciz yoluyla satmak durumunda kalacaklardır. Ekonomik kriz nedeniyle düşen traktör satışları, damlama sulama sistemi ve tarımsal altyapı yatırımlarının yapılamaması da tarım gelişmesinde zaman kaybı yaratmış ve ivmesi düşmüştür. Bu nedenle tarım kesiminde gelişmeyi hızlandırıcı ilave tedbirler ve kaynak aktarımları gerekiyor. İvedi olarak Kredi Garanti Fonu kredilerinin tarım kesimine özel olarak paket hâlinde açıklanması ve vadesinin beş yıldan az olmaması finansman açısından Türk çiftçisini rahatlatır ve üretimden kopmasına mani olur.2019 yılı için hâlâ açıklanamayan tarımsal destekleme kararnamesinin de bir an önce açıklanarak çiftçiye moral vermesi, 2018 yılı yağlı tohumlarından kalan yüzde 30’luk kısmın da acilen ödenmesi gerekmektedir. Tarımın içine girdiği krizden kurtulmasının ilk önlemi, üretime devam edebilmesi için finansman desteği ve üretilen malın pazarlanmasına yardımcı olacak ihracat desteklerinin artırılmasıdır. Çiftçilerimiz, başta buğday, arpa olmak üzere birçok ürünün ekimi sırasında, girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle yeterli gübre ve ilaç kullanamadı. Bu nedenle Türkiye’de üretilen 15 temel tarım ürününde rekolte düşüşü yaşandı. Hükûmetin bu gerçeği görüp önlem alamaması döviz sıkıntısı çektiğimiz bugünlerde tarımsal ithalatı artıracak. Maalesef, yönetimin zamanında yeterli tedbiri alamaması çiftçilerimizi öldürürken ülke ekonomisine büyük zarar vermektedir.Tarımda millî politika dediniz, ne oldu, ne yaptınız? Kocaman bir hiç. 2001-2015 yılları arasında Hükûmetiniz döneminde desteklenmeyen çiftçilerimizin toplam tarım alanları yüzde 5,86 azaldı yani kazanç elde edemeyen çiftçi toprağını ekip biçemez hâle gelmiştir.
Tarım alanlarının daralmasıyla birlikte binlerce çiftçimiz işsiz, aileleri de perişan vaziyettedir. Şimdi, işsiz kalan bu çiftçi, çocuğuna 5 lira yani bir simit, ayran alacak harçlık dahi veremezse bu ana baba ne yapar? Tabii ki psikolojik olarak yıpranır. İşte “cinnet” dediğimiz, “intihar” dediğimiz olay böyle ekonomik sorunlarla başlıyor değerli arkadaşlar.
Dün görüşmeye başladığımız, bugün devam edeceğimiz kanun teklifiyle, milletimizin üzerine sadece maddi bir yük daha yükleyen, vergi oranlarını yükselten kanun değişiklik tekliflerini görüşüyoruz.Arkadaşlar, çiftçimizin, işçimizin, memurumuzun, esnafımızın durumunu iyileştirecek kanun teklifleriyle gelirseniz, emin olun, İYİ PARTİ olarak destek verir, her zaman arkasında dururuz. Önerilerimize kulak tıkamaya devam ederseniz, inanın, çok uzak değil, yakın zamanda ekmeklik buğday bile çiftçimiz ekip biçemeyecek duruma gelecek, sadece buğdayı değil, ekmeği de hazır olarak Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ithal etmek zorunda kalacağız.