Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Plan Bütçe Komisyonu’nda 2020 yılı Bütçe Kanun Teklifi’nin görüşmelerine Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile devam ediliyor. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu CHP Sözcüsü Ünal Demirtaş söz alıyor ve gelinen noktayı açıklıyor..
CHP’li Demirtaş, “Ölmüşüz de haberimiz yok” dedirtecek bir konuşma yaptı ve şöyle dedi;
“Tüm dünyada işsizlik oranları düşerken bizde maalesef işsizlik rekor kırmış ve bir yılda 980 bin kişi işsiz kalmıştır. Yani işsizlik yüzde 14’ü geçmiş ve toplam olarak resmî işsizlik 4 milyon 650 bin kişiye ulaşmıştır. Buna bir de geniş tanımlı işsizlik rakamlarını ilave ettiğimizde oran yüzde 20.6’ya çıkmış ve 7 milyon 305 bin insanımız şu anda işsizdir.
Kayıt dışı çalışmaya baktığımızda yine bir başarısızlık hikâyesi görüyoruz. Bir yılda 331 bin kişi artarak kayıt dışılık yüzde 34’ten yüzde 36’ya çıkmıştır. Yani 5 milyonun üzerinde vatandaşımız kayıt dışı çalışmaktadır. Yani her 3 kişiden 1 işçimiz hiçbir sosyal güvencesi olmadan, hiçbir gelecek güvencesi olmadan insanlık dışı koşullarda çalışmaktadır.”
Peki günde kaç işçi ölüyor?
Demirtaş’ın bu konudaki değerlendirmesi de şöyle;
“İş kazaları hız kazanarak devam etmiş ve ilk dokuz ayda 300.170 iş kazası meydana gelmiş ve iş kazaları sonucunda ekim ayına kadar sadece 1.477 işçimiz iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş ve günde 6 işçimiz maalesef hayatını kaybetmiştir”
İşyerleri denetlenebiliyor mu ?
Demirtaş’ın bu yöndeki açıklamaları da düşündürücü. Şöyle diyor;
“ 2019’un ilk on ayında müfettişlere önleyici yönde planlayıcı bir görev verilmemiş.. Şu anda bu müfettişler boşta yatıyor, on aydır boşa maaş alıyorlar. Yani programlı, önleyici, proaktif denetim ve teftişleri durdurulmuş. Bu da gerçekten Türkiye açısından son derece yanlış bir sonuç ortaya koyarak iş cinayetlerine davetiye çıkarmaktadır.”
Asgari ücretli devlete mi yetişecek, ailesine mi ?
Gerçekten “ insaf!” dedirtecek bir durum;
“Asgari ücret 318 euroya düşmüştür. Çalışanların yüzde 44’ü, açlık sınırının altında olan asgari ücret veya asgari ücretin altında maaşa mahkûm olarak çalışmaya devam etmektedirler. Ayrıca asgari ücretin brüt yüzde 35’i de vergi ve diğer kesintilere gitmektedir.”
Peki emekliler ne durumda? sorusunun cevabı da kısa ve öz;
“8 milyon kişi emeklilikte yaşa takılarak emekli olamamıştır. Ancak emekli olmayı başarabilen 12 milyon emeklinin de yüzde 80’i açlık sınırının altında bir ücretle emekli maaşı almaktadır.”
Hani ekonomi uçuyor du?
Bunlar resmi rakkamlar..
Peki sendikalı işçi var mı? Buyrun;
“Sendikalaşmanın ve toplu sözleşmenin önündeki engeller bu dönemde de kaldırılamamış, bugün itibarıyla çalışanların sadece yüzde 11’i sendikalıdır. Toplu sözleşmeden yararlanma oranı ise yüzde 7’dir. Türkiye, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu raporlarına göre sendikal hak ve özgürlükler sıralamasında dünyanın en kötü 10 ülkesi arasındadır.”
İçiniz karardı değil mi?
İyi de SGK’nın durumu ne?
Bu sorunun cevabında da büyük bir karamsarlık var.. Açık almış başını gidiyor;
“Sosyal güvenlik açıkları çok büyük boyutlara gelmiş ve on altı yılda 2002-2018 yılları arasında Sosyal Güvenlik Kurumu 317 milyar açık vermiştir ve bu yıl kendi hedefinize göre 39 milyarlık bir açık öngörülmekte ki ilk on aylık veriye baktığımızda aşılmış durumda”
Merhum Zeki Müren, o güzel sesiyle ne kadar içten söylüyordu “Ben yalnızım” şarkısını.. Gerçekten yalnızlık çekiliyor, gerçekten tuzu kuruların dışında kimse önünü göremiyor..
Söyle Zeki Müren söyle;
Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar,
Yeryüzünde sizin kadar yalnızım,
Bir haykırsam belki duyulur sesim,
Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım.
Kaderim bu böyle yazılmış yazım,
Hiçkimsenin aşkında yoktur gözüm,
Bir yalnızlık şarkısı çalar sazım,
Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım.
Çekmediğim dert kalmadı dünyada,
Hangi gönle girdimse kaldı izim,
Taşa geçer kendime geçmez sözüm,
Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım.
Kaderim bu böyle yazılmış yazım,
Hiçkimsenin aşkında yoktur gözüm,
Bir yalnızlık şarkısı çalar sazım,
Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım.
