ADANA’YA KÖTÜLÜK İÇİN YEMİN Mİ ETTİLER YOKSA

Bazen kendi kendime diyorum ki, “Çelmeoğlu, rahat etmek mi istiyorsun? Öyle ise aklını başına topla ve kafayı oynat!” Bir yandan ülke genelindeki puslu hay-huy’lar, diğer yandan S-400’ler, F-35’ler, yaptırımlar  Avrpa Birliği abasından çıkan sopalar, diğer yandan tünele bağlanmış malum ekonomi…  Yetmedi, lanet olasıca terör belası. Bütün bunlar için görüş veya çözüm önermek haddimiz değil.

Enimiz-boyumuz ancak kendi ilimize, Adana’mıza dair görüş ve fikirlerimizi açıklamaya yeter. Önceki yazımızda ”Akıllı Kent Projesi” diye lanse edilen konunun ne kadar çürük tahtalara oturtulmuş olabileceğinden ve Proje Kavramının boyutlarından bahsetmiştik. Bugün de, yine Adana’da gördüğümüz ve kendi değer yargılarımıza göre zararlı bulduğumuz noktalara değineceğiz.

ÖZAL BULVARINA

CELLAT KEMENDİ

Başka tabir bulamadım. Ne yani, “Gerdanlık” mı deseydim? Üst Geçit inşaatını söylüyorum. Özel Bulvarını beğenen olur, beğenmeyen olur, başka şey. Fakat şu gerçektir ki, Paris’teki dünyaca ünlü Champs d’Elysee’den daha geniştir, kaldırımları daha ferahtır. Aile boyu kaldırımlarda, yılda iki kez olağanüstü güzellikte çiçeklenen jagaranda ağaçlarıyla zaten ayrı bir değer taşır. Bu güzel ağaçların yanısıra mevsimine gör kokusu ve görünümüyle ferahlık veren turunç ağaçlarını, geniş refüjlerdeki zakkumları, palmiyeleri kanıksamış olmalıyız. Sanıyoruz ki, bu zenginlikler hep vardı ve her yerde olur… Hayır, öyle değil. Dışarıdan gelenlerin izlenimlerini dinlerseniz, bulvarın değerini çok daha iyi anlarsınız.

Heyhat!.. Bir de baktık ki Özal Bulvarına üst geçit yapılıyor. Beynimden vurulmuşa döndüm. Kabahatli benmişim gibi utandım.

Olmaz efendiler, olmaz!.. Olmaz beyler olmaz!..

Böylesine bir caddeye üst geçit geldi mi ne estetiği kalır ne de kinetiği. Bari şimdi durun, çekmeyin tetiği.

Uzun uzadıya anlatacak değilim. Sayın Karalar’ın çok saygı duyduğum “MARKA ŞEHİR” hedefiyle yüzde yüz çelişir bu üst geçit. Marka olsun olmasın, batının akla gelen kentlerine gidiniz; kilometrelerce yol alsanız bile tek bir üst geçit göremezsiniz. Adamlar yapamaz mı? Değil, sadece kentlerine saygı gösteriyorlar. Başımdan geçti, Özal Bulvarının Mimarı Aytaç Durak’la Paris’te otomobille uzun uzun dolaştık. Dikkatimi çekti, Başkan sağa sola değil de hep önüne bakıyor. Merak ettim, sordum nedenini. “Saatlerdir üst geçit arıyorm, bir tek olsun rastlamadım” dedi. Rastlayamaz tabii. Dedik ya, adamlar kentlerine saygılı. Estetiği bozmayacak kadar basiret ve vicdan sahibi.

MENDERES BULVARI

TAM SUKUT-U HAYAL

Hatırlamıyorum, iki kere mi, üç kere mi temeli atılan “zorlama” Devlet Bahçeli Köprüsüne bakınız. Kıyıya vurmuş kaşalot gibi duruyor. Oraya, bu çirkinliği görelim diye milyonlar harcanmış sanki. Hem de Adana’mızın en prestijli alanında. Akıbeti hayrolsun!..

Bir de Menderes Bulvarı şanssızlığı yaşamışız. Sözlü Başkan’ın onlarca metrekare panolarda yer alan “Menderes Bulvarını şöyle yaptım, böyle ettim” sözüne inanmış, sevinmiştim. Bulvar, daha açıldığı 1985’ten itibaren Adana’ya yepyeni ufuklar kazandırmış, halkın ilgisi çok büyük olmuştu.

Geçmez olaydım; iki ay evvel oradan geçtim ki, o canım ikişer şeritli dört gidiş-geliş yol inmiş ikiye. Geçebilirsen geç. Benim için tam bir sukut-u hayal oldu. Bir daha geçmek mi? Tövbe!.. Menderes Bulvarının da ruhuna Fatiha okuyuverdim ister istemez.

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Röportaj

    Sağlık

    Spor